Sezen Aksu’nun yaşamı dijital bir sergiye dönüştü. Sergide Sezen Aksu’nun minik serçeden ulu çınara dönüşümü anlatılıyor. Küratör Esra Özkan “Sezen Aksu sergide tekrar keşfediliyor” diyor.

Serçeden ağaca dönüşün öyküsü

Nagehan KARA

Sezen Aksu’nun sözlere sığmayan müzik hayatı ve yaşam öyküsünden önemli anları içeren bir kesit, X Media Art Museum by DasDas’ta dijital bir sergiye dönüştü. Videolar, 3D ve 2D animasyonlarla zenginleştirilen, insanı sarmalayan, görsel-işitsel ve tabi dijital, üç boyutlu hatta dört boyutlu diyebileceğimiz, bizi kişisel ve belki de toplumsal belleğimizdeki farklı anlara ve mekanlara götüren 25 dakikalık çok özel bir deneyim bu. Onu sadece Minik bir Serçe olarak değil, gökyüzünün maviliklerine uzanan, dallarında başka kuşların dinlendiği, meyve veren, kökleri derinlerde saklı, bu topraklara ait, buradan beslenen, zamanın değişen ruhuna uyum sağlayan ama aynı özle hep orada var olacak köklü, ulu bir ağaç olarak sunuyor. Bir hayat ağacı metaforu ile anlatılan öykü, serçeden ağaca dönüşümün, sert rüzgarlara direnen bir köklenme halinin hikayesi belki de. Her şeye rağmen, birlikte avaz avaz şarkı söyleyerek, yaşamı kutsamanın da.

Türkiye’de ilk kez bir müzisyenin hayatı ve çalışmaları üzerine hazırlanan Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi ile ilgili sorularımızı Mert Fırat, serginin küratörü Esra Özkan, NFT sanatçıları Durmuş Bahar, Ethem Onur Bilgiç ve Ulaş Uygun yanıtladı.

X Media Art Museum by DasDas’ın 3. sergi projesinin ilham kaynağı neden Sezen Aksu oldu?

Esra Özkan: İlk olarak Türk ressamların ve eserlerinin yer aldığı bir kolaj yapma fikrini düşündüklerini fakat Sezen Aksu gibi disiplinler arası bağlantı kurabilen bir sanatçı üzerine hazırlanacak dijital bir sergi ile insanlara dokunmaya karar verdiklerini söylüyor.

Mert Fırat: Sezen Aksu çok komplike bir sanatçı. Çoklu bir yetenek. Söz yazıyor, beste yapıyor, resim yapıyor. Aynı zamanda çok iyi bir öğretmen. Çevresindeki herkese ışık saçıyor. Herkesin bir şekilde beslendiği, gölgesinden yararlandığı bir ağaç gibi. 1970’ten başlayıp bugüne kadar olan müzik tarihimizde ürün vermiş bir sanatçı, bizim için dalları çok derinlere uzanan köklü bir ağaç. Herkese ilham olmuş, yüzlerce sanatçıya şarkılarını vermiş, bir şekilde onların kariyerinde çok önemli roller oynamış bir sanatçı. Sergi sürecinde de nftlerin, deneyim alanının üretiminde, projelerin gerçekleştirilmesinde elliden fazla sanatçıya imkan sağlamış oldu sergi. Sezen Aksu hepimizin ortak değeri. Biz de, müzik başlığı altındaki yolculuğa çıkarken tabii ki Sezen Aksu gibi şahane bir ortak değer çıkageldi aklımıza. Sağ olsun o da bizim teklifimizi kabul etti ve tüm kaynaklarını açtı. Hepimizin hayatında bir noktaya değen bir Sezen Aksu şarkısı vardır mutlaka, her yaşta üstelik. Hayatımızın bir on yılını, beş yılını bazen bir ömrünü besler. Ve bizi iyi hissettirir. O yüzden Sezen Aksu.

Sergi deneyimi nasıl hazırlandı? Sezen Aksu’nun dijital hikayesinin bir parçası, anlatıcısı olmak nasıl bir his?

M.F. Bu deneyim Sezen Aksu’nun hayatından sadece bir kesit aslında. Çünkü Sezen Aksu’nun hayatı birçok şeyin yaşandığı çok zengin bir hayat, birçok krizi, mücadelesi var. Biz Sezen Aksu’nun İstanbul’a gelişiyle başlattık hikayeyi, devamında da hayatının dönüm noktası olan bir kaza var aslında, kendisinin şans eseri içinde bulunmadığı bir kaza. Oradan başlama noktasını alıp günümüzün Sezen Aksu’suna kadar getirdik diyebiliriz. Ama Sezen Aksu’yu yüz bölümlük dizi yapsanız da bir bölümü eksik kalır. Kendisinden ve ekibinden de çok destek aldık. Seçtiğimiz şarkılardan, hikayenin akışına kadar destek alıp onun onayıyla ilerledik… Sezen Aksu’nun bize bu fırsatı vermiş olması, genç bir ekibe güvenmesi ve yeni medya sanatında genç yaratıcılara yol açması ve bu hikayeyi anlatmamıza fırsat vermesi çok mutluluk ve gurur verici… Dijital ortamlarda böyle bir deneyim maalesef 25 dakikadan fazla süremiyor, o yüzden de bir seferde anlatabilmek çok zor. Ama bu fırsatı bulmak, hayatının içinden bir eser üretmek çok değerli bizim için.

Serginin deneyim alanlarından bahseder misiniz?

E. Ö. Sergi iki bölümden oluşuyor. Bir eserin kendisi 25 dakika boyunca izlediğiniz, iki deneyim alanları var. Biz izleyiciye şunu söylüyoruz “ya dahil ol ya da keşfet”. Dahil olmak istiyorsan sergiye gel ve dahil ol, içinde yaşa. Keşfetmek istiyorsan eğer deneyim alanına gel… İzleyicilerden gelen tepkiler ise çok güzel, her gün yüzlerce kişi gelip, deneyim alanındaki renkli ses yerleştirmesinden başlayarak, Sezen Aksu’yu dinleyip, tekrar keşfediyor, deneyimliyor.

M. F. Seyircilerin etkilendiği bir deneyim alanımız var. Bu alanda Sezen Aksu’ya bırakılan, ona ulaştırılacak yüzlerce mektup var. Bir yandan da deneyim alanında Sezen Aksu’nun kimsenin görmediği aksesuarları, hikayesi ve insanların çizebileceği bir resmi var. NFT sanatçılarının gözünden Sezen Aksu’yu görüyoruz. Hepimizde iz bırakmış şarkılarına eşlik edip bu deneyimi yaşıyor aynı zamanda gelen seyirci.

NFT Sanatçıları, sergide yer alan çalışmaları için ilham kaynakları ve Sezen Aksu gibi özel bir kadına, sanatçıya dair bir portre çizmenin nasıl hissettirdiğine dair şunları söylüyor:

Durmuş Bahar: ‘Yüce Aşk’ isimli eserimi yaparken Sezen Aksu’nun sanatı ve felsefesi ilham kaynağım oldu. Sezen Aksu’nun hayatını, sanatını ve felsefesini, imgelere ve sembollere dönüştürerek sürrealist bir hikaye oluşturdum. Sanatı ve sanatçı duruşu ile güçlü bir aşk kadını profili, üretkenliğimi zenginleştirdi. Eserime baktığımızda sanatıyla topraklara kök salarak İstanbul ile bütünleşmiş, gökyüzüne uzayarak yüceleşen ve evreni aşk melodileri ile büyüleyen bir Sezen Aksu görüyoruz... Genelde eserlerim ise kadın merkezli, imge yoğunluğu olan çalışmalar ve sürrealist bir dil kullanıyorum. Ve tabi ki Sezen Aksu başka türlü anlatılamazdı. Oluşturduğum eseri diğer eserlerimden ayıran, değerli kılan bir özellik de hikayenin gerçek olması ve gerçek üstü, güçlü bir kadını konu almış olmam. Böylesi değerli bir projede yer almak beni heyecanlandırdı ve çok mutlu etti. Yıllarca insanların ruhlarına sanatıyla dokunmuş ve dokunmaya devam eden bir değeri kendi üslubumla anlatmaya çalışmak, sunmak çok güzeldi.

Ethem Onur Bilgiç: Tabii ki bana hissettirdiklerinden. Her bir parçasında, bestesinde bunca yıl beni bir şekilde etkilemiş biri için bir kompozisyon kurmak, renkleri seçmek, hepsi biraz hissettiklerimle alakalıydı. Tek bir şarkısı değil de bir sürecin beynimde canlanmasını görselleştirmeye çalıştım. Çocukluğumdan beri bana her duyguyu şarkılarla yaşatmış birini çizmek gerçekten özeldi. Benim için ne anlam ifade ediyorsa, gözümü kapattığımda hangi imgeler beynimde canlanıyorsa onları resmetmeye çalıştım.

Ulaş Uygun: Sezen Aksu’nun hikayesindeki bir dinamik benim için önemli bir ilham kaynağı oldu: Kendi iç dünyası ile olan ilişkisindeki samimiyeti. Sezen Aksu, aşkı, sevgiyi, pişmanlığı, korkuyu, umudu ve aradaki birçok diğer ruh halini yaşadığı ve gördüğü gibi anlatmaktan çekinmeyen bir figür. Bence ürettiği dünyanın gerçekçiliği ve vuruculuğu da büyük ölçüde buradan geliyor. Yaşayış biçimi hızlıca dönüşen bir toplumda (özellikle 90’larin başından itibaren), belki de birey olma halini yalnızca var oluşuyla anlatabilen ender figürlerden biri o… Sezen Aksu’nun kuvvetle muhtemel akıllarda en çok yer eden ikonik imajından (Gülümse) sıyrılan bir portre üretmek istiyordum. Sezen Aksu’nun hikayesine yalnızca duygular ekseninden bakıldığına tanık olduk yıllarca oysa onun öyküsü ve ürettikleri, Türkiye’nin ve insanlarının dönüşüm öyküsü ile müthiş bir diyalog ve paralellikler içeriyor. Tam da bu noktada ben Sezen Aksu’yu başta da bahsettiğim bireyselleşme hikayesini yansıtan metaforların yer aldığı, ama aynı zamanda kendi iç dünyası ve hayatına da zaman zaman yön veren dostlarının da resmedildiği bir portreyi hayal ettim. Birkaç denemeden sonra, batılı figüratif portre ile Türk minyatür resmini buluşturan bir portrede karar kıldım.

Sezen Aksu Dijital Sanat Sergisi, X Media Art Museum by DasDas’ta Mart ayına kadar deneyim ve keşfe açık olacak.