Sermayeye karşı birleş
54 milyon sanayi işçisini temsil eden IndustriALL'a bağlı sendikalar Petrol-İş ev sahipliğinde buluştu. Toplantının gündeminde örgütlenme çalışmaları da vardı. Genel Sekreter Yardımcısı Özkan, ‘‘Sermayeye karşı güçlü, birleşik ve mücadeleci bir sendikal hat oluşturuyoruz’’ dedi.
Melisa AY
IndustriALL, önümüzdeki yıl yapılacak 4’üncü Dünya Kongresi’nin hazırlıklarına başladı. 54 milyon işçiyi temsil eden, yaklaşık 140 ülkeden sanayi sektöründeki işkolundan sendikaları bünyesinde barındıran IndustriALL, kongre hazırlıklarının bir ayağını 20 üye sendikası bulunan Türkiye’de yaptı.
Petrol-İş Sendikası’nın İstanbul Üsküdar’da bulunan genel merkezinde, farklı ülkelerden onlarca sendika yöneticisi, IndustriALL yönetim kurulu toplantısında buluştu.
Toplantının açılış konuşmalarını Küresel Sanayi İşçileri Sendikası (IndustriALL) Genel Başkanı Marie Nilsson ve Genel Sekreter Atle Hoie yaptı. Başkan Nilsson, konuşmasında dayanışma vurgusu yaparak Ankara Çayırhan’da direnen maden işçilerine selam yolladı. Genel Sekreter’in konuşmalarında ortak mücadele ve demokrasi vurgusu öne çıktı. ABD seçimlerinden zaferle ayrılan Donald Trump’ı hatırlatan Hoie, “Dünyanın tümünde onun gibilerin bizi yok etmemesi için ortak mücadele şart” dedi. IndustriALL Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, toplantıyı ve dünyada emeğin görünümünü BirGün’e değerlendirdi.
Sendikanın, büyük kongreye hazırlandığını anlatan Özkan, “Bir eylem planı hazırlıyoruz. Bu eylem planı günün gerekliliklerine uygun olarak tasarlanıyor. Birinci olarak dünyadaki özellikle demokratik hak ve özgürlüklerin ve demokrasinin kalitesinin düşmesinden büyük bir endişe duyuyoruz. O nedenle birinci alanımız demokrasi mücadelesi, bütün işçilerin temel hak ve özgürlüklerini kullanabilecekleri bir ortam yaratmak” dedi.
TEDARİK ZİNCİRİNDE ÖRGÜTLENME ARTMALI
Örgütlenme çalışmalarını da güçlendirerek ilerletmeyi hedeflediklerini anlatan Özkan, “İkinci önemli alan da bir sendikal güç inşası. Bu sendikal güç inşasını da özellikle örgütlenme ile ilgili sendikalarımızın kapasitesini büyütmek, geliştirmek. Buna da stratejik örgütlenme konsepti üzerinden devam etmek. Burada bizim için öne çıkan tedarik zincirleri oldu. Yalnızca bir ana firmada değil, ona ürün veren bütün tedarik zincirinde bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Bu noktada bütün dünyada artık yasal, bağlayıcı ve de uygulanabilir ‘özen gösterme yükümlülüğü’nü hem faaliyet alanında hem tedarik zincirinde sağlamak istiyoruz. Şirketlerin, ‘sosyal olarak sorumlu’ imajı büyük bir palavra. Yasal, bağlayıcı ve uygulanabilir yaptırımları olan bir çerçevenin olması gerekiyor. Tüm stratejimizi bunun üzerine kuruyoruz” dedi.
BİRLEŞİK VE MÜCADELECİ SENDİKAL HAREKET ŞART
Özkan, çok uluslu şirketlerin sendikal hakları devamlı ihlal ettiğine değindi, tüm dünyada birleşik mücadelenin mümkün olduğunu ifade etti. Özkan, “Büyük çok uluslu şirketlere ve küresel markalara karşı güçlü, birleşik ve mücadeleci bir sendikal hat oluşturuyoruz. Sürekli mücadelede olan, bütün dünyayı harekete geçirebilen bir hat için çabalıyoruz” dedi. Ekonomik modelde üretimi öncelediklerini anlatan Özkan, “Ayrıca bir ekonomik modelleme konusunda da çalışıyoruz. Mevcut sistemin çöktüğünü, yalnızca çok küçük bir avuç gruba hizmet ettiğini, dolayısıyla bunun bir krizden öte büyük bir çöküş olduğunu ve insanı merkezine alan yeni bir modelin olması gerektiğini düşünüyoruz. Sanayinin ekonomilerin ana motoru olmasını istiyoruz. Çünkü sanayideki istihdam, sendikal güvence ve daha iyi yaşam için son derece kritik” ifadelerini kullandı.
∗∗∗
TÜRKİYE’Yİ DE VURACAK
Özkan, üretimdeki daralmadan en çok etkilenen sektörlerden birinin otomotiv olduğunun altını çizdi. Özkan, “Otomotivin amiral gemisi Almanya’da Volkswagen fabrikalarını kapattı ve bunu toplu iş sözleşmelerini iptal ederek yaptı. ABD’de Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın örgütlü olduğu Mercedes’te, Volkswagen’de de çok büyük problemler var. Brezilya’da Renault’da problemlerimiz var. Otomotiv sektörünün özelliği şu, bir otomotiv istihdamına karşı yaklaşık 5 kat daha fazla yan sanayide iş var.
Almanya’daki bu mesele Türkiye’ye de yansıyor. Bir otomobilde yaklaşık 30 bin parça var, 40-50 farklı ülkede üretilen. Almanya’da yaşanan bir kayıp, bu üretim zincirine dahil olan her yerde hissediliyor. Dolayısıyla bunun Türkiye’ye yansımaları da büyük olacak. Türkiye’deki otomotiv yan sanayisinin önemli müşterilerinden biri Alman otomotiv sanayi. Krizi yalnızca Almanya olarak göremeyiz. Buna karşılık hep beraber bir dayanışma ve birlik içinde olmamız gerekiyor. Hep birlikte karşılık vermeliyiz. Emeğin hak ettiği ücreti ve insan onuruna yakışır bir yaşam standartlarını sağlamak için küresel dayanışmayı artırmayı hedefliyoruz.