Google Play Store
App Store

Birçok şirketi ve kuyumcusu olan, lüks araçlara binen Menzil şeyhi M. Saki Elhüseyni, “Gösterişten, lüks ve şatafattan uzak durulması için” çağrı yaptı. Elhüseyni, cemaat içerisindeki miras kavgasını da doğruladı.

Servet sahibi Menzil şeyhi: “Lüks ve şatafattan uzak durun”
İsmail Arı
İsmail Arı
ismailari@birgun.net

Son yıllarda kamudan aldığı ihaleler ve devlet içerisinde hızla örgütlenmesiyle gözlerin çevrildiği Menzil Cemaati’nde 10 aydır taht ve miras kavgası sürüyor.

Menzil’in lideri Abdulbaki Elhüseyni’nin 2023’ün temmuz ayından ölmesinin ardından oğulları, “eş şeyhlik" denilen bir sistem ile cemaati birlikte yöneteceklerini açıkladı. Ancak Muhammed Saki, Muhammed Mubarek ve Muhammed Fettah Elhüseyni isimli üç kardeş arasındaki kavga her geçen gün daha da derinleşiyor.

Menzil’in sosyal medya hesaplarından yayımlanan bir videoda, cemaatin liderlerinden Muhammed Saki Elhüseyni ile yapılan röportaja yer verildi.

Birçok şirketi ve kuyumcusu olduğu bilinen, lüks araçları ile poz veren, deprem kurasına katılıp ev alan Menzil şeyhi M. Saki Elhüseyni’ye, “Sosyal medyada şeyhler ve aileleri hakkında dedikodu yapılmaktadır. Kasıtlı haberler yapılıp algı operasyonları yönetilmektedir. Bilhassa dünyevileşme öne çıkarılmaktadır. Bu tür ithamlara mahal vermemek adına ne tavsiyeleriniz olur?” şeklinde bir soru yöneltildi.

M. Saki Elhüseyni bu soruya, “Sosyal medya paylaşımlarında gösterişten uzak durulmalı. Lüks ve şatafattan uzak durmak ve buna dair sosyal medya paylaşımları yapmamak gerek” şeklinde yanıt verdi.

“ARAMIZDA İHTİLAF VAR” 

Kardeşleriyle miras kavgasına tutuştuğu bilinen M. Saki Elhüseyni, “Elhüseyni ailesinde de 10 aylık bir süre geçmesine rağmen bu meselelerin çözülemediği görülüyor. Üçüncü şahıslar mal paylaşımı problemi var diyorlar…” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

“Bazı sıkıntılarımızın olduğu gerçektir. Biz diyoruz ki ümmetten para toplanarak inşa edilen gayrimenkuller, sosyal yardım amaçlı dernek ve yardım kuruluşları, müesseseler vakıftır, ümmetin malıdır… Vakıflara devredilmesi gerekir. Emanet olarak şahıslar ve şirketler üzerinde kalmamalıdır.

Başka bir ifadeyle biz dedik ki, ümmet malına sahip çıksın, muhafaza etsin ve onları maksadına matuf olarak yönetsin. İşte bu konuda kardeşler arasında tam bir mutabakat sağlanamadı. Aksine görüşler var. Ümmetin şartlı bağışlarının tayininde aramızda ihtilaf vardır.

Sofilerin dergahlardan cebren ve polis zoruyla çıkarılmalı bizi çok üzmüştü. Dergahların, mescitlerin ve diğer varlıkların tapuları daha önce bulunduğu bölgedeki Müslümanların üzerineydi ancak babamın vefatına yakın bu yerlerin tapusunu üzerlerine almışlar. Tapu kimin mülk onundur dediler, insanları inşa ettikleri dergahlardan çıkardılar.”