Akit’in hilafet çağrısından, tarikatların yeni taleplerine uzanan canlılık, Ayasofya imamının çıkışları (ve AKP içindeki desteği) rejimin ve AKP’nin giderek şeriatçı azınlığa doğru daraldığını ortaya koyuyor.

Şeriatçı azınlık rejimi bir adım ileri iki adım geri

Bugün Kongresi’ni gerçekleştiren AKP, ortağı MHP ile birlikte son günlerde hızlı hamlelerle yol almaya çalışıyor. Bu hamlelerle bir yanıyla muhalefeti bölme ve artık iktidarı taşıyabilme gücü kalmayan ittifakı genişletme planlarıyla birlikte, seçimlere giden yolda sonucu önceden belirleyecek adımlar atma niyeti görünüyor. Ancak, her adımın sonuç verebildiğini, sürdürülebilir olabileceğini ve dolayısıyla da hedeflenen şeylere ulaşılabileceğini varsaymak da çok doğru olmaz.

SIKIŞMA

Bu adımlar her şeyden önce bir sıkışmanın sonucu olarak gündeme geliyor. AKP ve MHP iktidarı sürdürecek yeni güç kaynakları arıyor. Bunun için son dönemde Biden’la başlayan yeni döneme adapte olma (kendini kabul ettirme) yönünde adımlar atılmaya çalışırken; bir yandan da içerde ittifakı pekiştirmek, canlandırmak üzere farklı hamleleri yapmak zorunda da kalıyor. Bu bazı yönleriyle çelişkili adımlara bütünlüklü bir strateji yüklemek, AKP ve MHP’ye fazladan akıl ve güç atfetmek dışında bir anlama gelmez. Bu bir adım ileri iki adım geri hamlelerin arkasında asıl nokta yaşanan sıkışmadır.

ŞERİATÇI AZINLIĞIN REJİMİ

AKP’nin bugünkü siyasal İslamcı faşist rejim inşasındaki en önemli gücü, siyasal İslam'ı toplumun farklı kesimlerinin beklentilerini de içine alabilme, yani farklı katmanları kendisine eklemleyebilme gücüydü. Bu güçte ciddi bir erozyon yaşandığı ortada. AKP’nin bunun sonucunda bir yanıyla MHP’lileşirken, öte yanıyla da muhafazakâr kesimlerin bütün haklarını da içinde tutabilecek bir genişlikten uzaklaşıyor. Bu güç kaybı karşısında tarikatların, şeriatçı azınlığın canlı bir desteğini kazanmak üzere buraya yeni mesajlar vermek, bu kesimlerin taleplerini karşılamak zorunda kalıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve bunun ardından tarikatların tebrik kuyruğu… Bunun ardından Akit’in hilafet çağrısından, tarikatların yeni taleplerine uzanan canlılık, Ayasofya imamının çıkışları (ve AKP içindeki desteği) rejimin ve AKP’nin giderek şeriatçı azınlığa doğru daraldığını ortaya koyuyor.

LAİKLİK MÜCADELESİ

Bu şeriatçı azgın azınlığın öne çıkarak rejimi taşımaya çalışması, kuşkusuz ki rejimin kurucu potansiyellerini büyük oranda kaybettiğini ortaya koyuyor. Ancak, unutulmaması gereken şey devlet imkânlarını elinde tutan, tek adam yönetiminin tüm yetkilerini (her tür sınırı ve hukuku da ortadan kaldırarak) sonuna kadar kullanarak rejim kuruluşunu zorlayan bir iktidarla karşı karşıyayız. O nedenle buradan çıkış, ancak gerçek bir toplumsal mücadeleyle mümkün olabilecek. Bu mücadelenin en önemli halkalarından birisi ise laiklik mücadelesi olacak. Düzen muhalefeti laikliği savunmak, onun için mücadele etmek bir yana sözünü dahi etmiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı yaşamlarını savunmak için mücadele eden kadınların, din örtüsü altında sömürülen işçilerin, özgürlük isteyen gençlerin laiklik talepleri SOL’un mücadelesi ve programıyla savunulabilecek.

solsiyaset.org