Google Play Store
App Store

Ülke tarihinin en kritik seçimlerine gidilirken gençlerin oy tercihi hem iktidar hem de muhalefet için kritik. Z Kuşağı olarak adlandırılan gençler iktidara oldukça mesafeli ancak kendilerini muhalefet partilerine de yakın görmüyor. Gençlerin kaygı düzeyinin yüksek olduğunu belirten araştırmacılar, gençliğin tercihinin, ne istediklerinden çok ne istemedikleri üzerine şekillendiğini söylüyor. Araştırmacılara göre muhalefet, kaygı ve umutsuzluğu giderecek yollar bulmalı.

Seçimi gençler belirleyecek
Gençler, Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum olarak atanan rektöre karşı eylemler düzenlemişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Mehmet Emin KURNAZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacağını açıkladığı seçimlere 4 aydan az zaman kaldı. Hem iktidar hem de muhalefet tüm yığınağını seçimlere yaparken Z kuşağı olarak tabir edilen gençlerin oy tercihleri, seçim yarışında belirleyici etkenlerin başında geliyor. Önümüzdeki seçimde ilk kez sandığa gidecek 6 milyon gençle birlikte Z Kuşağı içinde oy kullanma hakkına sahip kitle, toplam seçmen içinde yüzde 12’ye varan bir orana ulaşıyor. Genç kuşakların gönlünü kazanmak ise tüm partiler için hayati önem taşıyor.

Pek çok kamuoyu araştırması söz konusu gençlerin başta ekonomik kriz, işsizlik, geleceksizlik ve özgürlükler konusunda yaşadığı kaygılar nedeniyle iktidara mesafeli olduğunu gösteriyor. Bu kuşaklar arasında yapılan araştırmalar, dümeni daha çok muhalefet lehine kırmış olsalar da gençlerin tercihini neyi istediklerinden çok neyi istemedikleri belirliyor. Genel araştırmalarda hala birinci parti çıkan AKP gençler arasında 3 ya da 4’üncü sıralara kadar geriliyor. Buna karşın muhalefet partileri de gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri bir aidiyet ortaya koymuş değil.

MOTİVASYON, MORAL VE BEKLENTİYE İHTİYAÇ VAR

Konuya ilişkin değerlendirmelerini aldığımız kamuoyu araştırma şirketlerinin temsilcileri de seçimde son viraja girilirken muhalefetin oldukça avantajlı olduğunu ancak kaygı düzeyi yüksek gençleri kazanmak için kritik adımların atılması gerektiğine işaret etti.

Hem ülke geneli hem de doğu illeri bölgesinde ayrı ayrı çalışmalar yürüttüklerini hatırlatan Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, “Çalışmaların her ikisinde de ilk kez oy kullanacak seçmenle ilgili birkaç şey dikkatimizi çekiyor. Birincisi muhalefet partilerine eğilim daha fazla. Son dönemde AKP’ye dönük oylarda kısmi bir artış görülse bile daha ziyadesiyle muhalefet partileri önde görünüyor. Bölgede de HDP ve CHP, genç seçmen üzerinde etkili. Türkiye genelinde sıralama yine CHP, İYİ Parti, AKP ve HDP sıralaması üzerinden gelişiyor” dedi.

Yüksel Genç, Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü

Ancak hem Türkiye geneli hem de bölge çalışmalarında gençler arasında kararsız ya da oy kullanmayacağını belirtenlerin oranının yüksek olduğuna dikkat çeken Genç, “Gençlerin üçte biri kararsız ya da oy kullanmayacağını belirtmiş. Bu çok önemli bir rakam. Dolayısıyla siyaset yürütücülerinin öncelikle bu yaş grubunu sandığa çekmesi ve sandıkta Türkiye’nin siyasal çözüm sürecine, irade sürecine katılmalarına davet etmek için çok daha özel politikalar uygulamaları gerekiyor. Bu gençlerin Türkiye’nin siyasal süreciyle ilişkilendirilmesine ve sandığa gitmesini gerektirecek motivasyon, moral ve beklentiye ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

secimi-gencler-belirleyecek-1116348-1.

KAYGIYI GİDERECEK POLİTİKALAR ÖNEMLİ

Yaptıkları gençlik çalışmaları hakkında bilgi veren Genç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin endişe katsayısı çok yoğun. Gençlerin en büyük umutsuzluk alanlarından biri ekonomik kriz meselesi. Bundan çok etkileniyorlar. Geleceklerini kurgularken birkaç yıl sonrasına dönük hayal kurmakta kaygı duyan bir gençlik kategorisiyle karşı karşıyayız. Türkiye’deki toplumsal bölünmeden yani politik alanın ortaya çıkardığı kutuplaşmadan etkilenmiş olsalar bile büyük kısmında var olan bu umutsuzluk ya da endişe pozisyonunu gidermek gerekiyor. Geleceğin Türkiye’sinin gençler için aydınlık olacağına dair ciddi umutlar vadetmek gerekiyor. Gençlikle ilgili yaptığımız bir başka çalışmada da yurt dışına gitmek isteyenlerin oranının genç yaş grubunda inanılmaz derecede arttığını görmüştük. Gitme nedenlerinin ilk sırasını ekonomik refah, ikinci sırasını özgürlükler oluşturuyordu.”

Muhalefete düşen görevlere değinen Genç, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Muhalefet, Türkiye’nin işsizlik, ekonomik kriz, demokratikleşme, sosyal, kültürel ve modernleşme süreçlerine dair gençliğin kendini ifade edebileceği, güçlendirebileceğine ikna etmeli ve bununla ilgili politikalar açıklamalı. Türkiye’deki demokrasi krizinin aslında sanıldığından daha fazla genç kuşakta umutsuzluk yarattığını görüyoruz. İfade özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne kadar bir dizi özgürlük sahasının sınırlandırılmış olması, gençleri ciddi anlamda tedirgin ediyor. O yüzden hem ekonomik kriz hem demokratikleşme hem de hukukun hasıl olacağı bir Türkiye meselesi konusunda ciddi anlamda politikalar üretilmesi gerekiyor.”

DESTEK DAHA ÇOK MECBURİYETTEN

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Ulaş Tol ise, “Yeni seçmenlerin, siyasi davranışının genelden farklılaştığı aşikâr. En önemli farkları şu: Etkiye daha açık ve daha esnekler. İkincisi de değişime en açık ve istekli seçmen grubu. Bu iki özellik muhalefet için hem avantaj hem değil. Avantaj çünkü yenilik istiyorlar ve farklılıklara açıklar. Değil, çünkü bir kere muhalif olunca orada duruyor değiller, hızla karar da değiştirebilirler. Ayrıca yeni seçmenlerin ortalama olarak farklı olmalarına rağmen yekpare olmadıklarını da hatırlamak lazım. Örneğin öğrenci olmayan, çalışan, işsiz kesimler var” dedi.

Ulaş Tol, Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Ulaş Tol, Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi Koordinatörü

Yeni seçmenlerde iktidar desteğinin daha düşük olması da hepsinin muhalif olduğu anlamına gelmediğine dikkat çeken Tol, “Evet birinci partileri AK Parti değil ama onu destekleyen de az değil. Şöyle ki tüm seçmenlerde Cumhur İttifakı’nın yüzde 37’lerde olduğu (kararsızlar dağıtılmadan) bir dönem yeni seçmenlerde oyları yüzde 27’yi buluyor ya da 27 civarını buluyor. Üstelik yeni seçmende kararsız oranı genele göre neredeyse iki kat fazla” değerlendirmesini yaptı.

“Bunların yanı sıra yeni seçmen muhalefeti de tutku ile destekliyor sayılmaz” diyen Tol, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Destekleyenlerdeki hâkim his daha çok mecburiyet. Zaten ne istemediğini ne istediğinden daha iyi bilen ve daha fazla önemseyen bir kuşak. Bu onları daha pragmatik de yapıyor. Peki bu kadar büyük bir potansiyeli muhalefet neden daha kuvvetli yakalayamıyor. Birincisi cazip değil. Örneğin sıfır eğlence olan bir alan siyaset. Konuşmalar sıkıcı, parti kurumları, etkinlikleri, mitingler çoğu genç için zaman kaybı. İkincisi somut değil, gündelik yaşamlarındaki somut sorunlara dokunmuyor. İlkesel politikalar bir şey ifade etmiyor onlara. Son olarak da idealistlik. İdeal vaatleri karşılık bulmuyor. Genellikle gençlerin gelecekleri düşünülüyor. Oysa onlar bugüne daha fazla odaklılar. Barınma, eğitim, eğlence, sosyalleşme, geçiş dönemleri ile psikolojik sorunlarla baş etme gibi somut beklentileri gelecek üzerine değil.”

DİĞER ÜLKELERDEKİ YAŞITLARINA BAKIYOR

ORC Araştırma Başkanı Mehmet Pösteki de Z Kuşağı’nın kendisini her zaman diğer ülkelerdeki yaşıtlarıyla kıyasladığını vurguladı. Pösteki, “Oradaki eğitim seviyesi ve refah düzeyini görüp mevcut iktidara karşı mesafe koyuyor. Öte yandan 5-6 ay öncesine kadar bu kuşakta kararsızlar birinci sırada çıkıyordu. Ancak muhalefet partilerinin liderlerinin çıkışlarıyla birlikte onların da muhalefete doğru kayan bir ivme kazandıkları görüldü. Üçüncü parti AKP, kararsızlar dördüncü partiye geriledi” ifadelerini kullandı. “Z Kuşağı dediğimiz gençler parti kurmaylarından çok liderlerin vermiş olduğu samimiyet ve sosyal medyadaki çalışmalarına odaklanıyor” değerlendirmesini yapan Pösteki sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine ekonomik kaygılar ve özgürlükler meselesi önemli. Bu kuşak zaten zor şartlarda eğitimini tamamlıyor, tamalarken de umutsuz haldeler. Özellikle muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının da açıklanması durumunda 10,2’lik kararsız seçmen de önümüzdeki süreçte CHP ve İYİ Parti’ye doğru kayacaktır. Buradaki en belirleyici etkenler başta söylediğimiz ekonomik kaygılar, gelecek kaygısı, özgürlükler meselesi, dünyadaki diğer ülkelerde yaşıtlarıyla kendilerini kıyaslamaları gibi unsurlar onları iktidar partisinden uzaklaştırıyor.”

Mehmet Pösteki, ORC Araştırma Başkanı Mehmet Pösteki, ORC Araştırma Başkanı

***

ÖĞRENCİLER NASIL OY KULLANACAK?

CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, öğrencilerin nasıl oy kullanacağına dair şu bilgileri paylaştı: "Eğer öğrenci evde yaşıyorsa şu anda bulunduğu evin adresini e-devlet üzerinden ya da nüfus müdürlüğüne bizzat başvuru yaparak birinci adresi haline getirebilir. Bu durumda başkaca bir işleme gerek kalmaz. Seçmen kütükleri askıdayken: Nüfus Müdürlüğü’ne başvurup bulunduğu adresi birinci adresi haline getirdikten sonra ilçe seçim kuruluna başvurup seçmen kaydının bu adrese alınmasını istemesi gerekir. Eğer öğrenci yurtta yaşıyorsa şu anda bir işlem yapması gerekmiyor. Seçmen kütükleri askıdayken, okulundan öğrenci belgesi ve yurt müdürlüğünden yurtta kaldığına dair belgeyle birlikte önce ilçe nüfus müdürlüğüne başvurup oradan alacağı belgeyle ilçe seçim kuruluna giderek yurdunun bulunduğu yerde oy kullanmak için başvurması gerekiyor."