Artvin ve Rize'deki son sel ve heyelanda 6 can kaybının yaşanması sonrası gözler bir kez daha Karadeniz'de. Uzmanlar bunun HES, barajlar, maden ve taş ocakları, yayla turizmi ile rant uğruna doğaya yapılan müdahalelerin sonucu olduğunu aktarıyor

Sermaye kazanıyor bedelini yurttaş canıyla ödüyor

HABER MERKEZİ

Karadeniz son 20 yılda sayıları hızlanarak artan sel felaketleriyle karşı karşıya kalıyor. Artvin’de dört Rize’de iki olmak üzere sel ve heyelanda 6 yurttaş yaşamını yitirdi. Bölgede 20 yılda yaşanan felaketlerde hayatını kaybedenlerin sayısı ise 100'ü aştı. Sel, taşkın ve heyelan Karadeniz’in kaderiymiş gibi sunulsa da durum elbette öyle değil. Yaşanan tahribatın nedenlerini sorduğumuz uzmanlar doğaya yapılan müdahaleleri işaret etti.

Bartın Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Erdoğan Atmış, bölgede bulunan madenlerden taş ocaklarından ve yaylaya giden yollardan bahsederek "HES’ler yapılıyor. Dereler kanallar içine alıyor. Yani doğaya sürekli bir müdahale. Yağmurun akması gereken yerde önüne engel konuyor, dere yatağı değiştiriliyor. Bir de tabi Karadeniz otoyolu var." ifadelerini kullandı.

GÖSTERMELİK ÇED RAPORLARI

İklim değişikliğinden öte asıl meselenin çarpık yapılaşma olduğunu aktaran Prof. Atmış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırım, turizm bahanesiyle, sermayeye para kazandırmak ve rant uğruna doğaya müdahale ediliyor. En son Kamilet Vadisi’nde olanlar. Boru hatları döşeniyor ormanın içine. Yargı, Yeşil Yol bitince durdurma kararı alıyor. Ormanlar paramparça ediliyor. Oysa sünger gibi çeker toprak. Oluşturulan oyuntular erozyona da yol açıyor. Yatırım planları yapılırken bunun doğada nasıl bir değişime yol açacağı, toplumsal anlamda nasıl bir değişim yaratacağına bakılmalı. Oysa göstermelik ÇED raporları çıkarılarak yapılıyor. Sermayenin masrafı en aza indirilecek şekilde yapılıyor, doğal kaynaklar hoyratça, kaba şekilde kullanılıyor.”

Yusufeli’ndeki heyelanı da değerlendiren Prof. Atmış, “Barajın şantiyesinde insan ölüyor. Şantiye yapılırken nereye yapılacağı hesaplanmıyor. Barajı nasıl yapıyorlar o zaman, bu sorgulanmalı. Doğal varlıklarımızı, kaynakları sonuna kadar sömürmeye bakıyoruz. Taş ocağı, maden için orman yol ediliyor. Kanal İstanbul’a bakın mesela yaratacağı tahribat bilinmiyor mu?“ diye konuştu.

HER SEFERİNDE AYNI AÇIKLAMA

Selin hemen ardından bölgeye giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sel sorununun önüne geçmek için adım atılacağını açıkladı. Oysa, daha 1 yıl önce Trabzon Araklı’da 10 kişinin ölümünün ardından da benzer açıklamayı yapmıştı. 18 yıllık AKP iktidarı döneminde hızlanan rant yarışı Karadeniz Bölgesi’ni dönüşü olmayan bir yola soktu.