‘Ses’li bir masal okuyalım mı?

NİLÜFER TÜRKOĞLU

Bugüne kadar çocuklar için hep eğlenceli ve öğretici çocuk kitapları yazan Doğan Gündüz, bu defa bir ‘ses masalı’ ile okura ‘sesleniyor’. Üstelik ‘Rengârenk Bir Ses’le.

Ne zaman edebiyatın içinde bir ‘ses’ işitsem bana “Hişt Hişt!” der gibi gelir. Ne zaman bir kitabın sayfalarında seslerden bahsedilse Sait Faik’e selam gönderir içimdeki sesler.

‘Acayip Bir Hediye’, ‘Bisküvi Kutusundaki Martı’, ‘Sahi Benim Annem Hangisi?’ gibi kitapların yazarı Doğan Gündüz’ün Can Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan son kitabı ‘Rengârenk Bir Ses’te de o “Hişşt Hişşt” sesini aradım. Çünkü hikâyenin kahramanı da tanıdık bir sesin peşine düşüyor, o sesin izinden, onu bulmak için yola çıkıyor.

Ne olduğunu çıkaramadığı sesin peşinden sokak sokak, cadde cadde sürüklenen küçük kahramanımız duyduğu sesleri taklit ederek kitap boyunca adeta bir bilmeceyi çözmeye çalışır gibi, okuyucuda merak uyandırıyor, sanki onun da o sesi bulmasında kendisine eşlik etmesini istiyor.

“Onun duyduğu ses de biraz böyle susam kokuyordu. Uzun süredir yemediği, tadı hâlâ damağındaki çörekleri anımsatıyordu. Simitçiyi taklit etti: “Taze simit! Gevrek simit!”

“Ama hayır, az önce işittiği simitçinin sesi olamazdı. Aynı sesi yeniden duyabilirim umuduyla kulaklarını açtı.”

Sonra martıların, bir evin çatısını onaran ustanın çekicinin, dondurmacının, at arabasının ve daha pek çok şeyin sesini duyup taklit etti.

“Ghaaagh! Ghagh! Ghagh! Ghagh!”
“Tak! Tak! Tak! Tak!”
“Çilong! Çilong! Çilong! Çilong!”
“Dıkı dık! Dıkı dık!”

Yol boyu arayışına devam ederken şehrin tüm ayrıntıları da önüne seriliyordu. Peki ya sonra ne mi oldu? Sonrasını ‘Rengarenk Bir Ses’i okuyarak keşfedebilirsiniz.

Tebriz doğumlu ressam, aynı zamanda çocuk kitapları yazarı Vaghar Aghaei’nin suluboya resimleri eşliğinde akıp giden bu masal tadındaki kısacık hikâye, çocukların anne babalarının sesinden ilk defa işitecekleri sesleri öğrenmelerine, harflere, sözcüklere ilgi duymalarına vesile olabilir. Günün birinde o çocuklar filolog da olur belki, kim bilir...

‘Rengârenk Bir Ses’, aklımızdaki, kalbimizdeki sesleri bulmamız için gökyüzüne doğru uzanan tatlı bir yolculuk. Başka sesler arasında seslerin büyüsüne kapılırken bir arayışın çocukça hikâyesi. Tıpkı benim de o “Hişt Hişt!” sesini, herhangi bir kitapta seslerden bahsedilirken duymam gibi... Masal bu ya!

Ne diyordu Sait Faik: “Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.”

Ve yaşasın ‘Rengârenk Bir Ses’.