Erdoğan’ın geçen ayın sonunda Sudan’ı ziyaret edip orada bir de anlaşma imzalaması, zaten gergin olan Sudan ve Mısır ilişkilerini daha da gerdi. Mısır basınında Sudan’ın, Sisi’yi devirme planları yaptığı iddia ediliyor

Sevakin Anlaşması ile Mısır ve Sudan gerildi

Sudan ile Mısır arasındaki gerginlik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ay Sudan’ın başkenti Hartum’u ziyaret etmesinin ardından yeniden tırmandı.

Erdoğan’ın aralık sonunda Sudan’a yaptığı ziyaretin en dikkat çekici yanı Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş, ama sonra terkedilmiş olan liman kenti Sevakin’di. Erdoğan ile Beşir, Kızıldeniz’de Mısır kıyılarına yakın Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edilerek aslına uygun yeniden inşa edilmesiyle ilgili anlaşma imzaladı.

Ardından Mısır, Etiyopya’nın Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Hedasi (Nahda) isimli devasa barajla ilgili sorunu müzakere eden ülkeler grubundan Sudan’ın çıkarılmasını talep etti.

Son olarak Sudan, Kahire Büyükelçisi Abdül Mahmud Abdül Halim’i görüş alışverişinde bulunmak için Hartum’a geri çağırdı.

​Sudan Dışişleri, kararın gerekçesini açıklamadı. Büyükelçinin Hartum’da ne kadar kalacağı da bilinmiyor. Mısır Dışişleri ise Sudan’ın kararına saygı gösterdiğini, gerekli karşılık için gelişmeleri değerlendirdiğini söyledi.

Geçen yıl Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir, ülkesinin Darfur gibi çatışma bölgelerinde orduya karşı savaşan muhaliflerin Mısır’ın istihbarat servisleri tarafından desteklendiği suçlamasında bulunmuştu.

‘Sisi’yi devirme komplosu’

BBC Türkçe’nin haberine göre bu dönemde Mısır medyası da Sevakin Anlaşması’ndan sonra Türkiye ile Sudan’ın bir komplo peşinde olduğu iddialarına yer verdi. Sisi yanlısı medya organları, Sudan-Türkiye arasında varılan anlaşmanın amacının ‘adada bir donanma üssü kurulması’ ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin ‘devrilmesi’ olduğunu ileri sürdü.

Kahire’de yayımlanan El Vatan gazetesi, “Beşir dolar karşılığında ateşle oynuyor. Sudan, Türk çılgınlığı ile İran komplosunun, Etiyopya’nın Mısır’ı susuz bırakma ile Katar’ın Mısır’ı mali olarak çökertme planlarının gölgesinde, tarih ve coğrafya yasalarını ihlal ederek Mısır’a karşı saf tutuyor” yorumunu yaptı.
Katar Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı tarihte Hartum’u ziyaret etmiş olması da Mısır medyasında, ‘Kahire’ye karşı komploya kanıt’ olarak gösterildi.

Kahire-Ankara krizi

Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkiler de, o dönemde Sisi’nin komuta ettiği Mısır ordusunun 2013’te İhvanlı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirmesinden bu yana gergin. Mursi’nin mensubu olduğu Müslüman Kardeşler’in faaliyetleri Mısır’da yasaklı. Sisi Ankara’yı ülkesinin içişlerine karışmakla suçluyor.

Gerginlik konusu çok

Mısır-Sudan ilişkileri, zengin maden yatakları bulunan sınır bölgesi Halayeb ve Şalatin’in statüsü ile Nil Nehri’nin su hakları konusundaki tartışmalar nedeniyle zaten bir süredir gergin. Sudan geçen yıl Sisi’yi içişlerine karışmakla suçlamış ve Mısır’dan tarım ürünleri ithalatını yasaklamıştı. Bugün Mısır devlet televizyonunda cuma namazı canlı yayınının ilk kez statüsü tartışmalı Halayeb’deki El Tavba Camii’nden verilmesi ve cuma hutbesini de bizzat Diyanet Bakanı Muhammed Muhtar Cuma’nın okuması da gerilim işaretleri arasındaydı.

​Sevakin Anlaşması

Diğer yandan 24 Aralık’ta imzalanan anlaşmayla Türkiye, Sevakin’i yeniden inşa etmeyi planlıyor. Kızıldeniz kıyılarındaki bu adaya yapılacak tersanede sivil ve askeri gemilere hizmet verilebileceği söyleniyor. Sudan anlaşmanın tersane kısmına vurgu yaparken askeri işbirliğinin de yolunu açabileceğini söyledi. Erdoğan da Türkiye’ye belirli bir süre için Sevakin’de turistik bölge ve Kızıldeniz üzerinden Mekke’ye geçen hacılar için konaklama merkezi inşası izni verildiğini, Sevakin ve diğer alanlarda Türkiye’nin yapacağı projelerin toplam tutarının 650 milyon doları bulacağını açıkladı.

Türkiye, Katar’dan sonra 3 ay önce Somali’de de 50 milyon dolarlık bir askeri eğitim üssü açmıştı. Bu zincire yeni halka olarak Sudan’ın da eklenmesi, bazı kesimlerce Ankara’nın Afrika’nın bu bölgesinde ekonomik, siyasi ve askeri etkisini artırma çabalarının parçası olarak yorumlanıyor.