MFÖ’nün insanın içini kıpır kıpır eden bu şarkısı aklı, fikri, ruhu ve daha başka neleri varsa hepsiyle birden iktidara “embedded”* gastecilere gelsin!

Peki peki anladık / Her şeyden sen anlarsın / Her şeyi sen bilirsin / En güzel dalgıç sensin / En güzel sen ağlarsın / En önce sen başlattın / En uzağa sen gittin / En güzel tumbayı sen çaldın …” Sen hiç belgesiz konuşmadın!

Tabii, şarkıdaki gibi abartmayacağım. İsim de önemli değil, bu bir tipoloji ve ben onlara daha önce “muhalefetolog” dedim. Muhalefeti en iyi sen bilirsin!

Hem de ne iyi; Akşener sabah kahvaltıda ne yedi, Kılıçdaroğlu akşam yatmadan süt içti mi? Hepsi onlarda! Muhalefet kulislerine en hâkim olan onlar. Sanırsın 24 saat muhalefet liderleriyle yatıp kalkıyorlar, en mahrem parti toplantılarının içindeler…

Eskiden öylesine “muhalefetolog” demiştim ama şimdi belgeli konuşacağım. Medya Ombudsmanı sevgili Faruk Bildirici üşenmemiş iktidar yanlısı 5 gazeteden 5 yazarın Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını yazma yarışını rakamlarla ortaya koymuş. Birinciliği de Hürriyet yazarına vermiş; 1 yılda yazdığı 261 yazıdan 53’ü Millet İttifakı’nın adayı hakkındaymış.

Sevgili Faruk’a, “Peki, ne kadarı muhalefet hakkındaydı?” diye sordum; “Onu saymadım ama saysam en az yüzde 80 falan çıkardı. Hepsi iktidardan çok muhalefeti yazıyorlar”, dedi.

Al sana belge; 1 yıl içinde yazılan 261 yazı taranmış ve 53’ünün muhalefetin adayı hakkında olduğu bulunmuş! Belge bilimsel de yani.

Şimdi soru şu; tüm varlığıyla iktidara “embedded” insanlar neden yatıp kalkıp muhalefetin adayını konuşur, muhalefetin adayını muhalefetten çok dert ederler? Muhalefete aday bulma yarışında olmaları, “kripto* muhalif” olmalarından ve “kripto tek adam rejimi karşıtı” olmalarından mı?

Yoksa, muhalefetin içine gökten toz bile kondurulamayacak bir aday düşse, bir an önce onu karalama sabırsızlığından mı?

Ben bir şey demeyeceğim, sizin cevabınız neyse kabulüm.

Bu köşede “benim adayım”ı da yazmış ve ismin önemli olmadığını, toplumun en geniş kesimlerinin adayın ne yapacağı konusunda anlaşması gerektiğini, seçilecek kişinin isminden çok neleri yapacağını belirlemenin ve zamanı geldiğinde de o adayın, üzerinde anlaştığımız programı uygulama konusunda kendisini bağlamasının önemli olduğunu vurgulamıştım.

Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur; Kazakistan’da akaryakıt zammı protestoları sonrasında hükümet istifa etti. Yine aynı gazetelerde, akaryakıt dahil iğneden ipliğe her şeye yapılan zamların ardından kendi maaşını da 88 bin liradan 100 bin 750 liraya çıkaran Erdoğan’ın, zamlara karşı sokağa çıkabilecek insanlara tehdidini de okumuşsunuzdur: “Sokaklara döküleceklermiş, ya siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Cumhur İttifakı sizi gideceğiniz yere kadar süpürecektir.

Şimdi, muhalefetin adayı, seçildikten sonra güç zehirlenmesiyle asla böyle demokrasiyle ilgisi olmayan şeyler söyleyebilecek biri olmamalı. İktidarın adayı, protestonun ve sokaklara çıkmanın demokratik, anayasal bir hak olduğunu içselleştirmiş biri olmalı.

İktidarın adayı kim olsun diye yazmayacağım. Zaten bilmiyorum, henüz bilen olduğunu da sanmıyorum. Ama şimdi iktidara “embedded” olanların muhalefet adayı kazandığında da ona “ilişmek” için yarışacaklarını biliyorum. Üstelik, o zaman da eleştirel duracak bizlerin üzerine basıp koşarak. Aha buraya yazıyorum!

Sen neymişsin be abi” başlığı o zaman cuk oturacak, daha bir şık duracak!

*Attila Aşut kızar şimdi “embedded” “kripto” yazdım diye. Abi, “embedded” iliştirilmiş demek, malum gazetecilik jargonu. “Kripto”yu da “siyasal inancını saklayan kişi” anlamında kullandım, vallahi senin de güveneceğin sözlüklere bakarak!