Tutuksuz yargılandığı ana davada ilk günkü savunmasını sonlandıran HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Ben ve arkadaşlarım bu ülkeyi yöneteceğiz. İddialıyız, kararlıyız. Büyük bir demokrasi gücü ve oyla geleceğiz ve bu ülkeyi biz yöneteceğiz. Bana bir tane değil, bin tane müebbet verseniz, durduramayacaksınız” dedi

Selahattin Demirtaş: Dosyam hakkında karartma uygulanıyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuksuz yargılandığı ana davası Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında savunma yaptı. Duruşma 3 gün sürecek.

Türkiye’de devlet içindeki yapılanmaya karşı geldiği için muhalefetin susturulmaya çalışıldığını kaydeden Demirtaş, “En son Temmuz ayında sizinle duruşma yapılabildik. Temmuz ayından bu yana Türkiye’de ne oldu? Devlet içindeki çetenin yargı ayağından tutun da medya ayağına, bürokrasi ve siyasi ayağına kadar bunların kurmaya çalıştığı rejim tam olarak ne yapıyor. Bir hatırlatma yapayım. Bizi halen cezaevinde tutan yargı Temmuz’dan bu yana ne yaptı. Her duruşmada ben bunları tutanağa geçiyorum ki yarın bir gün ‘Türkiye’de o dönem tutukluluk esastı herkes tutuklanıyordu’ denmesin diye. Bilenler bilir bilmeyen benim ağzımdan duysun. 30 yıl kesinleşmiş adli hapis cezası alsaydım bugünkü infaz rejimiyle onda birini kapalı cezaevinde geçirirdim ve açık cezaevinde geçerdim. Yani 3 yılı aşkındır beni kapalı yüksek güvenlikli cezaevinde tutuyorsunuz, bu şu demektir adli bir suç işlesem ve 30 yıl kesinleşmiş hapis cezası alsaydım onun infazını yaptırmış olurdunuz. 30 yıllık cezanın infazını yattım ben adli suçlar için” dedi.

Demirtaş’ın savunmasından öne çıkan kısımlar şöyle;

“Dışarıda bulunan yerli ve yabancı kim olursa içeri alınması konusunda bir zorluk çıkarmayacağınızı umuyorum. Bu tür şeylere takılmamanız lazım. Bu karşılıklılık ve diplomatik teamüllerin gözetildiği hususlarla ilgili Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nda şu tartışma yapılmış; bu yasaya bağlı bir tartışma değil ama karşılıklılık ilkesi gereği resmi gözlemci sıfatıyla bir hükümet adına veya bakanlık adına dışarıdan gönderilip de yargılamayı izleyen heyetler için özel izin istenir. Resmi gözlemci, izleyecek resmi olarak kendi hükümetine rapor hazırlayacak olan bir heyet varsa bu karşılıklılık ilkesi gereği taraflar birbirine teamül gereği bildirir. Hiçbir ülkenin yasasında da bu yoktur. Ama sadece duruşmayı izlemeye gelmiş yani resmi bir rapor hazırlama hedefi ile değil, duruşmayı izlemeye gelmiş insanlarla ilgili olarak bu saatten sonra sorun çıkarmayacağınızı umuyorum. Bugüne kadar ciddi bir sorun çıkmadı. Dışarıdaki arkadaşlar da bu soğukta beklemesinler diye ben de talebin altını çizmek istiyorum.”

DOSYAM HAKKINDA KARARTMA UYGULANIYOR

“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve ona bağlı savcılar benimle ilgili tüm dosyalara talimatları doğrultusunda herhangi bir katiple çok rahat bir şekilde ulaşabilirken, dosyaya giren çıkan her türlü evrakı adliye sarayında çok rahat görülebilirken, hatta UYAP portalında sadece savcıların görebileceği, avukatların göremeyeceği, sadece heyetin görebileceği UYAP portalında daha geniş bir ulaşma imkanı sağlanırken avukatlara duruşma başladığı andan itibaren fiili bir kısıtlılık uygulanmaktadır. Şimdi okuduğunuz örneğin bilirkişi raporları eğer UYAP’a işlenmiş olsaydı beni ziyarete gelen avukatlar onun birer çıktısını bana getireceklerdi, ben de onu okuyacaktım, hazırladığımı yapacaktım vs. Dolayısıyla silahların eşitliği ilkesi gereğince Cumhuriyet Başsavcılığı fiziki olarak veya UYAP’tan dosyanın bütün safahatına hakim olurken, ulaşırken avukatlarım ulaşamamaktadır. Dosyama iki duruşma arası karartma uygulanıyor, açık bir karartma uygulanıyor. Bunun Adalet Bakanlığı talimatıyla olduğuna dair şüphelerim, iddialarım var. İleride de bunu belgelemeye çalışacağız. Bu dosyanın herkesin, özellikle avukatların göremeyeceği şekilde bir karartma uygulanması Adalet Bakanlığı UYAP sisteminin güncellenmeye başlaması ile gündeme gelmiştir. Görünen o ki hem Saray’da hem Adalet Bakanlığında kurulan Demirtaş – Yüksekdağ Masası böylesi bir uygulama sürdürüyor. Bu da dava evraklarına delillere ulaşmamızı imkansız ya da zor hale getiriyor. Bu adil yargılanma hakkı ihlalidir. Açık bir şekilde savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Bunu da ayrıca belirtmiş olayım.”

“Çünkü 3, 5, 11, 12. fezlekelerde onunla ilgili ne söyleyeceğimi merak etmeyen bir heyetin, sanığın bu konuyla ilgili ne söyleyeceğini merak etmeyen bir heyetin yargılama yapmasına gerek kalmaz. Umut ediyorum ki ara kararınız savunma hakkımın avukatların mazeretleri nedeniyle kısıtlanmasının en azından taleplerimiz doğrultusunda yeniden gözden geçirilerek bir savunma hakkı kısıtlanmasına mahkemenizin mahal vermediğinin belirtilmesini umut ediyorum”

HİÇ DEĞİLSE BIRAKIN SÖZÜMÜ SÖYLEYEYİM

“Ne zaman ki siz şunu yazarsanız: ’Selahattin Demirtaş’ın susturulmasına karar verilmiştir’ diye bir karar yazarsanız söz veriyorum ondan sonra konuşmayacağım, mütalaa için dosyayı tebliğ edebilirsiniz. Ama bunun dışında benim söz hakkımı savunma hakkımı kesmeyin, çünkü bu dosyanın ne olduğu sadece Türkiye’de değil Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde tartışılırken hiç değilse bırakın sözümüzü söyleyeyim. Hakkımızda kamuoyunda canlı yayınlarda o kadar suçlama yapılırken biz de hiç değilse mahkeme salonlarında avukatlarım ile birlikte cevaplarımızı vermiş olalım. Mahkemenizden özellikle istirhamımdır. Bu konudaki talepler de yargılamayı ne uzatır ne zora sokar, tansiyonu düşürür, ben de savunmama devam ederim.”

ERDOĞAN'IN ÖNÜNÜN AÇILMASI İÇİN YAPILMIŞ BİR ÇALIŞMA

“Şu anda şu duruşma salonunda olmamızın nedeni bir yargılama değil, iktidarın ve özellikle de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi emellerinin gerçekleşmesi amacıyla, önünün açılması için yapılmış çalışmalardan biridir. Bu dava daha çok su kaldırır. Yargıtay aşamasında, Anayasa Mahkemesinde bu dosya çok tartışılacak. Anayasal düzen tasfiye ediliyor, de facto tek adam rejimi kuruluyor. Bunun önündeki engel ne? Muhalafet. Sadece HDP değil, karşı çıkan herkes hedefte. Peki bu tek adam rejimi nasıl kurulabiliyor? Tarihte çok örneği var, 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı şok ve travma. 15 Temmuz sonrasında devlet kurumlarının donup kalması ve kurum olmaktan çıkması. Devlet 15 Temmuz’dan sonra yeniden inşa edilmemiş, bütün kurumları tasfiye edilmiştir. Oluşan boşluğa da kaos düzeni ikame ediliyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne engel olarak çıkan herkes; bu bir muhtar da olabilir, bir partinin eş genel başkanı olabilir, bir eski başbakan ya da cumhurbaşkanı da olabilir, üniversite öğrencisi olabilir, fark etmez. Sistem, tamamının bastırılması üzerine kuruludur.”

Demirtaş savunması ardından duruşma yarın sabah saat 10.00’da görülmeye devam edecek.

NE OLMUŞTU?

HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ, dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından başka HDP’li milletvekilleriyle birlikte Kasım 2016’da “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alınmış, ardından da tutuklanmıştı.

Hakkında 33 dava açılan ve 142 yıla kadar hapsi istenen Demirtaş’ın avukatlarının uzun tutukluluk süresini gerekçe göstererek yaptıkları başvuru, AİHM tarafından Kasım 2018’de kabul edilmiş ve Demirtaş’ın serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması gerektiği yönünde karar verilmişti. Demirtaş’ın İstanbul’da yargılandığı davadan aldığı 4 yıl 8 ay hapis cezası beklenmedik bir hızla 4 Aralık 2018 tarihinde onanmış ve Demirtaş’ın tutuklu statüsünden hükümlü statüsüne geçmesiyle AİHM kararı boşa çıkmıştı.

Yargı reformu kapsamında Yargıtay yolunun açılmasıyla avukatların yaptığı başvuru üzerine Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 20 Eylül 2019 tarihinde HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında, 6-7 Ekim 2014 yılında gerçekleşen Kobanê eylemleri gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. 20 Eylül’de alelacele ifadeleri alınan Demirtaş ve Yüksekdağ’ın hakkında “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”, “nitelikli kasten adam öldürmek”, “kasten adam öldürmeye teşebbüs etmek”, “yağma” ve “kişi hürriyetinden yoksun kılma” gerekçeleriyle tutuklanmasına karar verildi.