“Bu işyerinde İŞKUR işbaşı eğitim programı uygulanmaktadır.” Duvarda böyle yazıyor. İşyeri pasajın içinde küçük bir dükkân. İçeride yan yana üç tane gişe var. Doğalgaz, elektrik vb. tahsilatların yapıldığı bir dükkân bu. Çalışan kişi sayısı bir. Genç bir kadın bir yandan bilgisayardan evlilik programını izliyor, diğer yandan gelen müşteri olursa belli bir komisyon alarak ödemeleri tahsil ediyor.

Genç kadının “harçlığı” İşsizlik Fonu’ndan karşılanıyor. Kendisi aslında bir işsiz. Emeklilik primi yatmıyor. Kendisine “harçlık” mahiyetinde günlük 50 TL ödeme yapılıyor. Normal bir mesai karşılığında emek gücünü işverene satamıyor bile. Başka bir hakkı da yok. Kendisine tanımlanan saatler arasında, belki de daha uzun süreler o dükkânın içinde kalmak zorunda. Büyük ihtimalle genç kadın üniversite mezunu. Aldığı eğitim gişede tahsilat yapmak üzerine değil.

Bu küçük dükkânın sahibinin belli ki başka yerlerde de dükkânları var. İşsizlik Fonu sayesinde herhangi bir ödeme yapmadan işçi çalıştırıyor. Böylelikle cebine daha fazla para kalıyor. Patron ücretsiz işçi çalıştırmanın keyfini sürüyor. Oysa “harçlıkla” çalıştırılan bu genç kadın olmasa, o gişede emeklilik primi yatan, harçlık değil ücret alan bir kişi çalıştırılmak zorunda.
Geçen günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu, gençlerin istihdamına yönelik yapılan uygulamalarla ilgili olarak şöyle dedi: “500 bin gence işyerine adapte olma eğitimi vereceğiz. İşbaşı eğitim programında bin 502 TL’lik ücreti biz üstleniyoruz.”

Üstlenen kim? Kimin parasından üstleniliyor bu programın maliyetleri?

Şöyle düşünelim, sizin ve kardeşlerinizin gelecekte karşılaşma ihtimaliniz olan zorluklar için kullanmanız amacıyla aileniz bir fon kuruyor. Size de diyor ki: “Ben böyle bir fon kurdum siz de buna katkı yapacaksınız.” Sonra amcanızın yanında işe giriyorsunuz. Aileniz amcanızla konuşuyor, “Biz çocuklarımız için bir fon kurduk, ona vereceğiniz ücret yanında katkı amaçlı bir ödeme yapın. Yarın ne olur olmaz.” Fon ailenizin güvencesinde. Sizin içiniz rahat. Ne de olsa aileniz.
Ödemeler bir amcanız, iki siz, üç de aileniz şeklinde. Fonun idaresi ailenizde. Fonda zamanla yüklü bir para birikiyor.

Fon kimin için?
Zaman zaman paraya ihtiyacınız oluyor ama aileniz bu durumu pek önemsemiyor. Fondaki parayı amcanızın ihtiyacı olduğunda onunla paylaşmayı daha fazla tercih ediyor. Aileniz eve alacağı yeni bir eşya olduğunda da masrafları bu fondan karşılıyor.

Gel gelelim kardeşlerinizden biri bir gün işsiz kalıyor. Aileniz müjde diyerek kardeşinizin yanına geliyor; “Seni amcanın yanında işe sokuyoruz.” Kardeşiniz de seviniyor. Sonra anlıyor ki harçlığı, evet ücreti değil harçlığı, sizin fondan ödeniyor.

Üstelik aldığı harçlık kardeşinizin aldığı eğitime göre son derece komik. Kardeşinizin emeklilik primi de yatmıyor. Kardeşiniz emek gücünün karşılığında “harçlık” almaktan rahatsız.

Babanız geliyor kardeşinize diyor ki, “Senin ücretini ailen üsteleniyor evladım. Sana iş bulduk. Bize duacı ol.”

Karşılığında kardeşiniz soruyor; “Hani bu fon bizim içindi? Hani zor durumda kaldığımızda bize destek olacaktı? Ben emeklilik hakkımın olmadığı; normal bir işçi gibi çalıştırılıp, kendi fonumdan harçlık aldığım, işçi bile sayılmadığım bir iş istemiyorum. Amcama söyleseniz, beni kadrolu işe alsa. Haftada 45 saat çalışıyorum. Yanımdaki gişede çalışan ücretli arkadaştan bir farkım yok. Onun sigortası, primi yatıyor. Hem işin sürekliliği de yok.”

Aileniz cevap veriyor: “Oğlum işten soğumazsın işte. Hem cebine para girer. Amcan sıkıntıda bu aralar. Ona da yardımcı olmak lazım.”

Bu arada amcan bu işten pek memnun. İyi ki kurmuşuz bu fonu diyor. Bedavadan işçi o ne rahat!”

Bakanın müjdesi ailenizin kardeşinize müjdesi gibi. Dile kolay 500 bin kişi fondan verilen harçlıkla işsiz sayılmayacak. Daha doğrusu işsizlik biçim değiştirecek.

Türkiye’de çalışma süreleri son derece uzun. Resmi çalışma süresi haftalık 45 saat. Fiiliyatta bu veri ortalamada 53 saati buluyor. Resmi çalışma süreleri 40 saate düşürülse, fazla çalışma süreleri de sınırlandırılsa, özellikle sanayide pek çok yeni istihdam yaratılır. Tabii bu yöntemle sermayedarın kârı da azalır. Ona vicdanı el vermiyor birilerinin.

İşsizlik sigortası ile ilgili kanunda fon, “İşsizlik sigortası primleri ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratların, … devlet güvencesinde olan İşsizlik Sigortası Fonu’nu” tanımlıyor.

İçiniz rahat olsun, devlet güvencesinde bir fonunuz var.