Ocak 2021 işçi sendikası istatistikleri sendikalaşmadaki artışın asimetrik ve güdümlü olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Özel sektörde ciddi bir sendikalaşma görülmezken kamuda astronomik sendika üyesi artışı yaşanıyor.

Sendikalaşmada taşeron ve kamu mucizesi!

İşçi sendikalarının üye sayılarına ilişkin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Ocak 2021 dönemi tebliği dünkü (31 Ocak 2021) Resmî Gazete’de yayımlandı. Bakanlık tarafından yayımlanan istatistikler bazı işkolları ve sendikalar açısından ciddi dalgalanmaları ortaya koyuyor. Sendikalaşmada kamu taşeron işçilerin kadroya alınmasının “bereketi” devam ediyor. Resmi sendikalı işçi sayısı 2020 Ocak ayına göre yaklaşık 152 bin artarak 1 milyon 918 binden 2 milyon 69 bine yükseldi. Resmi sendikalaşma oranı ise 13,8’den 14,4’e yükseldi. Kuşkusuz fiili oranlar ve özel sektör oranları çok daha düşük.

Ancak büyük iş kayıplarının ve ekonomide ciddi bir daralmanın yaşandığı Covid-19 döneminde, 2020 yılında sendikalı işçi sayısında yaşanan yaklaşık 150 binlik ve yüzde 8’lik artış şaşırtıcı görünüyor. Öte yandan 2013 Ocak ayından bu yana Türkiye’de sendikalaşmada istikrarlı bir artış söz konusu. 2012 yılında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun çıkarılmasının ardından Ocak 2013’te yayımlanan sendikalaşma istatistiklerinde 1 milyon olan sendikalı işçi sayısı dokuz yıl içinde yüzde 107 arttı. 1 milyondan fazla yeni sendika üyesi söz konusu. Bu artışın kaynağı nedir? 2020’de sendikalaşmanın özellikleri nelerdir? Sendikalaşmada hangi eğilimler yaşanıyor? Bu hafta bunları ele alıp tartışmaya çalışacağım.

Kamu işçiliği yeniden yükseliyor

Her şeyden önce sendikalaşmada yaşanan artışın ezici çoğunluğunun kamu hizmet sektöründe yaşandığının altını çizmek gerek. Önceki yıllarda kamu taşeron işçilerinin, 2020’de kamuda kadroya alınan taşeron işçilerin sendikalaşması sonucunda sendika üyeliğinde önemli bir artış yaşandığını vurgulamak gerekir. 2018 yılında kamu taşeron işçilerinin merkezi idarede kadroya yerelde belediye şirketlerine alınmasıyla birlikte 2017 sonunda 400 bin civarında olan kamu işçisi sayısı (belediye iktisadi teşekkülleri dahil) 804 bin kişi artarak 1 milyon 208 bine yükseldi. Böylece kamu işçiliğindeki tırmanış sendikalaşmayı tetikleyen en önemli dinamik oldu.

Türkiye’de son yıllarda kamu işçi sayısı ve sendikalı kamu işçisi sayısında hızlı bir tırmanış yaşanıyor. Sendikalaşmayla ilgili en önemli eğilim olarak kamu işçiliğinin yeniden yükselişinin altını çizmek geliyor. Kuşkusuz bu tablo kamuda uzun yıllardır izlenen neoliberal zihniyetinin (taşeronlaştırma) iflası anlamına geliyor. 2000’li yıllarda kamuda taşeron işçiliği teşvik eden ve büyük mağduriyetler yaratan siyasal iktidar, toplumsal tepki karşısında bu neoliberal politikadan geri adım atmak zorunda kaldı. Bu büyük geri adımın sonucunda kamu işçisi sayısı hızla artmaya başladı.

Son yıllarda üye sayısını en çok artıran sendikalara ve sendikalaşmanın yükseldiği sektörlere bakıldığında bunların kamu işçisi ağırlıklı sektörler ve sendikalar olduğu görülüyor. 2013 yılından bu yana yaşanan 1 milyondan fazla sendika üyesi artışının ezici çoğunluğu kamu sektöründe ve özellikle genel hizmetler, sağlık ve güvenlik sektöründedir. Kamu sektöründeki işçi/sendikalı artışı geçmişte olduğu gibi imalat sanayiinde değil esas olarak hizmet sektöründe yaşanıyor. Bu durum 2010’lu yıllardaki sendikalaşmanın bir diğer eğilimidir. Hizmet işkolu sendikalarının yükselişine tanıklık ediyoruz. Kamudaki sendikalı işçilerin nerdeyse 1 milyona yakını hizmet sektöründe istihdam edilmektedir.

Kadro süreci sendikalaşmayı artırdı

Ocak 2021 istatistikleri sendikalaşmada kamu işçisi etkisini ve bunun yarattığı işkolları ve sendikalar arası dalgalanmayı bariz biçimde ortaya koyuyor. 2017’de toplu iş sözleşmesi hakları askıya alınan 696 sayılı KHK kapsamındaki işçilerin 2020 Temmuz ve Ekim aylarında tekrar toplu iş sözleşmesi hakkına kavuşmasıyla birlikte 2020 yılında sendikalaşmada önemli bir hareketlenme yaşandı. Kadroya alınan kamu işçileri geçtikleri merkezi idaredeki yetkili işçi sendikalarına üye olmaya başladılar. 2020 yılındaki artışın temel nedeni budur.

Yeni bir sendikalaşma dalgası söz konusu değil. Merkezi idarede kadroya alınan kamu taşeron işçilerinin belirsizliğin ortadan kalkmasıyla birlikte yetkili sendikalara üye olmaya başlamasıyla ciddi bir artış meydana gelmiştir. Bu durum işkolları açısından da önemli değişiklikler meydana getirdi. Genel hizmet işkolunda çalışan işçi sayısı 143 bin, savunma-güvenlik işkolundaki işçi sayısı 83 bin azalırken, sağlık işkolundaki işçi sayısı 184 bin arttı. Bunun temel nedeni kadroya alınan işçilerin eskiden çalıştıkları taşeron şirketlerin kayıtlı olduğu işkolu yerine çalıştıkları kamu idarelerinin tabi olduğu işkolu işçisi olarak kabul edilmeleridir.

Son bir yılda yaşanan 152 binlik üye artışının 114 bini Türk-İş üyesi sendikalara, 45 bini Hak-İş üyesi sendikalara ve 9 bini DİSK üyesi sendikalara aittir. Türk-İş’in üye sayısı 1 milyon 132 bin, Hak-İş’in 711 bin ve DİSK’in ise 194 bin olarak gerçekleşmiştir. Son bir yılda sendikalaşmadaki artışın aslan payını Türk-İş almış durumda. Ancak 6356 sayılı yasa döneminde Türk-İş’in üye sayısındaki artış oranı yüzde 60 düzeyinde kaldı. Bu genel sendikalaşma eğiliminin oldukça altındadır. Türk-İş üyesi sendikalar kamu kesiminde 95-100 bine yakın yeni üye kazandı. Türk-İş üyesi Sağlık-İş üye sayısını 25 bin, Tez Koop-İş 30 bin ve Koop-İş 34 bin artırdı. Tez Koop-İş sendikası, Türk Metal’in ardından 108 bin üye ile Türk-İş’in en büyük ikinci sendikası durumuna geldi.

Hak-İş’te astronomik ve asimetrik artış!

Ancak 6356 sayılı yasa dönemine bir bütün olarak bakıldığında Hak-İş’in üye sayısında astronomik artış yaşandığı görülüyor. Ocak 2013’te 166 bin üyesi olan Hak-İş üye sayısını 544 bin artırarak 711 bine çıkarmıştır. 6356 sayılı yasa döneminde sendikalaşma yüzde 107 artarken Hak-İş’in üye sayısı yüzde 327 oranında arttı. Hak-İş’in üye sayısının yaklaşık 450 bine yakını başta genel hizmetler, sağlık, güvenlik ve finans olmak üzere kamu sektörü kaynaklıdır. Hak-İş 2010’lu yıllarda kamu sektöründe en çok üye kaydeden, “en çok müsaadeye mazhar” sendika durumundadır. Öte yandan son istatistikler Hak-İş içinde ciddi bir denge değişikliği yarattı. Hizmet-İş’in üye sayısı 64 bin azalışla 239 bine düşerken, Öz Sağlık-İş ise 144 bin üye artışıyla 185 bin üyeli bir sendika haline geldi. Bu durum Hak-İş’te Hizmet-İş’in tartışmasız üstünlüğünü sona erdirmiş gözüküyor. Öz Sağlık-İş’teki astronomik artışın nedeni Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm işyerlerinin işletme olarak ele alınması ve yetkinin Öz Sağlık-İş’e verilmesi ile kamuya alınan taşeron işçilerin kendi işkollarındaki yetkili sendikalara üye olmalarıdır. Hizmet-İş’te üye azalmasının sınırlı bir bölümünün ise belediyelerdeki siyasal değişikliklerden kaynaklandığını söylemek mümkündür.

İşkolu barajı tehdidi sürüyor

DİSK’e bağlı sendikaların üye sayısı son bir yılda 9 bin artarak 194 bine yükseldi. Türk-İş üyesi Belediye-İş ve Hak-İş üyesi Hizmet-İş üye kaybederken, DİSK Genel-İş ise üye sayısını 13 bine yakın arttı. DİSK üyesi sendikalar açısından altı çizilmesi gereken bir diğer husus ise DİSK Tekstil ve Güvenlik Sen sendikalarının kıl payı (sırasıyla yüzde 0,99 ve 0,98) ile yüzde 1 işkolu barajı altında bırakılmasıdır. Öte yandan Hak-İş üyesi Oleyis sendikası da (yüzde 0,85) yüzde 1 barajının altında kaldı. Bu durum işkolu barajının özellikle özel sektörde sendikalar için çok ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ettiğini gösteriyor. On yıllardır toplu iş sözleşmesi bağıtlayan binlerce üyesi olan sendikalar bir gecede toplu iş sözleşmesi hakkından mahrum bırakılmış oldu. 6356’da yer alan “muafiyet” hükümlerinin uzatılmaması nedeniyle, bu hükümlere dayanarak tolu iş sözleşmesi bağıtlayabilen Türk-İş ve DİSK üyesi bazı sendikalarda dikkate alındığında işkolu barajının sendika ve toplu pazarlık hakkı önünde ciddi bir engel oluşturduğunu söylemek mümkündür. İşkolu barajı konusu acilen ele alınmalı ve sendikalar üzerinde bir baskı unsuru olmaktan çıkarılmalıdır.

Ocak 2021 işçi sendikası istatistikleri sendikalaşmadaki artışın asimetrik ve güdümlü olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Özel sektörde ciddi bir sendikalaşma görülmezken kamuda astronomik sendika üyesi artışı yaşanıyor. İmalat sanayinde sendikalaşmada çok sınırlı artış yaşanırken hizmet sektöründe (kamu etkisiyle) devasa bir artış söz konusu. Öte yandan sendikalaşmanın konfederal dağılımına bakıldığında yine Hak-İş’in asimetrik bir üye artışı sağladığı görülüyor. Hak-İş’in üye artışının aslan payının yerel yönetimlerde ve merkezi idarede olması bu artışın ardında ciddi bir siyasal iktidar desteği ve sembiyotik ilişki olduğuna işaret ediyor.

Bilindiği gibi sendikalaşmada asıl belirleyici alan özel sektördür. Hem son 10 yılın eğilimi hem de Ocak 2021 istatistikleri özel sektörde birçok sendikanın yoğun örgütlenme çabalarına rağmen ciddi bir sendikalaşma artışı yaşanmadığını ortaya koyuyor. Kısaca 2021 istatistikleri kamuda asimetrik ve güdümlü sendikalaşma eğiliminin devam ettiğini gösteriyor.