Hızla cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru sürükleniyoruz

Hızla cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru sürükleniyoruz. Memleket olarak. Zaten bu demokrasinin mevcudundan çok fazla bir beklentimizin olamayacağı ortada. Daha önceki deneyimlerle sabit. Seçimlerde her zaman olduğu gibi elle seçilmişler arasından bir seçim yapmak kaderi ile başbaşayız. Demokrasimizin bu en son merhalesinin en eğlenceli anlarından birini RTE’nin adaylığını açıklanması oluşturdu. RTE bir veda hutbesi psikolojisine girdi. Arkasından aranan adayın bulunduğu şeklinde konuşmalar yapıldı. Nasıl gülsek bilemedik. Başbakanın bir kez daha bizi kucaklama riski hepimizi derinden sarstı. Bunların üzerine adaylığın başbakanlıktan istifayı gerektirmediği ısrarı beklendiği üzere sürüyor.

En sürprizli adayımız ise Ekmeleddin İhsanoğlu bilindiği üzere. CHP parti tabanına, seçmenine gerçekten sağlam bir sürpriz oldu. Yalnız bununla kalsa iyi. Partinin yetkili organları da seçmen ve tabanla aynı derecede olan şaşkınlıklarını pek gizleyemediler bu süreçte. Eh peki kim karar verdi bu adaylığa?. Şaşkınlıktan ağzını kapamayı unutan seçmen ve yetkili organlar olmadığı ortada. Ancak tarihsel olarak CHP nin dışından birileri olarak da düşünmemekte fayda var. Çatıya cumhurbaşkanı paketlemekte adı geçenler arasında Kemal Derviş, Aydın Doğan hatta Süleyman Demirel var. Söyleyenin yalancısıyız. Tabloya bakınca kafalarındakini görmemek olanaksız. Yeterince statükocu, yeterince milliyetçi, yeterince devletçi, yeterince dinsel referansları olan, yeterince sağcı, yeterince liberal...yeterince. İsim sürpriz ama statüko baki. Bu açıdan pek de şaşırtıcı sayılmaz. CHP’nin olmayan sol merkeze çağıracak mecali yok zaten. Sosyal demokratların dünya çapındaki yokoluşları sürecine bir katkıya doğru hızla yelken açıyorlar. Halihazırda bunca siyasileşmiş bir seçimde “gayri siyasi” aday diye tutturmaları hızlarını da arttırmış durumda.

HDP ise uzun süredir adaylıkta adı geçen Selahattin Demirtaş’ı aday gösterdi. Buradaki en temel kaygısının kendi seçmeninin hem bölgede hem batıda konsolide edilmesi olduğu ortada. bunun dışındaki bir sol aday, bölgedeki ve batıdaki seçmenlerin, “Kürt oyları”nın HDP ye ilişkin kaygılarını arttıracaktı. Bu durumda matematik bir hesapla HDP kararı belirsiz CHP küskünleri yerine daha kararlı kendi tabanına doğru bir tercihte bulundu.

Bu durumda neredeyse siyasi durum sabit. Siyaseten kimse yerinden kıpırdamadı. Bir önceki seçimde yüksek sesle “tatava yapma bas geç” diyenlerin artık bir çatısı var. Ancak elleri ilk turda bu çatının adayına oy vermeye gidecek mi? Doğrusu gezi sürecinde de seçimlerde de solu demokrasi konusunda yerden yere vurduklarının çok değil yüzde biri kadar bu sürece eleştirel duracaklar mı? Zira aday belirlenirken azımsanmak bir yana yok sayıldılar. Hem de “islamcıysa bizde alası var” gibi bir gerekçeyle. Ama anlaşıldığı kadarıyla “bas geç” eğilimi açısından “önce şu diktatörden kurtulalım da” diye bir seçeneğin mevcut olmadığını görmek çok zor.. Sadece “diktatörden” kurtulmak için bile solu yeniden inşa etmek zorundayız.

Çok açık ve sabit olan bir şey daha var. Daha büyük bir felakete sürüklenmemizin sürekliliği. RTE nin oy kuvvetiyle yürüteceği bir cumhurbaşkanlığı. Hayal edebileceğimizden daha pervasız. Hem de isyanın üzerinden henüz bir yıl geçmişken.