Bir insanın el ve kollarını ve de yüz mimiklerini kullanarak mesaj vermesinin içeriğini anlamadan, sadece kişiyle ilgili tutuma yönelik eleştiri de bulunmak, hem ‘ahlaki’ değil hem de ‘kültürel’ bir yoksunluktur. İçinde tamamen ön yargılardan oluşan art niyet vardır.

Sergen Yalçın’ın davranış şekilleri üzerinden onu yıpratmaya çalışmanın anlamı; arka plandaki bireysel veya grupsal çıkarların Yalçın tarafından engellenmiş olmasıdır. Çünkü, duyguların ve düşüncelerin yüz ve vücut hareketi ile anlamlandırması beden dilinin temelidir ve düzgün kullandığından dolayı ciddi bir ifade gücüne sahiptir. Çok doğal olarak, tepkisini birtakım Jestler ile ve beden dili ile ifade etmesi, temsil ettiği kurumu savunurken etkili olup sonuç almaktan dolayı çok şey ifade eder.

Kullandığı Jestler ve mimikler, diğer kişilere özellikle hakemlere görsel sinyaller gönderen hareketler olduğundan, yapılan hareketlerin onlar tarafından görülmesi ve yaşanılan duygu ve düşünceyle ilgili bir bilgisini karşı tarafa iletilmesinden kaynaklanmaktadır. Sergen Yalçın’ın saha kenarındaki tüm beden dili ifadeleri, özellikle hakemlere karşı ‘adil’ olma duygusundaki beklentilerini onlara yansıtmasından başka bir şey değildir. Kendisinin ve takımının verdiği emeğin karşılığını almak için, emeklerine sahip çıkma sorumluluğu ona bu davranışı zorunlu kıldığı gibi, büyük bir camianın beklentisi de bu yöndedir. Buna karşı duyarsız kalması ‘etik’ ve ‘ahlaki’ olarak mümkün değildir.

Tabii ki bunların bilimsel dayanağı da vardır. “Bilimsel araştırmalara göre bir mesajın toplam etkisinin yaklaşık %7’sini sözel (sadece sözcükler), %38’ini sesli (ses tonu, sesin yükselip alçalması ve diğer sesler) ve %55’ini de sözel olmayan öğeler oluşturmaktadır.” Türkiye’de birbirini anlama katsayısının ne kadar düşük olduğunu düşündüğümüzde beden dilinin önemi fazlasıyla ortaya çıkmaktadır.

Bireyler arasındaki görüş ayrılıklarının temelinde bilginin farklı algılanış, yorumlanış ve kullanış biçimlerinin olduğu biliniyor. Beden dili ise bu ayrılıkları en aza indirmenin yollarından sadece biri ama en etkili olanıdır.

İnsanın kendisini ifade etmesinde en duyarlı ve etkili organı ellerdir. Ellerin önemi; son derece duyarlı hareket ve hissetme becerisine sahip olmasından değil, aynı zamanda el ve beyin arasındaki karşılıklı bağlantıların zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Ellerin kullanılmasıyla, konuşma esnasında kelimelerden çok onu sunuş şeklinin, yani beden dilinin ne kadar önemli olduğu ortaya konulur. (Acar Baltaş)

Sergen Yalçın’ın kullandığı beden dilinin dayanağını bilimsel veriler çerçevesinde onu haklı çıkartıyorsa ve ona karşı son derece duyarsız ve art niyeti tepkiler oluşturuluyorsa, o zaman arka plandaki ayak oyunlarını konuşmak gerekmektedir.

Ne yapsaydı Sergen Yalçın… Halil Umut Meler’e “Naçizane birkaç sorum olacak” deyip “Ya akşam Netfilix’de ‘Çakal’ filimi seyrettin mi?” deseydi, ya da “Var olmanın dayanılmaz hafifliği” kitabını okudun mu?” deseydi… yani ne deseydi?..

Sergen Yalçın’ın önemli bir yapısı da ‘ego’ problemlerinin olmamasıdır. Öyle bir kompleks ile başa çıkmak tüm camia için büyük sıkıntı olurdu. Bu mütevazi yapısı, zaten onun ne yapması gerektiğini ve görev tanımı ile görev alanını çok iyi bilmesine neden olmaktadır. Aksi, Sergen Yalçın böyle bir başarıya imza atamazdı. Çünkü, şu an Türkiye’de futbola getirmiş olduğu yeni anlayış ve prensipleri bir sistem haline getirmesi futbol adına ihtiyaç duyulan büyük bir beklentiyi karşılamaktadır.

Ama, Beşiktaş için sorgulanası gereken en önemli konu, Sergen Yalçın’ın arkasında yönetimin bir duruş sergilememesidir. Buradaki ayrıntı, Sergen Yalçın ile prensipler bakımından uyuşamayan yönetimin spor kamuoyuna kurumsal bir duruş sergileyemeyerek Sergen Yalçın’ı haliyle camiayı yalnız bırakmasıdır.

Yönetim bilmesi gereken konu: Sergen Yalçın’ın Beşiktaş Kulübünde tarihsel derinliğini ve kültürel derinliğini bilen tek kişi olmasıdır. Nasıl davranılması gerektiğini ve tehlikelerin camia için neler olduğunu ondan başka kimsenin bilmesi mümkün değildir. Zaten o yüzden, tek kalmasına rağmen, kulüp adına ne yapılması gerektiğini ve ne konuşması gerektiğini çok iyi bilmektedir. Bu camia için büyük şanstır.

Şu an Beşiktaş’ın geleceği Sergen Yalçın ile şekillenmektedir. Buna engel olacak-özellikle Beşiktaş yönetiminin içindeki kişiler bunun cevabını daha sonra veremezler. Sadece şampiyonluğu kazanıp veya kaybetmek üzerinden bir dizayna gitmeye kalmak, kulübün ihtiyaç ve gelecek kazanımlarını anlamamak demek olur ki bu tükenişi ifade eder.

Sergen Yalçın’ın beden dili tarihsel bir temsilin ifadesidir.