Geride bıraktığımız 2015 karanlık bir yıl olarak tarihe geçecek. Özellikle 10 Ekim Ankara katliamının acıları hala dinmedi. Çoğumuzun 2016’ya da fazla iyimser bakmadığını tahmin etmek zor değil. Marksist araştırmacı Eric Olin Wright, “kötümserlik entelektüel anlamda kolaylık, aynı zamanda tembelliktir” diyor.

Öyleyse AKP rejiminden, Saray’ın sultasından bunalan kimsenin kolaya kaçma, tembellik etme lüksü yok; hep umutlu olmak, daha iyi bir gelecek hayalini canlı tutmak, toplumu direnmeye davet etmek sorumluluğu taşıyan biz sosyalistlerin, devrimcilerin karamsarlığa, yılgınlığa hiç hakkı yok.

Ülkenin doğusunda bebekler öldürülürken, benim de mezunu olmaktan gurur duyduğum ODTÜ üzerinde çirkin provokasyonlar tezgahlanırken, Can Dündar-Erdem Gül mesnetsiz suçlamalarla Silivri’de yeni yılı beklerken, şartlar ne olursa olsun tabii ki sessiz, tepkisiz kalmamalı, umudu yitirmemeliyiz.

Tüm insanlığı doyurabilecek ölçüde gıda bolluğu varken, teknolojide daha az çalışarak daha fazla üretmeyi olanaklı kılan atılımlar gerçekleşirken; yeryüzünde işsizlik, açlık, yoksulluk yaygınlaşıyor, gelir ve servet dağılımı bozukluğu derinleşiyor, özellikle bölgemizdeki savaşlar Ortaçağ’ı aratmıyor.

Yeni bir yıla adım atarken, kimsenin ufkumuzu daraltmasına izin vermeyelim. Yaşamın anlamını, sosyalizmin insanlık için neden hala peşinden koşmaya değer bir özlem olduğunu, bizi farklı kılan temel değerleri bir bir hatırlayarak, isterseniz seküler anlamda iman tazeleyelim.

Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya istiyoruz.

İnsanın özgürlüğünü, tüm insanların her türlü baskı, sömürü ve dışlanmadan özgürleşmesini amaçlıyoruz.

Marx’ın tanımladığı biçimde, insanların yaratıcı potansiyellerinin tam olarak ortaya çıkmasına odaklanıyoruz.

Özgürlüğe ancak insanların üretim sürecinde yeteneklerini seferber edebilmesiyle, kendini geliştirip gerçekleştirmesiyle adım atılabileceğine inanıyoruz.

Ama asıl özgürlüğün zorunluluklar dünyasının bittiği yerde başlayacağını, insanların çalışmadıkları zamanlarda yeteneklerini geliştirecek etkinliklere daha fazla zaman ayırdıkları noktada somutlaşacağını hayal edebiliyoruz.

Ancak üretim araçlarının toplumsal mülkiyetiyle, kar hırsının tatmini yerine herkesin özgür gelişiminin önünün açılacağını; giderek gelişen ve çeşitlenen maddi ihtiyaçlarımızın karşılanabileceğini biliyoruz.

Çok boyutlu potansiyellerimizi ortaya çıkarabilecek bir topluma ancak sermaye mantığından koparak; piyasa kaprisleriyle belirlenen değişim değerinin karşısında kullanım değerini egemen kılarak geçeceğimizi düşünüyoruz.

Kendi öz inisiyatiflerimizle, özörgütlenmelerimizle, kendimizi yönetme kapasitemizi artırarak, katılımcı ve demokratik öz yönetim pratiklerimizi yaygınlaştırarak kapitalizmi alaşağı etmenin mümkün olduğuna güveniyoruz.

Eşitlikle özgürlüğün solun iki temel değeri olduğundan, birbirlerini tamamlayıp güçlendireceğinden hareket ediyoruz. Hem demokratik, hem sosyal hakların özgürce kullanılabileceği, insanca yaşamın maddi bir gerçek haline geldiği bir ülke düşlüyoruz.

Tezlerimizi toplumun maddi kaynaklarının paylaşımında, istihdam olanaklarına erişimde tam bir eşitliğe dayandırıyoruz.

Sınıfsal temelli olmayan, bu nedenle sırf ekonomik sömürünün ortadan kalkmasıyla halledilemeyen feminist, ırkçılık karşıtı, LBGT ve ekolojik hareketlerin taleplerini sınıf temelindeki taleplerle bağdaştıracak bir programatik hattı geliştirme sorumluluğu taşıyoruz.

Dayanışmanın, adil bir toplumsal yapının yanı sıra, birbirine adil davranmaya hazır bireyler sayesinde gerçekleşebileceğini görüyoruz.

Enternasyonalizmin gereklerini özgürlük, eşitlik ve dayanışma arayışımızın küresel bir boyuta taşınmasıyla yerine getiriyoruz. Bilime, Aydınlanmaya ve laikliğe özel bir önem veriyor; inanma ve inanmama özgürlüğüne sahip çıkıyoruz.

Özyönetimi; üreten-yöneten ayrımının aşılmasını, tüm çalışma ve yaşam alanlarına yaşamı o kararlardan etkilenenlerin belirleyici olmasını savunuyoruz.

Tüm bu amaçların gerçekleşmesi için fikirlerin doğru olmasının yetmeyeceğini kavrıyor; 2016 yılında geniş halk kitlelerinin güvenini kazanıp, zulmü yıkmak için daha örgütlü biçimde mücadele etmeye söz veriyoruz.