Seç, seçim, seçmen… Sağlığım bedensel olarak iyi görünse de ruhsal durumumu hiç sorma. Bu kaçıncı ya? Yıllardır oy kullanıp duruyorum? “Seçimler sonrası olumlu yönde kafamda kalan değişimler-dönüşümler ne(ler)?” Yanıt bulamıyorum. Demek ki belleğime kazınan önemli bir şey olmamış. Ne işe yaramış benim oylarım o zaman? “İnanılmaz paralar gidiyor yine,” diyorum bizim ufaklığa.

“Yoksa oy kullanmak istemiyor musun? Benim yaşım tutmuyor daha, ama bu senin vatandaşlık görevin!” diye çıkışıyor; “Özgürlük ve demokrasi için…” diye de ekliyor.

“Kusura bakmayın, konuşmanızı kesiyorum çokbilmiş ufaklık, çünkü ben yüksek izinlerinizle ‘demokrasi’yle başlayacağım önce… “Sözlüklerde:Türkçesi Elerki: İng. Democracy, Osm. demokrasi, Fr. Democratie. Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal -ekonomik özellikleri ne olursa olsun bütün yurttaşların eşit sayıldığı toplumsal örgütleniş biçimi… Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi… Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi… Böyle açıklamalar var. ‘Seçim, Devlet, Elerki, Özgürlük’ bu dörtlüye birlikte bakman gerek. Marx: “Devlet biçimleri ‘devletin özgürlüğünü’ kısıtladıkları ölçüde özgür sayılırlar.” Lenin, “Devlet varsa özgürlük yoktur. Özgürlük olduğunda devlet olmayacaktır.” demiş.

“A-a, vay yaa… başka?”

“Başkalarını da sen okuyacaksın; yok öyle armut piş, ağzıma düş…”

“Kolay anlayamam, ağır konular…”

“Ben de öyle kolay atmam elimi cebime.”

“O ne demek?”

“’Zor alırsın haftalık’ demek; zırnık koklatmam!”

“Benim harçlığıma dokunma yaa…”

“Para kalmadı çocuğum; vergilere, seçimlere vere vere; bak avuçlarıma, bak, uçmuş uçmuş, aaaaa paracıklar uçmuş...”

“Babacık, sen uçuyor olmayasın biraz…Bi takmışın seçim için harcananlara.”

“’Halkın parası ile seçim savurganlığı’ başlıklı yazısında Aydan Tuncayengin şunları diyor özetle: ‘Halkın parası har vurup harman savruluyor!... Hazinedeki parayı ülkeye yatırımlar yerine erken seçim oyunları için kullanıyorlar… Bu paralar halkın vergileri, bizim paralarımız!... Ülkenin bütün sorunlarını bir kenara bırakıp seçime gidenlere paralarınızın hesabını sorun... Ekonominin dibe vurduğu gerçeğine hepsi canhıraş halde çığlık atıyorlar. Nedense halkın paralarını seçim harcamaları için kullanma hovardalığına karşı hiçbir parti gıkını bile çıkarmıyor… Hazineden seçim için kullanılan bana düşen payı helal etmiyorum!’…”

“Ama…

Sayılardan haberin yok senin ufaklık. Siyasi partilere bu yılın ocak ayında yıllık yardım, önce, yuvarlak hesap: 274 milyon lira. Seçim kararının resmileşmesinin ardından siyasi partilere 548 milyon lira daha aktarmaca. Böylece toplamda siyasi partilere aktarılan 822 milyon lirayı bulmaca…”

”Diyelim sana verdiler o paraları da, ee, sen ne yapmaca?”

“Sululuk etme!”

“Hayır, meraktan yani; diyelim ki o milyonlar avuçlarında, sen ne yapıcan?”

“Öncelikle sağlığı, eğitimi ücretsiz yapacağım. Kültür ve sanata yatırımlar yapacağım. Sonra halka …” Daha yeni başlamışım ancak sürdüremiyorum, gülüp duruyor karşımda. Zar zor “Sen, valla…” diyebiliyor ve ben “sırıtma!” deyince de, makaraları koyuveriyor.

Vah vah, bak şu çocuğa, sinir krizi geçiriyor, yerde kahkahalarla debelenip duruyor; o da sıyırdı kafayı.

Hani bu seçim işleri ailemize pek yaramadı. Bakalım 24 Haziran sonrası kime “ne” yarayacak?…