Demokrasi, mevcut haliyle, mutlaka tartışmaya açılmalıdır

Serbest bilgi paylaşımı…*

> MELTEM ARIKAN @MeltemArikan

1990’lardan itibaren analog dünyadan dijital bir dünya düzenine geçiş süreci başlamıştır. Bu geçiş sürecinde bireyler, ideolojik, etnik veya dini farklılıkları ne olursa olsun, kendilerini sürü mantığından kurtararak düşünme ve düşündüğünü söyleme özgürlüğünü talep etmeye başladılar. Gelişmekte olan bu dijital dünyada, arkaik analog dünya düzeni gün be gün etkisini kaybetmeye başlamış ve dijital dünya sayesinde yepyeni bir dünya düzeni geliştirme olasalığı doğmuştur.
Kapitalizm ve onun meşru yöntemi haline gelen günümüz demokrasisine göre; bugün içinde yaşadığımız sistem doğal bir gelişim sürecinin sonucudur ve insanların ulaşabileceği en mükemmel sistemdir; daha iyisi mümkün değildir; elbette ki bazı ufak tefek eksiklikleri olabilir; yapmamız gereken, onun kavramlarına sadık kalarak bu eksikliklere çözümler üretmektir.

Peki, demokrasi neden sorgulanamaz? Çünkü ‘yüksek ideal’ olan demokrasinin kendisi büyük bir yalandır ve büyük yalanlar tartışmaya açılamaz. Açılmamalıdır, çünkü eğer bunlar tartışmaya açılırsa ataerkil kültürün binlerce yıldır ustalıkla kullandığı silahı etkisiz hale gelir. Bu nedenle de, WikiLeaks gibi, günümüz demokrasinin büyük bir yalan olduğunu göstermeye başlarsanız, demokrasinin araçları sizi yok etmekten hiç çekinmez. Sizin için olduğu öne sürülen demokrasi kendi kendinin yalanını örtbas etmek için gözünü bile kırpmadan sizi yok eder.
Demokrasi diğer ‘yüksek ideal’ler gibi içi boşaltılan, gerçekler yerine kavramlarla idealleştirilen, güçlünün gücünü istediği şekilde kullanabilmesi için halkları inandırmaya yönelik acımasız ve tehlikeli bir silahtır. (Arıkan, 2011)
Demokrasi, mevcut haliyle, mutlaka tartışmaya açılmalıdır. Bu sebeple, demokrasiyi, bugün olduğu şekliyle, ele alıp bütün kompleks katmanlarından soymak için yeni platformalar oluşturulmalıdır.

Suriye, Irak, Afganistan başta olmak üzere, dünyanın pek çok farklı bölgesinde de sürekli terör saldırıları gerçekleşiyor. Terörü üretenler de, teröre karşı savaşan askerler de, eski dünya düzeni olan analog dünyaya aittir. Bu terör gruplarına sadece bölgedeki gençler değil batıdan gelen binlerce gençte katılmaktadır.. Bölgede yaşayan gençlerin bu gruplara sadece dini sebeplerle katıldığını söylemek yanlış olur. Radikal gruplar tarafından yönetilen bu bölgelerdeki gençlerde, batı ülkelerinin kendilerini ‘öteki’ olarak gördüğüne yönelik genel bir algı var. Bu gruplara gelişmiş ülkelerden katılanlar, yüksek bir olasılıkla, kendi ülkelerinde de ‘öteki’ olarak görülmekte, bu sebeple geldikleri ülkedeki sisteme entegre olamamakta ve belli ki çok büyük kişilik sorunları yaşamaktadırlar. ‘Terör’, soğuk savaş yılları ile birlikte, analog dünyanın en önemli gücü olan ‘savaş’ın yerini almıştır. Mevcudiyetini sürdürmek için ‘silah’a ihtiyaç duyan analog dünya bu ihtiyacını bugün ‘terörle mücadele’ ile karşılamaktadır. Terörle silahlı mücadele terörün ve ‘teröristler’in sertleşmesinden başka bir işe yaramamaktadır. Dijital dünyanın en etkili gücü ne para ne de silahtır, sadece bilgidir. Eski çağda kalmak için direnen hükümetler ve şirketler bilgiye ulaşımı engellemeye çalışmaktadırlar ve bunu yapmaya devam edeceklerdir.

Yeni dünya düzeni ancak bilginin paylaşılması ve serbest bilgi akışı ile kurulabilir. Analog dünyada, bilgi sadece elitlerin sahip olduğu bir güçtü. Analog dünyada bilginin üretimi ve mülkiyeti hiyerarşik bir organizasyon yapısı gerektiriyordu. Bilgi mülkiyeti yapısını yıkmak ancak şu etaplarla gerçekleşebilir:

özgür paylaşım
kolay erişim
basit anlatım

Eğer - bilginin mülkiyetine sahip olanlar ve bilgiyi elinde tutanlar dahil - herkes yeni gelişen fikirleri paylaşır ve yayarsa, bu birbirimize megafon olmanın ilk adımı olacaktır.
Analog dünyadan dijital dünyaya geçiş sürecinin ilk kuşağı olan 1990’ların çocukları artık büyüdü. Onlar için önemli olan dili kullanmak değil; korku sınırlarını aşmak, bilgiyi paylaşmak ve farkındalığı yaymak. Dili kullanmanın, birbirini anlamak için en önemli araç olduğunu düşünen bizler, analog dünyada aslında hiç bir zaman aynı dili konuşmadık, ama yıllarımızı bu uğurda feda ettik. Analog dünyada birbirimizin sesini duymamız imkansızdı çünkü erkek egemen sistemin dili sınırların, kontrolün, hükmetmenin ve korkunun diliydi bu nedenle de erkek egemen sistemin taktiklerinin, dijital yeni dünya düzeninin oluşum sürecine dahil olmasına mani olmalıyız. Buna, dijital dünyanın ve onun çocuklarının dilini öğrenerek başlayabiliriz.

İnternet ve bilgisayar oyunları dünyasında uzun süre vakit geçiren gençler, aile ve okul gibi geleneksel sosyal çevrelerin oluşturduğu düşünce kalıplarının baskısından uzaklaşmaya başladılar. Kültürün oluşumunu açıklayan en önemli etkenlerden biri olan dil birliği bu gençlerde, yaşadıkları ülkenin dil birliğinden çok, teknolojiyle birlikte oluşan ve gelişen başka bir dil birliğini tanımlamaktadır. Yazılan bir cümlenin o anda başka bir dile çevrilebilmesi, bilgisayar oyunlarında yaratılan oyun dilleri ve teknolojinin dil birliği, dil bariyerini yok etmeye başlamakla kalmamış, bu gençlerin farklı bir kültür yaratmasına zemin oluşturmuştur.
(Arıkan, 2014)

Gençlerle aramızda sadece jenerasyon değil, daha önemlisi, çok büyük bir algı farklılığı var. Bu sebeple onları daha fazla dinlememiz, onlara daha fazla konuşma imkanı vermemiz ve onların dünyasını daha iyi anlayabilmek için, biz yetişkinlerin teknolojiyi daha iyi öğrenmemiz gerekiyor.

REFERANSLAR
Arıkan, Meltem. (2011) Confronting “THE BIG LIE”, WikiLeaks Movie. 12 Temmuz 2015’de erişildi: http://wikileaks-movie.com/blog/2011/the-big-lie-meltem-arikan-occupywallstreet-wikileaks/

Arıkan, Meltem. (2014) From Analog to Digital: The Revolution Against the Patriarchal World Order, News Junkie Post. 12 Temmuz 2015’te erişildi: http://newsjunkiepost.com/2014/01/25/from-analog-to-digital-the-revolution-against-the-patriarchal-world-order/

*Bu makalenin ingilizcesi 25 Temmuz 2015 tarihinde News Junkie Post’ta yayınlanmıştır.