Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, “Bizim temel görevimiz şehri gelecek sahiplerine hazırlamak. Şehrin gelecekteki sahipleri bizim çocuklarımız. Çocukların gelecekte iyi bir yurttaş olmaları için bütün gücümüzle çalışıyoruz” ifadelerini kullanıyor

Şehrimizi gelecek sahiplerine hazırlıyoruz

SERBAY MANSUROĞLU

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesi Belediye Başkanı CHP’li Ekrem Eşkinat, 31 Mart Yerel Seçimleri öncesi aday adaylığını açıklayan isimlerden. Tekirdağ’ın zaman içinde Trakya’nın merkezi haline gelmeye başladığını belirten Eşkinat, “Bizim temel görevimiz şehri gelecek sahiplerine hazırlamak. UNESCO’nun çocuk dostu kentlerinden biriyiz. Burada doğan çocuğumuz hayatını sonuna kadar burada devam ettirebileceği bir şehir hayal ediyoruz” diyor.

Başkan Eşkinat ile kenti gezdik, çocukların ilgi gösterdiği Kodlama Atölyesi’ni inceledik. Söz Başkan Ekrem Eşkinat’ta…

Çocuk dostu belediye
► Başkanlığınızın birinci döneminin sonuna geldiniz. Şimdi 2. döneme talipsiniz. Geride kalan başkanlık sürecinde ne yapmaya çalıştınız?
Bizim temel görevimiz şehri gelecek sahiplerine hazırlamak. Şehrin gelecekteki sahipleri bizim çocuklarımız. Biz şehri çocuklar için tasarlarken çocukların da gelecekte iyi bir yurttaş olmaları için gerekli çalışmaları yapmamız gerektiğinin farkındayız. Biz çalışmalarımızı temelde bu şekilde planladık. Önce çocuklarımız dedik. Çocuk özgür olsun, kendi kararını kendi versin istiyoruz. Çocuklar için yelken, satranç ve bisiklet eğitimleri veriyoruz. Burası bir çocuk belediyesidir.

Yelken sporunda mesafe aldık. Yelken deyip geçmeyin. Çocuğun su üstünde karar verme yeteneğini geliştirerek ilerleyebileceği bir spor olduğu için bunu tercih ettik.
Satranç da analitik düşünmeyi sağladığı, sonraki hamleyi düşünmeyi zorunlu kıldığı için tercih ettiğimiz bir alan. Bunları biz kendi kafamıza göre yapmıyoruz. Federasyonlarıyla birlikte hareket ediyoruz.
Çocuklarımızın günün teknoloji esiri, tüketicisi değil teknolojiyi üretebilen, anlayan, sorgulayanbir nesil olmasını istiyoruz. Bunun için Kodlama Atölyesi kurduk. Burada çocuklarımıza robotik kodlamayı öğretiyoruz. Sensörleri öğretiyoruz.
3 bine yakın çocuk bir senede burada eğitimden geçti. Çocuklarımız bir takım kurup ismini Teknopaşa koydular. Şimdi uluslararası yarışmalara hazırlanıyorlar.

Koromuz var. Polifonik korumuzla çocuklar sadece şarkı söylemiyor ayrıca demokrasiyi öğreniyor. Farklı seslerin bir armoni içinde nasıl eşsiz bir sanata dönüştüğünü görüyorlar.

Sanatın birleştirici gücünü görüyor, kendini ifade edebilme yeteneğini müzik ile sağladıklarını görüyoruz. Bedensel, ruhsal ve teknolojik açıdan çocuklarımız geleceğin dünyasına hazır yetişecek.

Nüfus planlamasını, ona göre de konut ihtiyacını, eski konut alanları nasıl rehabilite edilecek, şehir nereye doğru gelişecek, hangi sektörlerin önü açık diye düşünüyoruz ve uzun erimli çalışmalarımızı buna göre planlıyoruz.
Burada doğan bir bebeğimizin yaşamının sonuna kadar şehri terketmesini gerektirmeyecek koşulları yaratmanın peşindeyiz. 10 bini aşkın çocukla birlikte çalışıyoruz.

► Kodlama Atölyesi’nin yanında Montesorri eğitimi veriyorsunuz. Çocuklar için kreşler açıyorsunuz? Hepsi saydığınız nedenlerden kaynaklı mı?
Çocuğun gelişimini etkileyen 2 kritik dönem var. 0-3 ve 3-6 yaş dönemi. Okul öncesi dönem diyoruz. İki merkezimizde deneyime dayalı eğitim modeli olan Montesorri eğitimini veriyoruz. Kreşleri yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. 2 tanesi tamamlandı. Çocuklarımızı buralarda geleceğe hazırlıyoruz.

► Bugün (dün) Engelliler Günü. Kent yönetiminde engellilerin yok sayıldığına sıklıkla tanık oluyoruz.

sehrimizi-gelecek-sahiplerine-hazirliyoruz-538035-1.
Çocuklar bu merkezde kodlama eğitimi alıyor


Engellilere yönelik mimari düzenlemelerde karşımıza imar mevzuatı çıkıyor. Adım atamaz hale geliyoruz. Yine de bankalar, okullar, devlet daireleri gibi kamu binalarında yurttaşların sorunlarını çözmek için bir takım mimari düzenlemeler yapmaya çalışıyoruz.Bu yetmez. Engellilerin esas olarak üretim sürecine katılması gerek. Bizim açtığımız çay bahçelerinde şu an 7 engelli çocuğumuz çalışıyor. Görseniz; performansları çok yüksek. Çalışmaları, iş sonrası vakit geçirebilecekleri alanlara ihtiyaçları var. Ayrıca engelli bireyin anne babası dünyadan ayrıldıktan sonra kendi hayatını devam ettirmesi gerekiyor. Bunları bilen, gören yerden yerel yönetim yapmaya çalışıyoruz.

Küçük üretici desteklensin
► Türkiye’de bir ekonomik kriz var. Yerele yansıması nasıl oluyor?
Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkması için üretim gerekiyor. Bunun için de en başta kadınlarımızın istihdam sürecine katılması gerekiyor.

Biz bunun için semt atölyeleri kurarak kadınların üretim sürecine katılması için yerelden çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de dar gelirli mahalleleri önceliklendiriyoruz. Merkezi hükümetin atması gereken adımlar, değiştirmesi gereken politikalar var. Onlar işin bir boyutu. Ama bizim dünya şehirleri ile yarışmamız gerekiyor. Bunun için küçük üreticilerin desteklenmesi, önlerinin açılması gerekiyor.

► Trakya denince akla tarım geliyor? Tarım denince de giderek ithalatçı bir modele geçtiğimizi görüyoruz. Sizin gözünüzden durum nedir?
Tarımda genç işçilik yok. Gençlerimizi üniversitelerde eğitip işsiz bırakıyoruz. Buradan tarımsal kalkınma hikayesi çıkmaz. Şimdi önümüzdeki dönem kentimize tarım meslek lisesi kurmayı planlıyoruz. Çocuklarımızı tarıma yönlendireceğiz. Trakya’da buğday ve ayçiçek var. Hem bunların devamı gerekli hem katma değer yaratan tarım ürünlerinin, alternatif tarımın gelişmesi gerekiyor. Tarımda topraklarımızın verimliliği düşünüldüğünde inanılmaz fırsatlar var. Bu topraklar hem burayı hem İstanbul’u besler. Bağlarımız, bölgenin şarapları gelişerek ilerliyor. ABD’deki restoranlardan bile talep geliyor.Bölgeyi ayrıca gastroturizm merkezi haline getirebiliriz. İki tane önemli büyüklükte limanımız var.

►Bir yanda da kültür sanat çalışmalarınız sürüyor. Bisanthe 4. Gülsin Onay Piyano Günleri başlıyor. Neden kültür sanat?
Kentin merkezini açık hava müzesine çevirmeye çalıştık. Etkinliklerimizi burada yapmaya çalışıyoruz. tekirdağ, Trakya’nın merkezi haline gelmeye başladı. İnsanların kültür ve santla buluşmaları, sosyalleşmeleri için çalışıyoruz. Kültür ve sanata ayrı bir önem veriyoruz. Çekim merkezi durumunu devam ettirmek zorundayız.

► Türkiye’de otoriter bir yönetim var. Yerelin yetkisi zayıflıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnandığımız bir kavram var. Kentlerin ekonomisi ve demokrasisi var. Salt merkezi otoriteye kararı bırakmak yerine, yerelden bir kalkınmayı sağlamamamız lazım. Dünyanın şehirleriyle yarışabilmeniz için yerelden kalkınma hamlelelerine ihtiyaç var.