İşkencede öldürülen oğlu İbrahim’i bir torba içinde almıştı baba Ali Kaypakkaya: Oradan bi hamal tuttum, o adam öylece baktı. ‘Ne bu’ dedi. ‘Öğrenciydi’ dedim, ‘işkencede öldürdüler, Çorum’a götüreceğim’ dedim. Hamal ağlamaya başladı, ‘Ben almayayım o 5 lirayı, helal olsun’ dedi

Ser verip sır vermeyen yiğidin 47’nci ölüm yıl dönümü: Bu çelik aldığı suyu unutmayacak

HABER MERKEZİ

Bugün 68 hareketi devrimci liderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin 47’nci yılı. ‘Ser verip sır vermeyen’ Kaypakkaya, 18 Mayıs 1973’te işkenceyle katledilmesinden sonra her yıl 18 Mayıs’ta birçok şehirde anılıyor.

Kaypakkaya, 1949’da Çorum’da doğdu. Yoksul bir ailenin çocuğuydu. İlkokul çağına kadar doğduğu köyde kalan Kaypakkaya, 1961’de Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda okumaya başladı.

Devrimci düşünceyle Öğretmen Okulu’nda tanışan Kaypakkaya, bu okulu bitirdikten sonra İstanbul’da Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğrencisiydi. Bu yıllarda özellikle devrimci gençliğin anti-emperyalist mücadelesine yakın ilgi duydu. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ile ilişki kurarak, okullarında da örgütlenmek için çalışmalara başladı.

DURUŞUYLA DİKKAT ÇEKTİ

Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi olan Kaypakkaya, siyasal düşüncelerinin yanı sıra sanata ve edebiyata olan eğilimi ve her konudaki bilgisi, alçakgönüllü kişiliği ile dikkat çekti. Kaypakkaya, 6. Filo’ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968’de okuldan atıldı. Bu dönemde, FKF ve TİP içinde baş gösteren ayrılıklarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü benimsedi. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul’daki bürosunda çalışan ve gazetenin satışı dâhil her türlü günlük işini yapan Kaypakkaya, burada ve Aydınlık, Sosyalist Dergi ile Türk Solu’nda çeşitli yazılar yazdı.

1969’da FKF’nin genel kurulundan sonra MDD görüşünü benimsemiş olanlar arasında baş gösteren ayrılıkta, Doğu Perinçek ve arkadaşlarının başını çektiği Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) çevresiyle birlikte davrandı. Silivri’de Değirmenköy’deki toprak işgalini destekledi. Bu nedenle gözaltına atındı. Demir Döküm, Pertrix, Sungurlar, Gıslaved vb. gibi işçi eylemlerini de destekleyen Kaypakkaya, 1971 ‘de Çorum ve yöresine ilişkin izlenimlerini “Çorum İlinde Sınıfların Tahlili” adı altında kaleme aldı.

Daha sonra Malatya, Dersim ve Antep yörelerinde örgütlenme faaliyetlerinde bulundu. Bu arada sıkıyönetimin ilanıyla birlikte aranmaya başladı. 1972’ yılında ise o güne kadar birlikte olduğu PDA çevresiyle ideolojik anlaşmazlığa düştü ve bu çevreden koparak, birlikte olduğu arkadaşlarıyla Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML) adlı örgütle, ona bağlı olan Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’nu (TİKKO) kurdu. Özellikle Malatya, Elazığ ve Dersim civarında örgütlenen TKP-ML’nin aynı zamanda ideolojik önderliğini de yapan Kaypakkaya, 24 Ocak 1973’te Dersim’de Vartinik-Mirik mezralarında kolluk kuvvetleri tarafından sarıldı. Çıkan çatışmada yakın arkadaşı Ali Haydar Yıldız öldürüldü, kendisi yaralandı. Birlikte olduğu diğer arkadaşları kaçmayı başardılar.

Yaralı olarak kaçan ve beş gün köylerde saklanan İbrahim Kaypakkaya, 29 Ocak 1973’te kaldığı köyde bir öğretmenin ihbarı üzerine yakalandı. Yaralı olmasına rağmen yürütüldü. Buradan ayakları donmuş olduğu halde Diyarbakır’a getirildi. Daha sonra hastaneye yatırıldı, bu arada ayaklarının kesilmesine izin vermemesine karşın yemeğine ilaç konularak donmuş olan ayakları kesildi.

İŞKENCELERE MARUZ KALDI

İyileştikten sonra günlerce işkenceye maruz kalan Kaypakkaya, sorgusunda hiçbir biçimde kendisini ve örgütünü bağlayacak ifade vermedi. 16 Mayıs 1973’te yeniden sorguya götürüldükten iki gün sonra Diyarbakır’a gelen babasına intihar ettiği söylendi ve parçalanmış cesedi teslim edildi. Bu olay o dönemde bağımsız milletvekili olan Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle TBMM’de gündeme getirildi.

Kaypakkaya’nın yazılarının toplandığı “Bütün Yazılar-1” adlı bir kitabı vardır. Kürt sorunu, Kemalizm eleştirisi üzerine özgün düşüncelere sahiptir.

Sonuç olarak “Kaypakkaya’nın ölümü, ülkedeki üzeri örtülmüş en ciddi işkence vakalarındandır. Kaypakkaya’nın maruz kaldığı işkence, en politikleşmiş işkence olaylarından olup, çok geniş bir toplumsal sahayı travmatize etmesi amaçlanmıştır.”