8 Haziran milletvekili genel seçimine sadece iki hafta kaldı. Hem İşçi Partisi hem de Muhafazakar Parti manifestolarını ilan ettiler. İşçi Partisi lideri Corbyn beklendiği üzere ‘Sosyalist’ ve gayet uzun - 120 sayfa- bir seçim bildirgesini ‘Bir avuç seçkin için değil herkes için’ sloganıyla ilan etti. Bildirge içinde millileştirmeden, küçük işletmelere vergi indirimine, üniversite harçlarının kaldırılmasından AB’den çıkış müzakerelerine dek hemen tüm temel meseleler detaylı biçimde ele alınmış.

İşçi Partisi iktidara gelirse İngiltere’de İskoçya ve Galler gibi ayrı bir ülke olma yoluna girecek. Bu belki İskoçya ve Westminster arasındaki gerginliği biraz azaltabilir. Ama İskoç bağımsızlık referandumuna karşı olmak sınırın kuzeyinde neredeyse tüm vekillerini kaybetmiş İşçi Partisi’ne ne getirecek göreceğiz. Uluslararası siyasette barışçıl olmayı hedefleyen Corbyn Filistin’in derhal resmi olarak tanınmasından yana.

Göçmenler konusunda gayet ılımlı olan bildirgede, ‘göçmenleri ekonomik başarısızlığımızın günah keçisi ilan etmeyeceğiz’ deniyor.

Muhafazakâr Parti seçim bildirgesi tipik ve gayet banal ‘hep birlikte ileri’ sloganıyla sunuldu. Corbyn’inki kadar uzun olmasa da 84 sayfalık bir metin olduğunu unutmamalı. Bildirgenin en çarpıcı yanı ise geçmişte İşçi Partisi’nin gündeme getirdiği bazı talepleri sahiplenmesi. ‘İşçi sınıfının partisi de biziz artık’ diyen May için beklenmedik bir hamle sayılmaz.

Britanya ‘küresel’ kalacak iddiası hamasetten belki bir adım ötede dursa da iki sayfa arkadan gelen sığınmacılar ve göç kontrolü meselesiyle birlikte pek tuhaf duruyor. Bildirgede, en son, yıllık 273 bin olarak açıklanan net göçü on binler seviyesine (yani 100 bin’in altına) indirmek hedefi tekrarlanmış. İki dönemdir iktidarda olan bir parti için inandırıcılığı da olan bir şey değil. Ancak May’in İşçi Partili seçmeni hedeflemesi ve biraz daha sola selam çakan vaatlerde bulunması, ırkçı olmayan partilerin ırkçılık yapmasına benziyor. Kanaatimce bunlar oy kazandırıcı adımlar değil. Siz şaştınız diye herkesin bildiği yoldan şaşmasını bekleyemezsiniz. Aslı varken müsvettesinin peşine düşmez kimse.

En son yerel seçimlerde yüzde 40’ın altına düşen katılımın ne olacağı da sonucu etkileyecek. Katılımın özellikle gençler arasında artması İşçi Partisi’ne yarayacak. Kamuoyu yoklamalarına göre 18-24 yaş grubunda İşçi Partisi açık ara önde ama ‘aşırı deneyimliler’ liginde ciddi biçimde nal topluyor. Genç seçmenlerin sandığa pek rağbet etmediği de ortada. Bu olumsuz denge devam ettiği sürece kazanma ihtimali düşük. Corbyn liderlik yarışında yaptığı gençlik seferberliğini yapabilirse belki sonuç alabilir.

Yine de henüz havlu atmak için erken. En son kamuoyu yoklamaları İşçi Partisi’nin Muhafazakarlarla arayı ciddi biçimde kapattığı ve yüzde 33 bandına geldiği yönünde. Ancak daha ziyade muhafazakar tabana hitap eden Liberal Demokratlar ve aşırı sağ UKIP oyları yükselmediği sürece Corbyn’in işi çok zor. Bu iki partinin Muhafazakar oylarını bölmesi durumunda İşçi Partisi özellikle kent merkezlerinden aldığı oylarla en azından daha güçlü bir muhalefet oluşturabilir.

Seçimin bir bilinmeyeni ise Brexit, yani AB’den ayrılma meselesinin sonuca nasıl etki yapacağı. Bu konuda ciddi bir kutuplaşma oluşmuş durumda ve oldukça yaygın taban kampanyaları söz konusu. May hükümetinin belirsiz ve yer yer kararsız planına karşı Corbyn’nin detaylı planını tercih edenlerin sayısı sonucu belirleyecek gibi.

İyi haftalar ve bol şanslar.