Türkiye basını Afrika’yı gündeme getirmeyi sevmez, ya da akıl etmez. Ortak tarihi olmadığını düşündüğünden midir, yoksa ciddiye almadığından mıdır bilinmez. Oysa Arap baharının estiği ülkelerin çoğu Afrika’da. Nedense Sahra çizgisinin altına inmek için sadece açlık, sefalet, savaş, darbe, zorunlu göç ve katliam haberlerinin gelmesini bekleriz. Haberler iyi olunca ise hiç duyulmaz olur kara kıtadan gelen sesler. Olsa olsa, meşin renklerinin ardındaki hikayeleri Türkiye’de yeşil halılarda top koşturan Afrikalı futbolcular taşır bizlere. Kültür ve sanatta, özellikle sinema ve müzik alanında Fransa’da bizler kıtanın zenginliklerine daha yakınız. Ama ara sıra öyle bir ses çıkar ki, yansımaları taa bizim oralardan duyulur. Örneğin, Senegal’den ise doksanlı yılların en etkileyici şarkılarından biri olarak tarihe geçen “Seven Seconds-Yedi Saniye”nin besteci ve -Neneh Cherry ile birlikte- yorumcusu Senegalli Youssou N’Dour gelir akla...

Aynı günlerde komşu Mali’den -bu kıtada sık sık yaşanan- darbe haberleri gelirken, Pazar günü Devlet Başkanlığı seçimlerini tamamlayan Senegal’de tüm Afrika’ya örnek olacak bir demokratik gelişme gerçekleşti. Devlet başkanı Abdoulaye Wade, Senegal Demokrat Partisi’nden üçüncü kez adaylığını koyuyordu. 26 Şubat’ta gerçekleştirilen birinci turu 2000 yılından beri yöneten Wade yüzde 34,8 ile önde bitirirken, eski Başbakanı Cumhuriyet için Birlik adayı Macky Sall yüzde 26,5’de kalmıştı.

Birinci turdan hemen önce, Wade’in yeniden aday olmasına karşı yapılan gösterilerde, devlet başkanının gitmesini isteyen halk sokaklara dökülmüş, ona yakın insan sokak çatışmalarında yaşamını kaybetmiş, aralarında Youssou N’Dour’un da yer aldığı yüz elli kişi ise yaralanmıştı. N’Dour, 2 Ocak’ta Wade’e karşı devlet başkanlığı seçimlerine aday olacağını açıklamış, ancak Anayasa Konseyi adaylığını reddetmişti. Bu şiddet tablosundan hemen sonra ise, birinci tur seçimleri, gözlemcilerin korkularının aksine, sükünet ve düzen içinde geçiyordu.

Beklediği gibi açık fark alarak ilk turda seçilemeyen Wade, ikinci turda ülkenin gençlerinin başını çektiği ciddi muhalefetin ve birinci turda elenen tüm adayların desteğini alan Sall’e karşı güçsüz kaldı. Siyasi yaşamına Wade’in yanında adım atan Sall’a yıllarca “Wade’in çırağı” nitelemesi verilmişti. Ancak Sall,  2008 yılından beri “ustasına” karşı muhalefet safhının başını çekiyordu. Gençlerin muhalif hareketi “Yeter artık!” ve Youssou N’Dour gibi güçlü destekçilerinin de yardımıyla ikinci turu farkla bitirdi. Kesin sonuçlar henüz açıklanmasa da, Sall’a yüzde 70 civarı bir oy çıkacağı bekleniyor.

Sall’i ilk kutlayan yenik başkan Wade oldu. İktidarda kalmak için şiddeti ve baskıyı seçen birçok “kıtadaşı” başkanın aksine 85’lik Wade daha kesin sonuçlar açıklanmadan eski “çırağını” telefonla arayıp başarısını tebrik ediyordu. Başta Fransa olmak üzere, tüm Batılı ülkeler “Senegal’in Afrika’ya demokrasi dersi verdiğini” ifade ediyordu.

Oysa Macky Sall’in işi zor. 2000’de Wade’e devlet başkanlığı koltuğunu devrederken dönemin sosyalist iktidarı devlet kasalarını dolu bırakmış, büyüme oranını 5,2’ye yükseltmeyi başarmıştı. Wade’in bilançosu ise yarıya inmiş bir devlet hazinesi ve döviz rezervi ile birlikte yüzde 4’ün altına inen bir büyüme hızı. Ve işsizlik, enflasyon, elektrik kesintileri, kötü yönetim gibi sorunlar... Demokrasi dersini almış seçmenler uyarıyor: “Sall bizi hayal kırıklığına uğratırsa, bir dahaki sefere başkasını seçeriz!”.