Ankara Valiliği ve bir sürü Milli Eğitim Müdürlükleri, okullarda yılbaşı kutlamalarını yasakladı; ‘millî ve dinî’ gerekçelerle ve de ‘değer yargılarımız’a uymadığını ileri sürerek: Tabiî ki edepsizlik, faşistlik, haddini bilmezlik; ayrıca laikliğe de aykırı.

Laiklik, az buz bir ilke değil: Laikliğe karşı olan, insanın türsel tekliği bilincine ulaşmamış, hayvanat bahçesi kafeslerinde tecrit edilmesi gereken bir canlı türüdür.

Yılbaşına bir gün kala Anadolu Ajansı haber veriyor, Ankara polisi iki canlı bomba yakaladı diye; güya, yılbaşı gecesi Ankara’nın ‘Barlar Sokağı’ ve birkaç AVM’sinde kendilerini patlatacaklarmış. Ne acemi/angut sahtekârlar bunlar; akıllarınca milleti korkutuyorlar, insanların kalbine dehşet saçıyorlar kendi aralarında bir araya gelip sohbet etmesinler, eylenmesinler diye.

IŞİD’ci canlı bombayı yakalayacaksan Gar Katliamı’ndan önce yakalayacaktın. Davidoviç ne demişti katliamdan sonra: Biz hukuk devletiyiz, kendisini patlatmadan önce canlı bombayı yakalamak yasalara aykırı.



Bunların hepsi IŞİD; IŞİD’ci falan değil, bizatihi IŞİD: Maskaranın teki, içinde ‘rakı’ lâfı geçiyor diye, o güzelim Rumeli türküsünü, Atatürk’ün de benim de pek sevdiğimiz ‘Vardar Ovası’nı yasaklıyor. Beni, Selanikli Mustafa’yı geç, Müzeyyen Senar’a en büyük hakaret; bu türküyü en güzel söyleyen insana... Aynı maskara “kadınlar kahkaha atmasın” da diyebiliyor. Bursa mebusuymuş; “Büyükbabam hortlasın da, Pınarbaşı mezarlığından kalkıp şu pisliğin boğazına sarılsın” demeye bile getirtiyor beni. Bursa mebusu deyince, bir başka vaka: Yunanistan’ın bize en büyük kazığı, Sağlık Bakanı olacak canlı. Polis mağduru yaralıları tedavi eden doktorların/sağlıkçıların düşmanı bir ‘şey’. Aslında keşke bir ‘şey’ olsa: ‘Şey’imiz, özel hastane zinciri patronu; yani, adamın Sağlık Bakanı olması, genelev patronunu Aileden Sorumlu Bakan yapmak gibi bir şey; ama, sadece o kadar değil, bu ‘şey’, “başkanlığa oy vermediniz ya, cinayetler/katliamlar hakkınız” mealinde lâflar edebilen bir katliam provokatörü.

Bunların topu birden provokatör; yani, kışkırtmacı, yalancı, müfteri, katliamcı, hain, katil: Hani camide bira içmişlerdi Gezi’ciler (ki, içseler ne olur; insanların kulluğa razı olup, var mı yok mu belli olmayan bir kudret önünde yer kapandıkları); hani Kabataş’ta (malûm şahsın) ‘başörtülü bacı’sını yarı çıplak, deri pantalonlu kırbaçlayıp) üzerine işemişlerdi. Bunlar ne hain yaratıklar; hainliklerini gözden kaçırmak için herkesi ‘hain’ ilân ediyorlar, son alçaklıkları ODTÜ’leri ‘hain’ ilân etmek üzere.

Bu hain/alçak takımından biri demiş ki “Cizre’ye, Silopi’ye nasıl girdikse, ODTÜ’ye de öyle gireceğiz”: Oralara, tankla, topla, tüfekle girdin, düşman toprağıymış gibi; benim memleketimi düşman toprağı belleyen (alçak bile olmayan) sefil, sen benim en büyük düşmanımsın, üstelik benim verdiğim vergilerle maaş alan gaspçı; senin peşini bırakacağımızı mı sanıyorsun ey alçak.