Sermayeye han hamam öğrenciye din iman

Esen KARAKÜÇÜK
(SOL Parti Sözcüsü)

İktidar “eğitime aslan payını ayırdık” dese de MEB’e yıllardır ayrılan bütçe acil sorunları bile çözemiyor. MEB 2019-2020 eğitim öğretim yılı için belirlediği, OECD ortalamasının altındaki hedeften 74,9 milyar eksik harcadı. Yetersizlik duygusunun açığa çıkardığı eşitsizlikler toplumu kutuplaştırıyor, öğrencilerde kişilik bozukluklarını tetikliyor, okullaşma oranı düşüyor, çocuklar daha fazla sömürünün, ucuz işçiliğin ve erken evliliklerin kurbanı oluyor.

Eğitimde piyasalaştırma ve dinselleştirme uygulamalarına baktığımızda görünen köy kılavuz istemiyor; Tek adam rejiminde yapılanlar, yapılacakların teminatı. MEB; eğitimcilerin, öğrencilerin isyanları, kangren olmuş sorunları ile ilgilenmeye niyetli değil. Çünkü onların gündemleri halkın gündeminden farklı.

‘Ulusal Destek Programı’ adı altında okullarda yapılmakta olan telafi eğitimi değil, bir aldatmacadan ibarettir. Telafi için eğitime tek kuruş bütçe ayrılmadı, tam tersine okulları ticarileştirme ekseninde uygulamalar sürerken eğitim ile ilgili liyakat sahip olmayan kurum kuruluşlara okullar teslim edildi. Laiklik karşıtı TÜGVA okullara telafi ve yaz okulu bahanesiyle yerleştirilmiş oldu. Eğitim kar, rant ve siyasal İslam için araç haline getirilemez, eğitimciler tarafından verilir.

LAİKLİKTEN VAZGEÇİLEMEZ

Öğrenciler tarafından tercih edilmemekle birlikte İstanbul’da fen liselerinden 31 kat fazla İHL olduğu biliniyor. Diğer büyükşehirler de benzer durumda. Tercih edilmeyen imam hatip okullarında sınıfların bir kısmı boş veya çok az öğrenciye sahip. Büyük yatırımlar yapılan bu okulların ihtiyaç doğrultusunda Anadolu Liselerine, Fen Liselerine dönüştürülerek, öğrencilerin istedikleri okullarda okuyabilmelerinin olanakları yaratılmak zorundadır.

Ders saatleri namaz saatlerine göre, hafızlık derslerine göre keyfi olarak ayarlanamaz. Dersler toplumsal cinsiyet, kimlik eksenli ya da bilimsellikten uzak içerikte verilemez. Geçtiğimiz günlerde imam hatip ortaokulu öğrencisi 13 yaşındaki kız çocuğu öğretmeni tarafından hentbol takımına seçildiği için ‘’sen kızsın şort giyemezsin’’ engeliyle karşılaştı. On üç yaşındaki kız çocuğunun hem kendisi hem ülkedeki tüm kız çocukları için toplumun kaderini değiştireceğini söylemesinden ve direnerek mücadele etmesinden çıkarılacak önemli dersler vardır.

Uzmanların karşı çıkmasına rağmen kuran kurslarında yaş sınırı 15’ten çok küçük yaşlara çekilmiştir. 2015’te kuran kurslarında öğrenci sayısı 15 bin iken, 2020 yılında 181 bin 800 sayıda 4-6 yaş kuran kursu öğrencisi olmuştur. Çocukların oyun oynama, çocukluklarını yaşama, hayatı sorgulama, sorularının cevaplarını araştırabilme hakları vardır. Bu haklar çocuk hakları kapsamındadır. Kuran kursları bu hakları ortadan kaldırmaktadır.

Keyfi uygulamalarla ve çeşitli asılsız gerekçelerle, açıkça yalanların gölgesinde okullarımıza müdahaleler yapılmakta, çocukların kamusal ve laik eğitim hakları ellerinden alınmaktadır. Devlet okullarına bütçe ayrılmazken özel okullara teşvik adı altında kamusal kaynaklar aktarılmaktadır. Tüm özel okullar mutlaka kamulaştırılmalıdır.

MEB çocuklara; tahribatlardan, travmalardan, okullaşma ve eğitim sorunlarından dolayı hesap vermek, sorunların çözümü için eğitimin öznelerinin bilgi, birikim ve donanımlarından yararlanmak, öğretmenlerin öğrencisiz, öğrencilerin öğretmensiz kalmaması için öğretmenlerin atama, özlük, demokratik sorunlarını çözmek, yapılan işlerin kararlarını eğitimin özneleriyle almak zorundadır

Sayıştay’ın MEB’e yönelik denetim raporunda toplam öğretmen ihtiyacı 138 bin 393 iken, 2021 Yılı için 20 bin öğretmen ataması gerçekleştirildi. Atama talebinde bulunan öğretmene Cumhurbaşkanı “alacağımızı aldık” dedi. Eğitimin ihtiyacı doğrultusunda atama yapılmamaktadır. Ekonomik gerekçeler sunulması ve keyfi kararlar alınması kabul edilemez.

ÖZGÜRLÜKLERDEN VAZGEÇİLEMEZ

Demokratik muhalefetin sesini kısarak, olmadık gerekçelerle siyasi partilerin siyasal çalışmalarını yasaklamak gibi anti demokratik, yasakçı ve baskıcı yollara başvurarak, demokrasi vaadiyle iktidara gelen AKP, halk kitleleri ile bağını giderek koparıyor. Yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik sorunlarına eklenen özgürlüklere yönelik dinci faşist saldırılar, özel olarak gençlikte, genelde de halk nezdinde tepkileri biriktirmiş, iktidarın inandırıcılığını yitirmesine zemin hazırlamıştır.

ÇOCUKLARIMIZ ÖZGÜR YAŞAYACAKLAR

Güneşi balçıkla sıvamaya kalkanlara inat, muhafazakarlardan, yüzünü sağa dönenlerden, gericilikten değil; sol, sosyalistlerden beslenen, ezilenlerden, yok sayılanlardan, emekçilerden yana, başka bir yaşamı dayanışmacı ve devrimci bir irade ile hep birlikte yeniden kurmalıyız. Verilecek mücadele sınıfsal eşitsizliklere karşı çıkan, sınıfsal kimliklere seslenen, sosyalizmi hedefleyen, kapitalizm eleştirisi üzerinden yükselecek bir mücadele olmak zorundadır.