Selvi’nin yazdığı doğruysa Ankara neden sessiz?

Türkiye’de iktidarın, tabanını mobilize etmek için son zamanlarda en sık başvurduğu yöntem Batı karşıtlığı. En ufak bir olumsuzlukta Avrupa Birliği ve ABD’yi işaret ediyor parmaklar. Beşiktaş’ta bomba patladığında da, IŞİD askerlerimizi başka ülkenin topraklarında şehit ettiğinde de propaganda değişmiyor: Dış güçler, perde arkasındaki malum çevreler, bizi zayıflatmak isteyen Avrupa, derin ABD vesaire...

Bu koroya sadece troller, yandaş kalemler falan katılmıyor. Bakanlar da neredeyse haritada gösterecek kadar somut bir şekilde bazı Batılı ülkeleri hedef tahtasına koyuyor. Düşmanlık üreten haberler de hız kesmiyor. Bunun son bir örneğini dün Abdülkadir Selvi, Hürriyet’teki köşesinde kaleme aldı. Selvi, Beşiktaş ve Kayseri’de kullanılan PDX türü patlayıcının, ABD tarafından PYD’ye oradan da PKK’ya verildiğini yazdı. Daha açık yazalım ki, iddianın vahameti ortaya çıksın: NATO’daki müttefikimiz ABD, Türkiye’ye kana bulayan silahları PKK’ya aktarıyor.

Eğer Selvi’nin yazdıkları doğruysa.. AKP’li vekili karakolda beklettiler diye Almanya’ya nota veren Ankara, kendi istihbaratına göre ülkemizde kan dökenleri destekleyen Washington karşısında neden sus pus? Gazze’den her ölüm haberi geldiğinde sokaklara Coca-Cola döken, Cuma namazı çıkışları ABD bayrağı yakan İslamcılar neden sessiz?

Putin’in bir parmağı vardı, ne oldu ona?

Havuzda gazeteci olmak hakikaten zor zanaat. Aslında zaten yapılan şey de “gazetecilik” değil, o nedenle pek de bir zorluk olmuyor. Gözünüz Ankara’da olunca, tek hareketle pozisyon değiştiriyorsunuz.

Düşünsenize, bir sabah kalkıyorsunuz “Megri megri” şarkılarını duyunca “Apo başkan, PKK şampiyon” sloganı atmak zorunda kalıyorsunuz. Rüzgar bir dönüyor, Genelkurmay helikopteriyle Güneydoğu turu yapıp, askeri bandoya “Merhaba asker” çekiyorsunuz.selvi-nin-yazdigi-dogruysa-ankara-neden-sessiz-226483-1.

Fethullah Gülen ve Rusya konularında da farklı mı oldu sanıyorsunuz... Dün “Bu hasret bitsin” cümlesini duyuna köşesinde Gülen’e şiir yazanlar, bugün en büyük FETÖ-savar kesilmiş.

Hayır, insanın bakışı, görüşü, duruşu elbette değişebilir. Ama bu kadar kıvraklık gerçekten havuza mahsus.

Bugünlerde Rusya ile Esad’ın garantörü kesilmişken Ankara, bu yıl havuzun attığı bir manşeti hatırlıyor insan. Hazır, yeni yıla girmeden, zaman aşımına uğramamışken hatırlatmakta fayda var.

10 Ekim 2015’teki Ankara patlamasını anımsarsınız. Bazılarının dili IŞİD demeye varmadığı için “kokteyl terör” diye lanse edilen hani... Kokteyl tutmaycınca, bu yılın mart ayında Star, “Parmak izi Putin’in” diye manşet atmıştı. Katliamın arkasında Rusya’nın olduğunu yazan gazetenin spotuna göre Putin, “bunların olacağını ilan etmişti.” İlk taziye mesajının Putin’den gelmesi de manidar bulunmuştu.

Çok ama çok önemli (!) ipuçlarıydı bunlar elbette. Ankara katliamını soruşturan Savcılık bu işaretleri iddianameye ekledi mi, Putin ile el sıkışan siyasiler, anlaşmalara imza atanlar “teröre yardım ve yataklık”tan yargılanacak mı merak ediyoruz.

Ha bunlar olmayacaksa, bugünlerde “Moskof” muhibi kesilenler, yeni idollerinden ve okurlarından bir özür dileyecek mi?