Yeni yıl sadece yetişkinlere değil, çocuklara da heyecan veriyor. Onlar uzun vadeli planlar yapmak, geleceğe dönük kararlar almak için pek hevesli değillerse de hayal kurmak ve istekte bulunmak için kaçırılmayacak bir fırsat görüyorlar yılbaşını

Sen uçuşu hatırla

CEMRE SOYSAL - Klinik Psikolog

Geçen hafta bugün, yeni yıl heyecanı yaşıyorduk. Böyle günlerde sonuna gelinen senenin muhasebesi yapılır çoğunlukla; yaptıklarımız, yapmadıklarımız, kontrol ettiklerimiz/ edemediklerimiz ya da hiç hesapta yokken yaşadıklarımız derken takvimin son günü de yaşandı bitti. Yepyeni bir yıla başlarken ise yeni listeler, hedefler, kararlar oluşturduk kendimize. Bu senenin diğer senelerden farklı olacağını ispat etmeye niyetlendiğimiz manifesto belgeleri yarattık adeta: Sağlıklı yaşayacağım, sigarayı bırakıyorum, mutlaka bir hobi edineceğim, daha fazla kitap okuyacağım maddeleri listelerimizin en favori maddelerinden olabilir. 358 gün sonra bunların hangilerinin ne kadar yapıldığını gözden geçireceğiz elbette.

Yeni yıl sadece yetişkinlere değil, çocuklara da heyecan veriyor. Onlar uzun vadeli planlar yapmak, geleceğe dönük kararlar almak için pek hevesli değillerse de hayal kurmak ve istekte bulunmak için kaçırılmayacak bir fırsat görüyorlar yıl başını. Kimi çocuğun daha erken, kimisinin daha geç uyandığı ama her çocuğun gördüğü güzel bir rüyadır Noel Baba. Hikayesinin tarihsel kaynakları üzerine uzun araştırmalar ve farklı yazılar bulmak mümkün olsa da bugün herkesin hemfikir olduğu bir Noel Baba karakterini çizmek mümkündür: Çocuklara hediyeler veren, onların mutlu olmasını isteyen, bunu mütevazı bir cömertlikle yapan, sabırlı, güler yüzlü ve eğlenceli, tüm çocukları kucaklayan tonton bir adamdır Noel Baba. Bir bakıma tarihsel gerçekliğe de uygundur esasında, çünkü Antalya Demre’li Aziz Nikolas’a “azizlik” atfedilmesinin sebeplerinden biri çocuklara hediyeler vermesi, öksüz olanlara bakması ve ilgisiyle çocukların azizi ünvanını almasıdır.

Bugün “Çocuklar yeni yıldan ne bekler?” diye kendimize soracak olursak cevabı çok da uzakta aramamıza gerek kalmayacaktır. Çocuklar yeni yıldan ve her yıldan aslına bakarsanız “Noel Baba’yı” beklerler. Peki Noel Baba denince ne anlamalıyız? Onun sıraladığım özellikleri arasında belki de önemsizi hediye dağıtıyor oluşudur çünkü temelde hediye, çocuğun yüzünde oluşacak bir tebessümün sadece ufacık bir parçasıdır.

Çocukların dünyasını anlamaya çalışırken yetişkinliğin sonradan takılan gözlükleriyle değil, onların kendi, doğal gözleriyle bakmaya çalışmamız bizi her zaman daha gerçekçi noktalara götürecektir. Fransa’nın en önemli edebiyat ödüllerinden biri olan ve her yazara yalnızca bir kere verilen Le Prix Goncourt’u (Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü) Romain Gary ve Emile Ajar isimleriyle iki farklı defa kazanan Fransız yazar Romain Gary’nin 10 yaşındaki çocuk Momo’nun gözünden yazdığı “Onca Yoksulluk Varken”1 romanı, çocuksu bakış açısını görebileceğimiz en güzel edebiyat örneklerinden bir tanesidir. Kitapta Momo önce şöyle der: “Çünkü hayatta her şey için bir bedel öderiz.” İlerleyen sayfalarda ise Momo bu önermesine eklemeler yapar: “Bir insanın en önemli parçaları kalbi ve aklıdır; en pahalı bedeller onlar için ödenmelidir.”

Bugün Momo bir roman karakteri değil de yaşayan bir çocuk olsaydı yeni yıldan beklentileri sorulduğunda eminim çocukların kalbi ve aklı için elden gelenin en iyisinin yapılmasını isterdi. Onların dünyasının en temel ihtiyacı kalplerine iyi gelecek şeylerin yapılmasıdır. Aklınıza hemen oyuncaklar, eşyalar, satın almalar geliyorsa henüz çocuk dünyasının içinde olmadığınızı söyleyebilirim. Noel Baba’nın sembolik olarak yaptığı şey çocuklara oyuncak vermek olsa da esas amacı çocukları mutlu etmektir. Çocukların Noel Baba figürünü bu kadar sevmelerinin sebebi de onun o hediyeleri verirken çocuklarla kurduğu sıcak ilişkidir. Çocuklar sadece hediyelere sahip olmayı değil aynı zamanda onun tarafından başlarının okşanmasını, dizine oturmayı da birer mutluluk sebebi olarak görürler.

Noel Baba kavramının biz yetişkinlere verdiği en önemli sırlardan biri çocukların kalplerine iyi gelecek şeylerin eşyalarda değil onlarla paylaştığımız anlarda saklı olduğudur. Bir çocukla sokakta seksek oynamak, beraber bir fidan dikip onu sulamak, en sevdiği kurabiyeyi yapmak onun yeni yılda alabileceği en güzel hediyelerden biri olabilir.

Çocukların en büyük bekletilerinden bir tanesi de hayal kurmaktır. Öyle akıllı uslu hayaller de değil hem; uçuk kaçık, olur olmaz, deli dolu hayaller kurmak isterler. Yetişkinler gibi “gerçeklerin sınırlarına” hapsolmadıkları için hayal güçlerinin sonsuzluğunda dalgalanır kanatları. O hayallerinin içinde gitmek istedikleri yerlere gidip, olmak istedikleri kişiler olurlar. Onların beklentisi bu hayalleri kurabilecekleri özgür alanlara sahip olmaktır.

Bir yerlerde ise hayalinin küçüklüğüne şahit olduğumuzda kendimizden utandığımız çocuklar yaşar; daha doğru yaşamak için mücadele ederler. “Sabah kahvaltıda zeytin yiyebilmek istiyorum” diyen çocuklar. Bir sonraki lokmamızı yutarken, bir çocuğun hayalini açlığın etrafında kurmasına karşı duyduğumuz sorumluluğu hatırlatan çocuklardır bunlar. Hayal güçlerinin sonsuzluğunda gidebilecekken kanatları kırılmış, zamanından çok önce yolculukları kısıtlanmış çocuklar.

Bu yıl çocukların beklentilerine cevap verebilmemizin belki de en iyi yolu, Füruğ Ferruhzad’ın dizelerindeki gibi onlara yeniden uçuşu hatırlatmak olacaktır.
Umutların yeşerdiği, çocukların kanatlarının aydınlığa yol aldığı bir yıl olması dileğiyle…

1 Gary, R. (1999) La Vie Devant Soi. Folio Editions