Bizim mahallede günün doğumu sancılı olur; öyle istediğince “ohh, bugün pazar, gel keyfim gel” yatamazsın, tan ağartısında uyandırırlar seni. Önce o ilk ezan sesi duyulur, sonra 3-5 saniye aralıklarla çeşitli camilerden yükselen, sesyayarlardan(hoparlörlerden) avazı çıktığı kadar bağırarak birbirine karışarak yankılanan sesleri duyarsın. Sonra kargaların çıldırtıcı gaklamaları başlar susmak bilmez. Ardından, denizlerde beslenemediklerinden artık evlerin damına taşınan martılar vardır sırada. Debelene kıvrana dura uyumayı sürdürmek istesen de, iki elinle kulaklarını kapatsan da çaresiz kalırsın. Sonunda dayanamaz fırlarsın yataktan. Apar topar giyinir, dışarıya atarsın kendini...

Ama o da ne sokaksa?!

Uzunca bir zamandır “kentsel dönüşüm” diye yarı yarıya aşağı indirdikleri, ancak yapımına bir türlü başlamadıkları için o yıkılmaya yüz tutmuş ha başına indi inecek gibi duran yapıların yanından geçersin korkulu. Camlar, kırıklar, döküntüler, çöplerle pislik içinde bırakılan bu yerlerde nice sıçanlar cirit atmaktadır bilemezsin ama mikrobu, sakıncalarını, sayrılıkları düşününce ürkersin. Bir şeylerle kapatılmamış, “girilmez” ya da “tehlikeli” gibi belirtici bir yazı, açıklama yapılmamış bu döküntüleri, örneğin bir çocuk merak etse de, dalsa içeri, başına ne(ler) gelebilir düşünmek bile istemez, ürperirsin. Belediye, çevre, sağlık, sırala arka arkaya; hiç biri bakmamış, önlem almamış bu ölümcül sağlıksız ortamı kapatmak ya da düzeltmek adına. Durup durur böyle, daha kaç bina yan yana!

Derken bakkala varır gazeteni alırsın. Eve dönünce de şöyle, ağzının tadı mı kalmış ki tam edesin, yarım yamalak bir kahvaltı anca; çay, 2-3 zeytin, ucundan koparılmış birazcık ekmek.

Açınca gazeteyi, anlamaya çalışırsın ülkede olanları bitenleri:

Genel, yerel, cumhurbaşkanlığı, halkoylaması, toplam 9 seçimi yitiren Kemal Kılıçdaroğlu(KK) yeniden mi yarışacak? Kiminle? '1962'den beridünyada en fazla liderlik seçimini kaybeden kişi' olarak tanımlanan Shyam Babu Subudhi ile mi? Bir üsterişim(rekor) denemesi mi olacak bu?

KK pişkin, aldırmıyor. Bir şey söyleseniz mutlak bir karşılığı var; yoksa, ya da hani işine de gelmezse susuyor.

"Adalet yok,” diyor, “sanıyorlar ki baskı kurdukça, milletvekillerini hapse attıkça, tazminat davaları açınca biz geri adım atacağız. Sizin feriştahınız gelse geri adım atmayız!" diyor. Karşıtçı bir örgütlenme olarak CHP’nin başı KK, ne konularında ileri adımlar atmış da “gerisi” neymiş, bilinmiyor...

Mahkeme, “Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarına toplam 359 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi” diyor.

Bu kaçıncısı; CHP’nin parası bunca bol mu, öde öde bitmiyor?!

KK’nun nin önderliğini kimseye kaptırmadığı iki önemli özelliği var: sürekli ödencede(tazminat) bulunma ve seçim yitirme...

CHP’liler, “olağanüstü Kurultayımızın adı 'değişim ve umut kurultayı' olacaktır” diyor.

Gaye Usluer değişime dikkat çekiyor: “Çünkü tam 9 seçimdir aynı yöntemleri uygulayarak farklı sonuçlar alınamayacağını yaşayarak gördük. 9 seçim kaybeden ve yaşanan yenilgilerde sorumluluk almaktan imtina eden partimizin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve onun belirlediği yönetim anlayışı siyasi ömrünü tamamlamıştır...Yüzü otoriteye, adaletsizliğe, eşitsizliğe dönük bu rejimi değiştirmenin yolu, demokrasiye inanan milyonların desteğini alarak önümüzdeki yerel seçimlerde partimizi başta büyük şehirler olmak üzere en fazla sayıda yerel yönetimlerde iktidara taşımaktan geçer.” diyor; diyor ki ben de “eyvah,” diyorum, “eyvah, yine bir seçim! Kendimi nerelere atsam kurtulsam! Sanrılar görüyorum.Yıkık dökük yapılar üstüme üstüme geliyor. Kargalar, martılar konuyor başıma, didik didik ediyorlar tepemi. Sıçanlar kemiriyor bir yerlerimi...”

Sayrılandım. Ne yapacağım bilemiyorum, bir süredir bende seçim duyarcası(alerjisi) var...