Uluslararası sendikal örgütlerin temsilcileri 12-13 Ekim 2016 tarihinde Ankara’yı ziyaret etti. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) temsilcilerinden oluşan heyet, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında dayanışma içinde olduğunu göstermek ve gelişmeleri yerinde görmek amacıyla Türkiye’ye geldi. Türkiye’den dört sendikal örgüt (TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK) uluslararası sendikal örgülere (ITUC ve ETUC) üye. MEMUR-SEN bağımsız bir sendikal örgüt olmadığı gerekçesiyle ITUC ve ETUC’a üye kabul edilmiyor.

Uluslararası sendikal delegasyonun ziyareti sırasında üye örgülerle ortak bir toplantı yapıldı ve darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar masaya yatırıldı. Heyetin gündeminde darbe girişimi sonrası kamuda yaşanan yoğun tasfiyeler önemli bir yer tuttu. ITUC, ETUC, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK arasında yapılan ortak toplantının ardından bu altı örgüt adına ortak bir açıklama yayımlandı. Açıklamanın orijinal metnine şuradan ulaşılabilir: https://goo.gl/Ivdj2V

Pek yankı uyandırmayan hatta TÜRK-İŞ’in resmi internet sitesine dahi konmayan bu açıklama ciddi uyarılar içeriyor. ITUC ve ETUC ile DİSK ve KESK’in darbe girişimi sonrası yaşananlar konusundaki eleştirileri ve kaygıları zaten biliniyor. Ancak bu eleştirileri TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in de resmi olarak paylaşması oldukça önemli.

Açıklamaya göre uluslararası delegasyonun ziyaretinin amacı, başarısız darbe girişiminin ardından uluslararası ve Avrupa sendikal hareketinin Türkiye halkı ve sendikalarıyla dayanışma içinde olduğunu göstermek ve dört üye örgütle (TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK) sendika üyelerinin güncel durumunu değerlendirmekti. Açıklamada darbe girişimi sonrası yaşanan kitlesel ihraç ve işten çıkarmaların büyük ölçüde hukuksuz ve delilsiz olduğu vurgulandı:

“Heyet özellikle, Türk Hükümeti’nin kamu çalışanları başta olmak üzere, çalışanları çoğunlukla kanıt ve dayanağı olmaksızın veya hukukun üstünlüğü ilkesiyle örtüşmeyen bir biçimde, kitlesel olarak işten çıkarmasını endişe verici bulmaktadır.”

Darbe girişimin, terör saldırılarının ve anayasa dışı yöntemlerle demokrasiye son verme girişimlerinin kınandığı ortak açıklamada, net bir kaygı ve uyarı yer alıyordu:

“Toplantıya katılan tüm konfederasyonlar darbe girişimini demokrasiye yönelik bir saldırı olarak görmekte, iktidarı ele geçirmeye ve demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik her türlü terör saldırısına ya da anayasaya aykırı girişimlere karşı durulması gerektiğini, ancak bu durumun demokratik hakları sınırlayan anayasal değişikliklere ve binlerce işçinin geçim kaynaklarının yok edilmesine yol açmaması gerektiğini ifade etmektedir.”

15 Temmuz’daki kanlı darbe girişimi sonrasında darbeyle ilgisi olmayan binlerce çalışanın kamudan çıkarılması ve basın-ifade özgürlüğüne yönelik yoğun ihlaller malum. Altı sendikal örgütün ortak açıklaması, bu kaygıları hükümete yakınlıklarıyla bilinen TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in de paylaştığını gösteriyor. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ de başta kamu çalışanları olmak üzere çalışanların çoğunlukla kanıt ve dayanağı olmaksızın ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bir biçimde işten çıkarıldığını teyit etmiş oluyor.

Diğer konfederasyonlarla birlikte TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ de darbeyle ve terörle mücadelenin demokratik hakları sınırlayan anayasal değişikliklere ve çalışanların geçim kaynaklarının yok edilmesine yol açmaması gerektiğini söylüyor. Kuşkusuz bu değerlendirmeler doğrudur ve bu uyarıları yapmak sendikal örgütlerin görevidir. Uzun zamandır ortak bir tutum al(a)mayan ve ortak bir açıklama yap(a)mayan TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK’in darbe girişimi ve darbe girişimi sonrası yaşanan hukuksuzluklar ilgili ortak tutum alması önemlidir ve bu tutum kâğıt üzerinde kalmamalıdır.

Eğer bu ortak açıklama yasak savmak amacıyla yapılmadıysa, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ de altına imza attıkları açıklamada vurgulandığı gibi, çoğunlukla kanıt ve dayanağı olmayan hukuksuz tasfiyelerin durdurulması ve haksız yere işlerinden çıkarılan çalışanların işlerine iadesi ve demokrasinin savunulması için ciddi çaba harcamalıdır.