Seçmenin paracıkları

Seç, seçim, halkoylaması… Sağlığım bedensel olarak iyi görünse de ruhsal durumumu hiç sorma. Sinirlerim alabildiğine bozuk. Bu kaçıncısı? Kaç yıldır oy kullanıp duruyorum? Sayısını bulamıyorum. “Gir bilgisayara, öğren” değil mi?! Yoo, o işin kolayı. Soruyorum kendime, “kafamda yer edenler neler?” Yanıt alamıyorum. Demek ki belleğime kazınan önemli bir şey olmamış. Ne işe yaramış benim oycuklarım, vergilerim, giden paracıklarım o zaman? Seçimler bedavaya yapılmıyor. Buna da çıldırıyorum ve ev içinde, söylenenlere olur olmaz parlıyor, kırıcı oluyorum. Bunalım içindeyim. İşte, Maliye Bakanı Naci Ağbal açıklamış: “Arkadaşların yaptığı ilk maliyet çalışmalarına göre, referandum için yaklaşık 190 milyon lira merkezi yönetim bütçesinden seçim harcamaları kapsamında gider gerçekleştirilecek” demiş. “Sen oy kullanamayacaksın diye buna sevinmeli misin üzülmeli misin, bilemiyorum?” diyorum bizim ufaklığa. “Benim yaşım tutmuyor daha” diyor. “Ama bu senin vatandaşlık görevin…” diye de çıkışıyor; “Özgürlük ve demokrasi için…” “Kusura bakmayın, konuşmanızı kestim bay çokbilmiş, çünkü ben yüksek izinlerinizle ‘elerki’ diyeceğim ‘demokrasi’ye önce…” “O ne bay ukala?” “Birkaç sözlüğe göre şöyle: elerki anlamı İng. Democracy, Osm. demokrasi, Fr. Democratie. Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal -ekonomik özellikleri ne olursa olsun bütün yurttaşların eşit sayıldığı toplumsal örgütleniş biçimi… Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki…

Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi… Böyle açıklamalar var. ‘Seçim, Devlet, Elerki, Özgürlük’ bu dörtlüye birlikte bakman gerek. Marx: “Devlet biçimleri ‘devletin özgürlüğünü’ kısıtladıkları ölçüde özgür sayılırlar.” Lenin, “Devlet varsa özgürlük yoktur. Özgürlük olduğunda devlet olmayacaktır.” demiş. Gelelim şimdi elerkine; nasıl yorumlamışlar, neler demişler…” “Neler demişler?… “Yoo, onları sen okuyacaksın…” “Kolay anlayamam, ağır konular…” “Sen de benden zor alırsın haftalık. Zırnık koklatmam!” “A-a benim harçlığımla, ne ilgi ya…” “Para kalmadı çocuğum; devlete, vergilere, seçimlere vere vere, bak avuçlarıma, boş, uçmuş uçmuş paracıklar uçmuş?...” “Babacık, sen kafayı sıyırmış olmayasın birazcık… “Bak bu olabilir ufaklık!” “Sen çok geriyorsun bizi, yetti artık. Bir de takmışın seçim için harcananlara. Diyelim sana verdiler o paraları, seçim yapmıcan, e ne yapıcan?” “Seçimleri kendi paralarıyla yapsınlar!” “Hayır, ben sana soruyorum; 190 milyon avuçlarında, sen ne yapıcan?” “Opera, tiyatro yapıları kondururum bir yerlere, kitaplıklar yaparım, yazarlara, sanatçılara ciddi sosyal haklar sağlarım, sonra…” sürdüremiyorum ki sırıtıp duruyor. “Sen, fantastik ötesi…” diyor ve gerisini getiremiyor gülmekten. “Gülme!” deyince de, kahkahalarla yerlere atıyor kendisini… Bu seçim işleri ailemize pek yaramadı. Umarım ülke için hayırlı olur.