Check-off tabu değil, kırmızı çizgi değil sadece sendika aidat toplama tekniğidir. Sendikal demokrasi ise kırmızı çizgidir. Önemli olan bir tekniğin sınıf mücadelesindeki rolü, emek hareketine katkısı ve önemidir.

Sendikal demokrasi yazıları: Check-off tabu değil
Fotoğraf: DepoPhotos

“Çam sakızı çoban armağanı sendikacılığı” yazıma (23 Mayıs 2022) ilişkin okurlardan çeşitli değerlendirmeler ve sorular geldi. Konu bir sendikanın para dağıtarak üye yapmasına ilişkindi ama yazının sonundaki sendikal demokrasi önerileri daha çok dikkat çekti.

Sendikaların zayıf olmasının en önemli nedeni devlet ve işveren kaynaklı baskı ve engeller olsa da tek nedeni bu değil. Sendika içi demokrasi ve şeffaflık yokluğu sendikaları zayıflatıyor ve onlara duyulan güveni azaltıyor. O yüzden sendikal demokrasi üzerinde ne denli durulsa azdır.

Sendikaların işverenler ve hükümetler karşısında nicel ve nitel olarak güçlü olması, güçlü bir mali yapıya sahip olması yaşamsaldır. Ancak bir o kadar yaşamsal konu da oligarşik sendikal uygulamalardır. O yüzden sendikal demokrasi, şeffaflık ve demokratik denetim, “üyelerin söz ve karar sahibi olması” olmazsa olmazdır.

CHECK-OFF BİR TEKNİKTİR

Geçen haftaki yazımdan hareketle sendikal demokrasi konusuna ilgi gösteren okurlara teşekkür ediyorum. Soru ve değerlendirmeler özellikle check-off (çekof) sistemi (sendika aidatının işveren tarafından işçinin ücretinden kesilmesi ve sendika hesabına yatırılması) üzerinde yoğunlaştı.

Geçen haftaki yazımda şöyle demiştim: “Geçmişte teknik olanakların olmadığı dönemlerde sendikaları mali olarak güçlendirecek kaynaktan kesme uygulaması anlamlıydı. Tek tek elden aidat toplamak çok zordu. Artık check-off sistemi anlamlı ve gerekli değildir. Dahası işçi-sendika bağını zayıflatıyor ve sendikaların mali denetimini zorlaştırıyor. Bunun yerine sendikalar üyelere IBAN göndererek üyelerin otomatik ödeme yapması sistemine geçmelidir.”

Check-off sisteminin kalkmasının sendikalarına altını oyacağı, sendikaların gelirsiz kalmasına yol açacağı ve sendikaları zayıflatacağı yönünde değerlendirme ve eleştiriler oldu. Sanırım kısa bir değerlendirme içinde meramımı yeterince net anlatamadım.

Yazımda sendikaların aidatsız kalmasını savunmadım. Sadece daha yararlı olacağını düşündüğüm bir yöntem değişikliği önerdim. Check-off sendikalar için masrafsız, hızlı ve kolay bir aidat toplama yöntemidir. Tek tek elden aidat toplamanın zorluğu biliniyor. Ancak Check-off bir tabu değil, olmazsa olmaz değil. Yegâne aidat toplama tekniği değil. İşçi sınıfı hareketi tarihi boyunca farklı aidat toplama teknikleri var oldu. Hâlâ da var.

Check-off Türkiye’de sendikaların çok hassas olduğu konulardan biri. Sendikal hareketin farklı akımlarında check-off konusunda geniş bir mutabakat var. Bu durum Türkiye sendikal hareketinin yapısal sorunlarından ve deneyiminden kaynaklanıyor. 1963 yasaları öncesi aidat toplayamayan ve mali olarak güçsüz sendikacılık bilinen bir gerçek. O yüzden sendikalar 1963’te yürürlüğe giren check-off sistemine dört elle sarıldılar. Böylece düzenli mali kaynağa kavuştular ve güçlendiler. Bu elbette check-off’un olumlu yanıdır. Bu sistem 60 yıldır devam ediyor. Ancak zamanla check-off sisteminin bütün dünyada çeşitli eleştirilere konu olan olumsuzlukları Türkiye’de de ortaya çıktı.

Üye sendika bağının zayıflaması, devasa mali kaynakları denetleyecek ve şeffaflığı sağlayacak örgütsel yapıların ve sendikal kültürün oluşmaması nedeniyle ciddi suiistimaller ve tartışmalar ortaya çıktı. Mali olarak güçlenen ancak denetimi ve şeffaflığı zayıf oligarşik yapılar ortaya çıktı. Bu durum sendikacılığın mesleğe dönüşmesine de yol açtı. Başlangıçta sendikal hareketin ihtiyacı ve can simidi olan bir teknik zamanla ayak bağı olmaya başladı.

CHECK-OFF’UN TARİHİ

Bütün bir 19. Yüzyıl boyunca hatta 2. Dünya Savaşı öncesi sendikacılıkta check-off yoktur. Check-off’un bir ABD kökenli ve önce işverenler tarafından kullanılan bir uygulama olduğu biliniyor. 19'uncu Yüzyılda ABD’de maden işverenleri işçilere sağladıkları barınma, beslenme ve yakacak giderlerini işçilerin ücretinden kaynaktan kesme yoluna gidiyordu. 1926’da bu kez maden işçileri sendikası sendika aidatının işçilerin ücretin kesilmesini toplu iş sözleşmesi hükmü haline getirdi. Böylece check-off ortaya çıktı.

Check-off uygulaması 2'nci Dünya Savaşı sonrasında diğer ülkelerde de görülmeye başlandı. Ancak evrensel ve ortak kabul gören bir uygulama olmadı. Bazı ülkelerde toplu iş sözleşmeleri yoluyla işverenlere kabul ettirildi. Az sayıda ülkede (Türkiye gibi) emredici yasal düzenleme oldu. Diktatör Franco İspanyası check-off’u yasal zorunluluk haline getirirken bazı ülkelerde check-off benimsenmedi hatta yasaklandı. Örneğin Fransa’da Check-off yasaktır. Fransız İş Kanununa göre (Madde L2141-6) işverenlerin çalışanların ücretlerinden sendika aidatı kesmesi ve onlar adına sendikaya ödemesi yasaktır.

Check-off’a dönük eleştirilerden en önemlisi işçi-sendika bağını zayıflatması ve işverenleri işçi ile sendika arasına sokmasıdır. O yüzden Fransız sendikaları check-off yasağını doğru buluyor. Avrupa’nın en mücadeleci sendikal geleneklerinden biri olan Fransız sendikacılığı yakın zamana kadar elden aidat toplamayı tercih etti. Şimdilerde banka talimatıyla aidat toplamaya başladılar. Üyelerinin verdiği banka talimatıyla aidat ödeme uygulaması başka Avrupa ülkelerinde de görülüyor. Avrupa ülkelerinde toplu sözleşmelere dayalı check-off, üye onayına dayalı check-off ve aidatın işçi tarafından ödenmesi gibi farklı uygulamalar var.

ALTERNATİFLER MÜMKÜN

Check-off sendikaların aidat toplamasının yegâne yolu değil. Sendikalar pekâlâ işveren aracılığı olmadan kendi sistemlerini kurabilir. Günümüzün teknolojik olanakları ve finansal araçları buna olanak tanıyor. Ülkemizde beş ve daha fazla işçi çalıştıran bütün işverenler işçilere yapacakları her türlü ödemeyi bankalar aracılığıyla yapmak zorunda. Bunun anlamı sendikalı işçilerin neredeyse tamamının banka hesabı olmasıdır. Bu nedenle sendikalar kendi ödeme sistemlerini kurabilirler. Üyelerin sendika aidatını kendi hesaplarından düzenli/otomatik talimatla sendikaya ödemesi, alternatif bir “sendikal check-off” sistemi mümkün.

Üye tarafından yapılacak alternatif ödeme sisteminin işçi-sendika bağını güçlendirmesi yanında başka avantajları da var. 6356’ya göre check-off yetkili sendika için yapılır. İşveren sendika yetki alana kadar check-off ile yükümlü değildir. Yetki itirazı durumunda sendika yıllarca aidat alamaz. Alternatif uygulamalar aidatı yetkiye ve toplu iş sözleşmesine bağlı olmaktan çıkarır. 2003 yılında Kristal-İş sendikasının yetkisine itiraz eden Şişecam sendika aidatını kaynaktan kesmeyi durdurdu. Bunun üzerine sendika binlerce üyesini örgütleyerek banka talimatı yoluyla aidat ödemelerini sağladı. Bu uygulama aylarca devam etti.

Check-off sistemin başka sorunları da var. Ülkemizde 600 bin işçi sendika üyesi olduğu halde toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor. İşverenler bu işçilerden aidat kesmiyor. Oysa sendikaların kendi kuracakları aidat sistemi ile farklı nitelikteki üyeler için farklı aidat miktarları saptamaları ve toplu iş sözleşmesi olmayan üyelerden daha düşük aidat alması mümkün.

Ülkemizde check-off sisteminin önemli açmazlarından bir diğerini bazı işverenlerin işçiden kestikleri aidatı sendika hesabına yatırmaması oluşturuyor. Özellikle küçük belediyelerin sendika aidatını yıllarca geciktirmesi ve ödememesi bilinen bir sorun. Aidatın işveren inisiyatifi dış��na çıkarılması sendikaları mali olarak zayıflatmaz tersine güçlendirir. Ancak bunun için sendikaların işçilerle daha yoğun ilişkide olması ve eleştirilere daha fazla kulak vermesi gerekir.

Son olarak Türkiye’de check-off uygulamasının tuhaf bir yanına değinmekte yarar var. Sendikalar için emredici olan check-off konfederasyonlar için böyle değildir. Bu durum işkolu sendikalar ile konfederasyonlar arasında ciddi bir asimetri yaratıyor. Aslında check-off sisteminin mantıksal uzantısı bunun sendika-konfederasyon ilişkisi için de geçerli olmasıdır.

Sonuç olarak check-off bir tekniktir. Bir dönem yararlı olan bir teknik başka bir dönem sorun olabilir. Bir ülkede faydalı olan bir sistem bir başkasında zararlı olabilir. Önemli olan bir tekniğin sınıf mücadelesindeki rolü, emek hareketi açısından yararlı olup olmadığıdır. İşçi sınıfı 2'nci Dünya Savaşı öncesinde check-off olmaksızın sınıf mücadelesi yürüttü. Halen pek çok ülkede check-off olmadan da etkin sendikal mücadele verilebiliyor.

Check-off bir kırmızı çizgi değil sadece bir tekniktir. Ancak sendikal demokrasi kırmızı çizgidir ve yaşamsaldır. Meseleye böyle bakılırsa anlamlı ve emek hareketine yarar sağlayan, üzüm yemeyi hedefleyen bir tartışma yürütmek mümkün.

Not: Emeğin diğer gündemlerinden fırsat buldukça sendikal demokrasi konularında yazmaya önümüzdeki günlerde de devam edeceğim. Söylemeye gerek yok, elbette yazılarım kişisel düşüncelerimdir.