Gün geçtikçe çevremizdekilerden, ‘Her şeyi satıp, tarla alıp ekip biçeceğim, bu şehri terk edeceğim’ sözünü daha fazla duymaya başladık. Biri pazarlama müdürü, diğeri televizyoncu… Uzun yıllar onları manevi olarak tatmin etmeyen, stresli ve koşturması bol işlerde çalışmışlar. Şimdilerde Aslı Aksoy ve Özge Taş, ‘doğaya dönme’ hayalini gerçekleştirdi. Bu yüzden de kendilerini hiç hissetmedikleri kadar huzurlu […]

Şehirden doğaya kaçış

Gün geçtikçe çevremizdekilerden, ‘Her şeyi satıp, tarla alıp ekip biçeceğim, bu şehri terk edeceğim’ sözünü daha fazla duymaya başladık. Biri pazarlama müdürü, diğeri televizyoncu…

Uzun yıllar onları manevi olarak tatmin etmeyen, stresli ve koşturması bol işlerde çalışmışlar. Şimdilerde Aslı Aksoy ve Özge Taş, ‘doğaya dönme’ hayalini gerçekleştirdi. Bu yüzden de kendilerini hiç hissetmedikleri kadar huzurlu ve tatmin olmuş hissediyorlar.

İyi bir kariyeri bırakıp köye veya kasabaya yerleşmek ‘cesaret’ istiyor. Bu radikal adımı atabilen kişilerden Aslı Aksoy ve Özge Taş ile konuştuk.

Delilik değil, her şeyi bir anda bırakmadım

İzmir’de doğup büyüyen Aslı Aksoy, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İşletme Bölümü’nden mezun olup Koç Üniversitesi’nde master yaptı. İstanbul’da tekstil ve gıda üretim alanlarında pazarlama müdürü olarak çalışan 38 yaşındaki Aksoy, şehirdeki hayatını bırakarak Muğla’nın Ula İlçesi’ndeki 42 dönümlük arazide kuşkonmaz üretimine başladı.

Aksoy, İzmir’den İstanbul’a adım atar atmaz, buradan nasıl geri döneceğini düşünmeye başladığını aktardı. 9 sene İstanbul’da kariyerini sürdüren Aksoy, doğup büyüdüğü Ege topraklarına yıllarca özlem duyarak İstanbul’a alışmaya çalışmış. İş amacıyla gittiği New York’ta kuşkonmazla tanışan Aksoy, araştırmalarının sonunda Türkiye’de bu ürünün bilinirliğinin çok az olduğunu görmüş.

Aksoy’a kuşkonmaz üretimine nasıl başladığını soruyorum, şöyle anlatıyor: “İyi bir kariyeri bırakıp kırsal alanda çiftçilik yapma düşüncesi delilik olarak görülse de her şeyi bir anda bırakıp Muğla’ya yerleşmedim. Muğla Ortaca’da akrabam vardı. İlk olarak onunla 2,5 dönümlük bir tarlada denemek istedim. Başarılı olduk. Hadi 20 dönüm daha yapalım dedik. Yavaş yavaş üstüne ekleyerek ilerledik. Bütün bu süreci İstanbul’da iş hayatıma devam ederek yaptım.”

Şu anda 8 kadınla birlikte çalışan Aksoy, sözlerini şöyle noktalıyor: “İş arkadaşlarım sürekli ‘ofisi yaşamından nasıl tarlaya yerleşebilirsin’ diye soruyordu ama şimdi hepsi gıpta ile bakıp boş zamanlarında yanıma geliyor, tarlalarla uğraşıyoruz. Doğanın kıymetini anlamak için arada uzaklaşmak şart.”

Güven ve destekle zorluklar aşılıyor

Özge Taş Yılmaz ise Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema Bölümü’nden mezun. Uzun yıllar prodüksiyon, editörlük, cast koordinatörlüğü ve tercümanlık yapmış.

Özge Taş Yılmaz

Küçüklüğünden beri her sene fındık zamanı Ordu’ya dedesinin ve anneannesinin yanına gitmeyi iple çektiğini aktaran Yılmaz, “Dedem, bugünleri görmüş olacak ki bana hep arazi ve tarımla ilgili bir şeyler anlatırdı” diyor.

İstanbul’daki evinin bahçesinde de sürekli bir şeyler ektiğini dile getiren Yılmaz, 2011 senesinde iş hayatında bir dizi aksilikler yaşamış. Bu da mesleğinden ve İstanbul’dan çok sıkılmasına sebep olmuş.

Eski tohum, ilaçsız gübresiz tarımla ilgili araştırmalar yapan Aksoy, 2013 yılında Ordu’nun Ünye ilçesine yerleşti. İlk olarak iki tane gül serası kuran Yılmaz, bugünlerde fındık, sebze ve meyve üretimi yapıyor.

En travmatik durumun alışılan rutinin bırakılıp yeni bir hayata başlamak olduğunu söyleyen Yılmaz, her zaman ailesinin güveninden ve gösterdiği yoğun destekten zorlukları aştığını vurguluyor.