İlk kez Türkiye’ye gelecek olan Salut Salon’un üyeleri Pazar Söyleşisi’nin konuğu oldu

‘Sevgi dünyayı değiştirecek’

MELTEM YILMAZ

Şarkı, dans, mim ve komediyi harmanlayarak müzikseverlerin büyük beğenisini kazanan Salut Salon, bu haftaki Pazar Söyleşisi’nin konuğu oldu. İki kemancı, bir çellist ve bir piyanistten oluşan Salut Salon, yüksek kalitedeki klasik ve film müziği repertuarıyla türünün en önemli kadın topluluklarından biri. 28 Ekim Cumartesi Günü Aya İrini’de dinleyiciyle buluşmaya hazırlanan Salut Salon’un üyeleri konser öncesinde sorularımızı yanıtladı.

■ Türkiye dinleyicisi ile ilk kez buluşacaksınız. Ne hissediyorsunuz?
Iris Siegfried (keman): Türkiye’deki ilk konserimizi dört gözle bekliyoruz. Dünyayı dolaşmak çok keyifli. Daha önce Avrupa, Amerika, Asya ve Güney Amerika’da turlarımız oldu ve şimdi ilk defa Türkiye’ye geliyoruz. Bizim için her ülke birbirinden farklı bir deneyim. Dolayısıyla çok heyecanlıyız.

Yaptıklarımız, aklımıza gelmezdi
■ Salut Salon nasıl bir araya geldi?

Angelika Bachmann (keman): Iris ile tanışıklığımız 34 yıl öncesine dayanıyor. Hamburg’da okul orkestrasında tanıştık. O zamanlarda da aynı mizahi anlayışa sahiptik, şakalaşmalarımızla şefleri çileden çıkarırdık. Daha sonra Jour Fixe adında arkadaşlarımız, müzisyenler ve sanatçılarla bir araya geldiğimiz aylık sanat toplantıları yapmaya başladık. Kim isterse katkıda bulunabiliyordu. İlk, ikimiz beraber çalmaya başladık daha sonra çello ve piyanonun eklenmesiyle quartet olduk. Bu noktaya geleceğimiz, dünyayı gezip yılda 120 konser verebileceğimiz aklımızın ucundan geçmedi.

■ Tamamen kadın bir grup olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Iris Siegfried: Aslında sadece avantajları var. Birbirimizi çok uzun zamandan beri tanıyoruz. Bu işleri kolaylaştırıyor, birbirimize karşı çok rahatız. Programımızın içeriği konusunda uzun uzun konuştuğumuz oluyor. Herkes hem fikir olmadan provayı bitirmiyoruz.

■ İstanbul’un en büyülü mekanlarından biri size ev sahipliği yapacak. Sizin müziğinizin büyüsüyle birleşince muhakkak mükemmel bir konser izleyeceğiz. Bir dinleyici olarak size göre ideal konser nasıl olacak?
Angelika Bachmann: Aya İrini’de konser vereceğimiz için çok heyecanlıyız. Türk dinleyicisi ile buluşmak için sabırsızlanıyorum. İster sahnede olayım ister dinleyici olarak katılayım, duygu yüklü konserlerin yeri benim için hep başka oluyor.

■ Yurtdışında verdiğiniz konserlerde oldukça ilgi görüyorsunuz. Takip ettiğim kadarıyla dinleyici çok memnun. Peki İstanbul dinleyicisini ne bekliyor? Sürprizleriniz olacak mı?
Iris Siegfried: İstanbul’da “A Carnival of Animals and Other Fantasies” albümümüzden çalacağız. Fransız besteci Saint-Saens’in orijinal eserine aşina olanları büyük bir sürpriz bekliyor. Saint Saens’in Hayvanlar Karnavalı’na; Kipling’in Ormanın Kitabı’ndaki yılan Kaa’yı, Johann Sebastian Bach’ın “Sheep May Safely Graze” kantatındaki koyunları ve favori bestecimiz Astor Piazzola’dan “Escualo” adlı köpekbalığını davet ettik. Şovlarımızda gittiğimiz ülkenin yerel dilinden eklemeyi seviyoruz, dolayısıyla Türk dinleyicilerimiz sıklıkla gülüyor olacak.

Bizim farkımız…
■ Sizi diğer klasik müzik gruplarından ayıran nedir?

Angelika Bachmann: Şovlarımızda farklı müzik türlerini ve sanatsal yetenekleri bir araya getiriyoruz. Klasik müzik, tango nuevo, kendi şarkılarımız, film müzikleri, kukla gösterisi, yerel ezgiler ve akrobatik hareketlerimizle birleştirdiğimiz sahnemizle klasik müzik dünyasında oldukça farklıyız.

■ Dinleyici kitlenizin git gide gençleştiğini düşünüyor musunuz? Klasik müzik dinleyicisi sizden ne öğreniyor?
Angelika Bachmann: Farklı dinleyicilerin kendilerine göre farklı beklentileri oluyor. Daha önce hiç klasik müzik konserine gitmemiş dinleyiciler birden klasik müziğin korkutucu olmadığının ve konsere uyumadan dayanabildiklerini değil klasik müzik konserinde gülebildiklerini de fark ediyorlar. Öte yandan klasik müziğin içinde olan birçok dinleyicimiz de yine müzikten keyif alıyor. Genellikle bizim kendi düzenlemelerimizi yaptığımızı bilmiyorlar ve tanıdıkları bir melodiyi yeni bir şekilde keşfedince çok hoşlarına gidiyor.

■ Youtube videolarınız da konserleriniz gibi çok izleniyor. Bunun sırrı ne?
Iris Siegfried: Hiçbir zaman belli bir amaca hizmet etsin diye hareket etmedik, hep amacımız eğlenceydi. Hala bu fikirdeyiz. Belki de bizi farklı kılan sır budur. Aynı şey Youtube sansasyonu için de geçerli. Vivaldi’nin Yaz’ını yarışma şeklinde paylaşırken bir nihai amacımız yoktu. Ama ona rağmen 22 milyon tıklandı. İnanılmaz bir sayı!

Aşk, herkesi etkileyen bir konu
■ Şu an üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı?

Angelika Bachmann: Son projemiz sevgi üzerine. Aşk, herkesi etkileyen en temel konu. Sevginin dünyayı değiştirebileceğine yürekten inanıyorum. Özellikle bugünkü dünyanın durumunda, bu kadar insan açken ve mülteciyken ihtiyacımız olan tek şey sevgi. Şili ve Kenya’da çocuklarla yaptığımız projede bunu ilk elden hissettik. Viña del Mar ve Nairobi’de gecekodunlarda yaşayan çocuklar müzik sayesinde günlük hayatlarında eksik olan topluluk hissini ve sevgiyi deneyimlediler.