Sarhoş insan berbat bir şeydir. Her bakımdan. Sarhoş insan pek çok fena şey yapar

Selam olsun Kobane’de direnen güzel insanlara

Sarhoş insan berbat bir şeydir. Her bakımdan. Sarhoş insan pek çok fena şey yapar. Ben, üç tanesini cımbızlıyorum: 1. Sarhoş insan saldırganlaşır. 2. Sarhoş insan sarhoşluğunu reddeder. 3. Sarhoş insan karşısındakine salak muamelesi yapar.
ABD’de bu üç semptom çok belirgin.

Sarhoş insan saldırganlaşır. Bu bakımdan ABD’de stabil bir sarhoşluk halinden bahsedebiliriz.
Sarhoş insan, sarhoşluğunu reddeder. Ve reddederken komik durumlara düşer. “Sarhoş değilim, öpüjem” klişesi. Bir de ispat peşindedir. Benim bir arkadaşım vardı, Ankara’da, plaka okurdu sarhoşken: “06 DZ 817, sarhoş değilim ben.”

ABD de, sarhoşluğunu reddeder sürekli. Think tank’ler, karizmatik basın toplantıları, büyük cümleler, analitik olma çabaları. Sarhoş değilim, Afganistan’ı, Irak’ı, Suriye’yi, Vietnam’ı özgürleştiriyorum. Sarhoş değilim, önüme geleni özgürleştiriyorum.
Sarhoş insan karşısındakini aptal yerine koyar. Yalan söyler. Kafalamaya çalışır. Başka sarhoş insanlar bulmuşsa kendisine bazan başarılı olur. Ama bir sarhoş bir ayığı asla kandıramaz. Çilingir, saldırganlığın, mesnetsiz inkârın ve karşındakini aptal yerine koymanın mümkün olmadığı bir sofradır. Bunun için çilingirde sarhoş insana yer yoktur.

ABD sarhoşu da, bizi mütemadiyen aptal yerine koyuyor. Biyolojik/kimyasal silah var diye Irak’a giriyor, kan gölüne çeviriyor. Aaaa, yokmuş.
Şimdi de pekâlâ biliyor IŞİD musibetiyle nasıl savaşılması gerektiğini. Halk desteği olmadan IŞİD’i yenemeyeceğini. Arkasında karadan, halktan destek olmadan attığı bombaların IŞİD gibi düzensiz bir barbar, çapulcu (evet, bu sefer hakikaten çapulcu) sürüsü karşısında etkili yahut yeterli olamayacağını biliyor.

Ama o da ne? Kobane’de pastanın malzemeleri tamamlanıyor. Kuşatılmış bir Kobane, Kobane’de direnen bir halk var. ABD’ye düşen, o kuşatmada Suruç’tan çıplak gözle görünen hedefleri vurmak. İnsansız hava uçaklarına, efsane istihbaratlara filan gerek yok. Buz gibi önünde be hortlaklar. Yerleri belli. Kuşatmışlar işte. ABD, kanlı tarihinde ender bulunur bir fırsat yakalıyor: İşe yarama fırsatı.

“Koalisyon güçleri” operasyona çıkıyorlar. Muhtemelen gezip geliyorlar. Yahut dağ taş takılıyorlar. Tık yok. Göz önünde “ellerine verilmiş” ağır silahlarla Kobene kuşatılıyor, yerlerini CIA ile hiç bir bağlantısı olmayan leylekler bile biliyor. Fakat koalisyon güçleri vuramıyor.
Derken sarhoş ABD’den bir açıklama geliyor: “Önceliğimiz Kobane değil. Önceliğimiz petrol bölgeleri.”

Neymiş efendim? Öncelikleri kazanma şansları olan son seküler kale olan Rojava, Kobane değilmiş. Öncelikleri kazanma şansları olmayan, direniş olmayan yerleri, merkezlerini bombalamakmış. Anladık, dostlar alışverişte görsün diyorsunuz. Dostlarınız zaten dostlarınız. Bizi niye aptal yerine koyuyorsunuz?

Derken bir açıklama da Cumhurbaşkanı’mızdan geliyor: “Kobane’de direnenler de IŞİD de terör örgütüdür.” Hemen arkasından: “Kobane düştü düşecek.”

Bu, nasıl bir algı operasyonudur?
ABD neden Kobane’yi umursamıyor? ABD neden Rojava’nın seküler ve her milletten insanın yaşadığı bir demokrasi bölgesi olarak kalmasını değil de Sünni Arap yerleşimi olmasını istiyor? Bu soruların cevapları ve bunu isteyenin ABD olmadığı belli.

Ama işte sarhoş insanın kafası da çalışmıyor ki. Belli ki hâlâ IŞİD küçümseniyor. O kargacık burgacık topraklardaki tek seküler direniş küçümseniyor. Hele bir Kürtlerin gücü kırılsın, “girer” düzenleriz sanıyorlar. Çok saçma. Sen yatağını toplamaktan acizsin, nereyi düzenliyorsun? Kimsenin çıkarına değil üstelik.
Ben ABD’nin çıkarlarını ondan daha mı iyi biliyorum? Evet. Aslında herhangi bir 7 yaşındaki çocuğa anlatsanız o da daha iyi bilir. “Oralar” bir gün İnternet’ten alışveriş yapan, rock konseri düzenlenen bir yer olacaksa bunun yolunun IŞİD’den geçmediğini ABD bilmiyor olabilir mi?

ABD, IŞİD’le mücadele ederken kendi hazırladığı counter-insurgency rehberini okumamış olabilir mi? Siz bir Google’layın, her şeyi kendisi yazmış orada. (Bu rehberi sosyal medyada hatırlatan Evren Balta’ya teşekkürler).
Ama ABD gü  ya “büyük düşünüyor” kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor. Ama işte gelecek kazın ayağı öyle değil.

Sonra ne oluyor? Bir anda Türkiye yanmaya başlıyor. 6 ilde sokağa çıkma yasağı, onlarca ölü. Direniş durulmuyor. Devlet umursamıyor ama halk kardeşlerini umursuyor. Devlet cevabı yapıştırıyor: “Misliyle karşılık verilecek.” Yorgo Demirciyan kardeşimin pek güzel söylediği gibi. Devlet halkı bir başka devlet sanıyor.
Ve birden devletler bakıyor ki iş ciddi. Kobane düşerse her şey tepetaklak olacak. Civarda işbirliği, pazarlık yapacak, kullanacak bir müttefik de kalmayacak. Koalisyon güçleri aniden önlerindeki hedefleri görebilmeye başlıyor. Aaa. Bir günde IŞİD barbarlarının ilerleyişi duruyor. Bombardıman kısmen de olsa işe yarıyor. Elbette yine el yordamıyla iş yapıyorlar. Tekrar karar değiştirebilirler. Ama bugün için durum bu.

Bir sözüm de bizim penguenlere. Evladım ateşle oynuyorsunuz. IŞİD PR’ı yapıyorsunuz. “İşte David Haines’in infaz videosu”, “IŞİD, ikinci Amerikalının da kafasını kesti”, “İşte A’dan Z’ye IŞİD dosyası”, “IŞİD kimdir?”, “IŞİD o bombaları böyle hazırlıyor”, “IŞİD tatbikat fotoğraflarını paylaştı.” Bunlar, Habertürk’ün web sitesinden alt alta linkler. Sanırsınız IŞİD’in yayın organı. IŞİD’in PR’ıyla meşguller. Peki direnenlerle ilgili haber var mı? Çok çok az.

Son sözüm ulusalcılara. Siz, Kürt düşmanlığı yapacağım diye kimi desteklediğinizin farkında değil misiniz? Çocuklara bebek kestirerek antrenman yapan, köle pazarları açan tecavüzcü, teşhirci alçak barbarlardan medet ummak size bile yakışmıyor. Aşkla bağlı olduğunuz “seküler hayat tarzı”nızı, rakı sofralarınızı bunlara prim vererek mi koruyacaksınız? Evladım sizi de yakacaklar bunlar. Ateş sizin mahallenize gelince ne olacak? İzmir’in dağlarında çiçekler değil de bıyıksız, sakallı, elinden kan damlayan hortlaklar açarsa görürüz bu alçak duruşunuzun meyvelerini.

Selam olsun Kobane’de direnen güzel insanlara.
Rojava’da mutlu çilingirlerin kurulacağı günlerin şerefine.