Emekliliklerini bağ, bahçe içerisinde, deniz kenarı bir yerde geçirmek istediler ama gözlerinin önündeki doğa katliamını yok sayamadılar. Taş ocaklarının sebep olduğu bu katliamı önlemek için uğraşan Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çifti, 9 Mayıs 2017’de Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Kızılcık yaylasındaki evlerinde öldürüldü. Cinayet halen faili meçhul, kimse ceza almadı.

“Yurdumuzun cennet köşesinde huzuru aramak için gittik ama huzursuzluğun tam göbeğine düştük.”

Bu satırlar, çevre katliamını belgelemek, çam ormanlarını korumak için mücadele eden Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun sözleri. “Büyüknohutçu Cinayeti” adlı “SLOT,” yapımı belgeselden. Belgesel, YouTube’dan 30 Haziran’da yayınladı, cinayetin nasıl çözül(e)mediğini anlatıyor. Çiftin kızı Emine Büyüknohutçu ve avukatları Tuncay Koç, soruşturma ve dava sürecinin nasıl savsaklandığını, esas sorumluların araştırılmadığını, delillerin hasır altı edildiğini açıklıyorlar. Gazeteci Mehmet Çınar, taş ocaklarına karşı açılan ruhsat iptal davalarından birinde, Danıştay’ın Nisan 2017’de bir mermer ocağının kapatılmasına karar verdiği bilgisini veriyor.

Emine Büyüknohutçu belgeselde, “Oradaki 14-1 taş ocağını kapatmaya yetecek bir güç vardı babamın elinde” diyor. Meşru ve yasal yolların memlekette çoğu zaman yeterli gelmediğini bir kez de bu olayda görüyoruz. Önce evlerinin yakınındaki ormanda yangın çıkıyor, Ali Ulvi Büyüknohutçu ormanın kundaklandığını düşünüp suç duyurusu yapıyor. “Korkmuyorum” diyor. Sonra tehdit ediliyor, en sonunda da öldürüldükleri haberi geliyor.

Ali Yamuç diye biri çıkıyor, ben yaptım, diyor ama neden yaptığını anlatamıyor. Belgeseldeki keşif görüntüleri onun yerine anlatıyor olup biteni: Jandarma olayı açıklarken Ali Yamuç “Aynen, aynen” diye kafa sallıyor. Jandarma soruyor, “Biri azmettirdiyse söyle”, Ali Yamuç başını öne eğiyor.

MESAJI ALINDI

Tutuklandıktan 20 gün sonra “Menevşelikli Ali Yamuç” imzalı mektubu ortaya çıktı. Açık görüşte karısı Fatma Yamuç’a verdiği mektupta, cinayetin azmettiricilerine seslendi: “Anlaşıp konuştuğumuz gibi eğer 10 gün içersinde 100 bin TL parayı eşim olan (Fatma Yamuç'a) vermez iseniz Ali Ulvi Küçüknohutçu ve eşi Aysin Küçüknohutçu cinayetinden en az benim kadar sorumlu olursunuz. Bana vaad ettiğiniz ödemeyi yapın. Aksi takdirde mahkeme gününde isminizi savcılığa altın harflerle yazdırmaktan zevk duyarım. Benim başımı yaktınız, 'Öldür paranı hemen vercez' diye vaadlerde bulunup, neyi bekliyorsunuz. 10 gün içersinde param gelmez ise görüşürüz. İpleriniz cebinizde haberiniz olsun. O kadar yakarım.”

Savcılık ve mahkeme ifadelerinde de kapatılan mermer ocağında çalışan “Çirkin” lakaplı bir kişinin cinayetler için 50 bin lira teklif ettiğini, 3 bin lirasını ödediğini defalarca söylemişti.

Azmettiriciler mesajı aldı: 31 yaşındaki Ali Yamuç tutuklu olduğu Alanya L Tipi Cezaevi’nde, tuvalette ölü bulundu. Savcılık olayın intihar olduğunu açıkladı. Eşofman lastiğiyle intihar ettiği söylendi ama malum, hapishaneye ipli/lastikli eşofman veya pantolon alınmaz.

Ali Yamuç’un ölümü, olayın kapanan ilk dosyası oldu.

Kapanan diğer bir dosya, azmettiricilerle ilgili yürütülen soruşturmaydı. Bunca delile rağmen savcılık takipsizlik kararı verdi, karar üst mahkemece onandı.

Ailenin avukatı Tuncay Koç’un, “Mektubunda isim bile belirtmiş” dediği Necmi Bahçeci araştırılmadı. Mektuptaki hiçbir şey araştırılmadı: Banka hesapları, cep telefonları dökümleri, HTS kayıtları... Hatta Fatma Yamuç’un tişörtünde, öldürülen Aysin Büyüknohutçu’nun kanının çıkması bile.

Bu arada, cinayetten hemen sonra düzenlenen Finike Portakal Festivali’nin davetlisi tanıdık bir isimdi: Sedat Peker. Kendisi, festivalle ilgili videolarda, “Başkanın daveti üzerine geldik” açıklamasını yapıyor. Çiftin kızları, Emine Büyüknohutçu da soruyor haliyle “Tarımla ilgili bir festivalde Sedat Peker’in ne işi var” diye. Peker belki bunca video-tweet arasında bu konuyla ilgili de bilgi verir. Çünkü yargının, cinayeti aydınlatmak gibi bir çabasının olmadığı ortada.