Arapça büyük demek Kübra… Çok büyük, en büyük.

Arapça büyük demek Kübra… Çok büyük, en büyük.

Kübra bebek küçüktü oysa, çok küçüktü… Üç kardeşin en küçüğü.

Daha iki buçuk aylıktı.

Büyük ablası Kumru, o dünyaya gelmeden ikibuçuk  yıl önce, beş buçuk yaşında ölmüştü.

Babası iş kazası geçirmişti, sonra… Limanda gemi yüklerken ayağını vinç kapmıştı.

Sağ ayağı bilek hizasından kesildikten sonra ortaya çıkmıştı sigortasız çalıştırıldığı.

İşsiz ve parasız kalmışlardı.

Kaymakamlık’tan aldıkları, alabildikleri yardımlara komşuların verdikleriyle annesinin dilenerek toplayabildiklerini ekleyerek yaşamaya çalışıyorlardı…

Samsun’un Tekkeköy ilçesinde, çatısı brandayla kaplı izbe evlerinde.

***

Son üç aydır “bir Allah gram”  bile et girmemişti eve… Sadece Kaymakamlık’tan para aldıklarında yiyebiliyorlardı eti, çünkü.

“Alamıyordum, mama bile alamıyordum… Gücüm yetmiyordu.” diyordu annesi.

Kuru ekmeği yumuşasın diye naylon poşetlerin içinde saklayıp, sonra ıslatarak yediriyordu çocuklarına.

Doktorlar “beslenme yetersizliği” teşhisi koymuşlardı Kübra’ya… Hastaneye götürmesini söylemişlerdi annesine.

Beş lira yol parasını bulamamıştı, aile.

Durumu iyice kötüleşip götürüldüğündeyse yapılacak bir şey kalmamıştı.

***

Suçun numarası “1042/20”, suçun nev’i “şüpheli ölüm”, suçun tarihi “17.01.2011” olarak geçmişti Tekkeköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kayıtlarına.

Suçun yeri “Cumhuriyet Mahallesi”nin “Cumhuriyet Sokağı”, 83 no’lu binaydı.

Suçun özeti şöyle yazılmıştı: “… yapılan otopside ölüm olayının beslenme yetersizliğinden meydana geldiği tespit edilmiş, … evrak ikmalen gönderilmiştir.”

Şüpheliler mi?..

Baba Murat Bakırcı ile anne Necla Bakırcı”ydı, tabii ki.

***

Suç tespit edilip numaralanmış… Suçun nev’i, tarihi, yeri ve şüphelileri belirlenmiş…

Evrak da ikmalen gönderilmiş olduğuna göre ortada bir problem yok demekti.

Ancak “şüpheliler” suçlarını ikrar edeceklerine yoksulluklarını ifşa edip, basın da üzerine gidince işin rengi değişiverdi.

İktidarın ekonomi politikalarının bu kadar başarılı… Sosyal politikalarıyla sağlık politikalarının ise mükemmel ötesi olduğu bir ülkede…

İki buçuk aylık bir bebek beslenme yetersizliğinden, açlıktan, yoksulluktan ölmüş olamazdı.

Hele de laik Cumhuriyet’in İslami Cumhuriyet’e dönüştüğü bugünlerde Cumhuriyet Mahallesi’nin Cumhuriyet Sokağı’nda zinhar olamazdı.

Olsaydı da olamazdı.

Devlet izin vermezdi… Devletten izin almaksızın açlıktan ölmekse düşünülemezdi bile.

***

Tekkeköy Kaymakamlığı, Samsun Valiliği, Sağlık Bakanlığı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı peş peşe açıklamalar yaptılar.

Kübra bebek beslenme yetersizliğinden ölmemişti… Kardeşi kucağından düşürmüştü ya bir hafta önce… İşte ondan ölmüştü.

Zaten iki bin beş yılından bu yana on bin Türk Lirası yardım yapılmıştı aileye… Yılda iki bin, ayda yüz altmış altı küsur ediyordu.

Üstelik kömür yardımı vardı, bir de.

Ortada bir yanlışlık vardı, sadece.

İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kayıtlarındaki “otopside ölüm olayının beslenme yetersizliğinden meydana geldiği tespit edilmiştir” ifadesi “sehven” yazılmıştı… Yanlışlıkla yani.

Bu durumda Kübra bebek de “sehven” açlıktan ölmüş oluyordu, demek ki.

Ne diyelim?..

Dünyanın bütün Kübra bebeklerinin laneti üzerinizden eksik olmasın!