Afganistan’da ikinci Taliban döneminin başlaması, dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri. Ülkede, İslam Emirliği’nin kurulması, ‘yeni bir IŞİD etkisi ve kaos yaşanır mı?’ tartışmasını da beraberinde getiriyor.

Taliban umut verdi!

Müslüman Kardeşler’in son kalesi, Tunus’ta, Nahda hareketi ve Raşid Gannuşi’nin önünün kesilmesi ile düşmüştü. Afganistan’da Taliban ile gerçekleşen kırılma etkisi, hem radikalizm hem de siyasal İslam’ın yeni bir uygulama umudu bulmasına yol açtı. Klişe deyim ile bu alanda kartlar yeniden karılmaya başladı.

Yeni cihadizm pazarı

Ortadoğu’da silahın yanı sıra, afyonu da içine alan yeni bir cihadizm pazarı kurulacak. Radikalizmin transferi, Pakistan ve Orta Asya ülkeleri Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan’ı etkileyecek. Türkiye ise Suriye savaşının ardından sınır bölgelerinde yarattığı ‘Peşaver’ini bu kez ‘çeşitli saiklerle’ 3 bin 850 kilometre ötede arayıp buldu.

Kapıdaki tehlike

Türkiye, ’Suriye’den sonra bir kez daha transit cihadizm bölgesi olur mu?’ endişesi var. Bu fiziksel endişeyi, rejim inşasının tamamlanması çabası ile birlikte değerlendirmek mümkün. İkisi biririni tamamlıyor. İktidar ve Saray rejimi Taliban’ın değişimi konusuna dikkat çekiyor.

Meşru kılınan radikalizm

Taliban, meşru bir zemine çekilirken, ‘yakışıklı militanlar, dondurma yiyen ve ‘lunaparkta eğlenen yeni nesil öfkeli çocuklar’ üzerinden yapılan prodüksiyonların karşılık bulduğu yerlerin başında Türkiye geliyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Taliban ile ‘fikir birliğinden’ söz edebiliyor. Bu zehirli ve çağdışı bir dil.

Yargıda şeriat hükümleri

Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi ile pek çok coğrafyada laikliğin önemi yeniden vurgulanmaya başladı. Türkiye’de Anayasa delinerek, sık sık şeriat kanunlarına gönderme yapılıyor. Tüm kurumlarda, bu anayasa'yı delme çabası var. Gericiliğin, yargıda giderek daha fazla alan bulması ise tehlikenin boyutunu gösteriyor.

‘Haşa’ ifadesi

Mahkeme hükümlerinde şer’i hükümlere atıf yapılıyor. Hala Yargıtay’da devam eden FETÖ/PDY Çatı Davası'nın Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açıklanan gerekçeli kararında, bu türden bir değerlendirme yapıldığı ortaya çıktı. Davada biri doğrudan savcılık iddianamesinden kopyalanmış şekilde iki ayrı yerde ‘haşa’ kelimesi yer aldı.

Gar katliamı davasının heyet başkanıydı

‘Haşa’ diye doğrudan değerlendirme yapan mahkemenin başkanı ise tanıdık bir isim. Aynı zamanda, 103 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Ankara Gar Katliamı Mahkeme heyetinin de başkanı olan Saffet Giray’dı. Katliamla ilgili görülen ana davada karar 3 Ağustos 2018’de çıkmıştı. 9 sanığa, 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet veridi. 9 sanık ise örgüt üyeliklerinden çeşitli cezalar aldı.

Zihniyet ve adil karar çelişkisi

Mahkeme büyük eksiklikleri ile tepki topladı. Firari 16 sanığın bulunması konusunda özen gösterilmedi. İstihbarat raporlarına rağmen katliama göz yuman, önlem almayan, yaralılara gaz sıkan ve ambulansların gönderilmesini engelleyen kamu görevlileri görmezden gelindi.

Kimse tatmin olmamıştı

Açıkçası katliam dosyası bu şekilde; ‘suç sadece piyonlara yıkılarak’, etkin bir soruşturma yapılmadan kapatıldı. Ne yakınlarını kaybeden ya da yaralanarak doğrudan etkilenen 697 müşteki, ne de kamuoyunu tatmin olmadı.

Şimdi Yargıtay üyesi!

Kasım 2020’de ise Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Saffet Giray’ın da arasında bulunduğu 11 hakim ve savcı Yargıtay’a üye seçildi. Ankara dosyasının şimdi Yargıtay’da olması da ilginç bir detay. Öte yandan Yargıtay Başsavcılığı da Nisan 2021’de, katliam faillerinden biri olan Erman Ekici’ye verilen cezayı fazla bulmuş ve bozulmasına hükmetmişti.

Bağımsız yargı!

Taliban’ın yeni yükseliş döneminde, Türkiye’nin izlediği yol, yeni sorunları beraberinde getirecek. Laikliğin önemi her açıdan vurgulanmalı ve Anayasa'ya aykırı uygulamalar kamuoyuna sık sık hatırlatılmalı. ‘Haşa’ maksat; ‘Yüce ve bağımsız’ Türk yargısını eleştirmek değil!