Seçim sonrası patron örgütlerinden yapılan açıklamalara tepki gösteren DİSK Gıda-İş, “Sermayenin değil, işçi ve emekçilerin talepleri karşılansın” açıklaması yaptı

Sermayeyi bırak, emekçiye bak!

DİSK Gıda-İş Sendikası, seçim sonrası patron örgütlerinden yapılan açıklamalara dikkat çekerek, “Sermayenin talepleri değil, işçi ve emekçilerin talepleri karşılansın!” açıklaması yaptı.

TÜSİAD, TÜRKONFED gibi örgütler, seçimlerin ardından açıklama yaparak iktidardan isteklerini sıralamıştı. Bu talepler arasında reformlar, vergi reformu ile verginin tabana yayılması, çalışma yaşamında düzenlemeler, uluslararası rekabet gücünün artırılması gibi talepler yer almıştı.

Gıda-İş’ten yapılan yazılı açıklamada, “Patron örgütlerinin açıklamaları ve dayatmaları gösteriyor ki, emek sömürüsü daha da artacak ve doğa üzerindeki talan daha da yoğunlaşacak. Ekonomideki kötü gidişatın faturası işçilere, emekçilere ve halka çıkartılacak. İş cinayetleri daha da artacak, sömürü katmerleşecek, sermaye programı acı reçete olarak uygulanacak” denildi.

İşçi sınıfının talepleri
Açıklamada, işçi ve emekçilerin oyunu alan siyasi iktidarın; TOBB’un, TÜSİAD’ın, sermaye sınıfının değil, işçi sınıfının ve emekçilerin taleplerini yerine getirmesi gerektiğine vurgu yapılarak, bu talepler özetle şöyle sıralandı: “İş güvencesi sağlanmalı, işten atmalar yasaklanmalıdır. Taşeron çalıştırma, kiralık işçilik, sözleşmeli personel ve esnek çalışma uygulamaları son bulmalıdır. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı ve yükseltilmelidir. Vergide adalet sağlanmalıdır. Emeklilik yaşı düşürülmeli, kıdem tazminatı hakkı genişletilmeli ve güvence altına alınmalı, iş cinayetleri önlenmeli, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, grev hakkı güvenceye alınmalıdır.”

‘Mücadeleyi ortaklaştıralım’
Gıda-İş Sendikası, tüm emek örgütlerine bu talepler etrafında birleşme çağrısında da bulundu: “Sermaye örgütlerinin iktidarın önüne koyduğu talepler karşısında; emek örgütleri olarak, kendi taleplerimiz etrafında birleşmek en acil görev olarak önümüzde durmaktadır. İşyerlerimizden başlamak üzere tüm sınıf kardeşlerimizle birlikte mücadeleyi ortaklaştırdığımız oranda saldırılara karşı koyabilir, önümüzde konan acı reçeteyi ödemez ve reddedebiliriz. Gün ayrışma günü değil, talepler etrafında birleşme ve mücadele etme günüdür.”