Google Play Store
App Store
Sermayeye karşı onuru savunacağız
Omsa Metal işçileri İsveç Başkonsolosluğu önünde hakları için ses yükseltti. (Fotoğraf: BirGün)

Melisa AY

Kocaeli Dilovası’nda kurulu Omsa Metal fabrikasında, sendikalı oldukları için işten çıkarılan Birleşik Metal-İş'te örgütlü 57 işçi direnişlerini İstanbul'a taşıdı. Direnişlerinin 65'inci gününde dün Beyoğlu’nda bulunan İsveç Başkonsolosluğu önüne yürüyen işçiler, işlerini ve anayasal sendika haklarını istemek için bir araya gelerek konsolosluk önünde toplandı. Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) üyeleri, “Atılan işçiler geri alınsın”, “Omsa işçisi yalnız değildir”, “İş, ekmek yoksa barış da yok” sloganları attı.

Burada konuşan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, işçilerin sendikada örgütlenmesinin ardından önce bir öncü işçinin, ardından da sendikalı işçilerin neredeyse tamamına denk gelen 57 kişinin işten çıkarıldığını anlattı.

Atar, işverenin sendikayı engellemek için yetki itirazı oyununa başvurduğunu ifade ederek, “Yüzde yüz İsveç sermayesi olan Omsa Metal’in patronları ve yöneticileri daha ilk andan itibaren öncü bir arkadaşı işten çıkardılar ve akla hayale gelmeyecek baskılarla onları sendikal taleplerinden, toplu sözleşme haklarından mahrum etmek için çeşitli baskılar uyguladılar. Fakat arkadaşlarımız sendikal haklarına, birbirlerine kenetlenerek ve sendikalarına kararlılıkla sahip çıktılar. 65 gün önce 57 işçi arkadaşımızı herhangi bir tazminat ödemeden, işsizlik sigortası alma imkânlarını dahi ortadan kaldırarak kötü niyetli biçimde işten çıkardılar” dedi.

Yerli ve yabancı sermayedarların ülkede anayasal hak ihlallerini keyfi bir şekilde gerçekleştirebildiklerini ifade eden Atar, özetle şöyle konuştu: “Demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden laf etmeye geldiğinde mangalda kül bırakmayanlar… Herkese demokrasi dersi vermeye kalkanlar… Bizlere akıl öğretmeye çalışanlar, işçileri hak aramaya kalktığında, asgari ücret ve kölelik koşullarına boyun eğmeyip çalışmak istediklerinde onları neredeyse sosyal bir cinayet denebilecek uygulamalarla kapının önüne koyuyorlar.

İşçilerin evlerinde tencere kaynayabiliyor mu, okullar açıldı çocukların ihtiyaçları karşılanabildi mi, kiralarını ödeyebildiler mi, bunu soran, düşünen yok... Biz vergimizi daha aldığımız maaş cebimize girmeden ödüyoruz. Bizim ödediğimiz vergilerle, bizim alın terimizle işverenlere teşvikler uygulanıyor, destekler gerçekleştiriliyor.

Çalışma Bakanlığı, iktidar Anayasa’yı dinlemezse, İsveçli patron da dinlemez. Bu ülkede patronlar, taleplerini OVP’de hayata geçmesi için adeta ‘talimat’ verirken işçinin sendika hakkı, ekmeği, anayasal hakkı, işçilik onuru ne olacak? Bu ülkede hukuk işleyecekse, milyonlarca emekçi başta olmak üzere, bu ülkenin yurttaşları tırnaklarıyla kazıya kazıya hak ettiği için hukuk işleyecek.

İşçi sınıfı da insanca yaşayabilecek çalışma koşullarını elde edecekse, birbiriyle kenetlenmiş biçimde dayanışma içerisinde, demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesi ile ayrılmaz bir dayanışma içinde bu ülkede emekçilerin haklarını hayata geçirecek. Metal işçisi mutlaka kazanacak.”

NE OLMUŞTU?

İsveç sermayeli firmada çalışan ve gerekli çoğunluğu sağlayan işçiler, 30 Ocak 2025 tarihinde Birleşik Metal-İş’te örgütlenerek Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesi almış ancak sendikanın fabrikaya resmi olarak girmeye hak kazanmasının hemen ardından işveren yetki itirazında bulunarak sendikanın işyerine girmesini engellemeye çalışmıştı. Daha sonra ise sendika üyesi tüm işçileri işten çıkarmıştı.