Serdar Sönmez’in ışığı

Türkiye’nin ilk belgesel kanalı İZTV kurucuları arasında Serdar Sönmez de vardı. O kanalın ilk kameramanıydı. Bu yazıyı yazmadan önce Banu Acar’ı arayıp sordum, Serdar kaç belgeselin görüntü yönetmenidir diye… Kolay verilecek bir sayı yoktu ortada. Banu “herhalde” dedi:

-500’ün altında değildir!

Sadece Banu’nun yapım sorumlusu olduğu 40 projede Serdar Sönmez çalışmıştı. Zor işlerin adamıydı. Türkiye’de çekimi hiç de kolay olmayan yaban hayatıyla ilgili o kadar çok belgesele imza atmıştı ki, neredeyse Türkiye’nin bütün kuşları Serdar’ı tanıyor olabilirdi.

Serdar Sönmez kanalın kuruluş günlerinde “ilk” olması nedeniyle sonradan katılanların da şefi pozisyonundaydı. Yani İZTV’nin Şef Kameramanı! Böylesi unvanları hiç sevmedi. Açık açık da söyledi şeflik falan yapmayacağını. Onun aklı fikri kamerası ve vizöründen görecekleriyle ilgiliydi. Sadece görüntülere değil, kameralara da katkı yapıyordu. Teknik yetenekleri çok yüksekti. Ama bunları uluorta söylemez, gerektiğinde “böyle bir şey de var” diye uygulamalı olarak gösterirdi.

İZTV’nin kuruluş günlerinde (2005 sonu-2006 başı) ekipte yer alan Gökhan Acun, Serdar Sönmez’i tanımlarken şöyle diyor:

“İZTV’nin kurucu kameramanı, zor işlerin hikâyelerini sessizce görüntüleyen adam!”

Serdar boş zamanlarında teknik gelişmelerin peşine düşerdi. Tabii yine sessizce yapardı. Bunu belki İznik’ten birlikte yola çıktıkları, İZTV kurucusu ve yakın arkadaşı Ahmet Sargın ile paylaşmış olabilirdi. Bizler sadece Serdar’ın yeni açılar oluşturan, belgesellere görüntü zenginliği katan çalışmalarına bitim aşamasında tanık olurduk.

Kameramanların büyük çoğunluğunda var olan çekim zorlukları karşında gösterilen aşırı tepkilerin hiçbiri Serdar’da yoktu.

Mesela yağmurun yağmasını kameramanlar istemezler. Serdar da istemezdi, ama bunun için yapım sorumlularına şikayette bulunmazdı. Yine aynı şekilde programcının basit bir anonsu 20 tekrarda başaramaması kameramanları haklı olarak çileden çıkarır. Serdar böylesi durumlar da “tamam” der:

-Biraz ara verelim, havamız değişsin!

Onunla seyahat etmek, birlikte belgesel çekmek ekip arkadaşları için piyango etkisi yapardı. Az konuşur, çok iş yapar, çok sigara içerdi. Evet, bunların hepsini gayet güzel yapardı!

Kendi kullandığı kamera, ek objektiflerin ve de ışıkların sadece kendisine ait olmasını ister, bunu da yine kendi yöntemleriyle çözerdi: Satın alırdı!..

Serdar’ın kamerası, objektifi, ışığı her şeyi özeldi. En çok da ışığı...

Hem teknik olarak ışık kullanma konusunda, hem kendi özel ışıklandırma sistemiyle hem de insan olarak etrafına yaydığı ışığıyla!...

Cumartesi sabahı (12 Kasım 2016) onu kaybettiğimiz haberini aldığımız anda hepimiz tuhaf bir boşluğa yuvarlanmış gibi olduk. Serdar Sönmez’in İZTV için ne ifade ettiğini en iyi Savaş Karakaş dile getirdi:

-Kocaman bir parçamız koparılmış gibi hissediyorum, acımız büyük!

Gerçekten de Serdar Sönmez İZTV’nin yarattığı Türkiye belgesel dünyasının çok büyük bir parçasıydı.

Serdar gitti ama bıraktığı pek çok şey onun varlığını devam ettirecek. Kendisinin çektiği belgeseller, etkilediği genç belgeselciler, oluşturduğu dostluk-arkadaşlıklar, ekrandaki görüntü zenginliği ve kalitesi hep parıldamaya devam edecek...

-En çok da Serdar Sönmez ışığı!