Geçtiğimiz Pazar günü, 23 Mayıs 2010 yani… Türk Tabipleri

Geçtiğimiz Pazar günü, 23 Mayıs 2010 yani…
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Sevinç Özgüner’in… Otuzuncu ölüm yıldönümüydü.
Bu yıl, Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları aktivisti Arif Akkaya’ya verilen…
Sevinç Özgüner İnsan Hakları Barış ve Demokrasi Ödül Töreni için toplandık...
Sevinç Abla’nın ailesi ve dostlarıyla birlikte.
•••
1928 yılında Tarsus doğumludur Sevinç Abla… 1946’da Tıp Fakültesi’ne girer.
1948’de İstanbul Yüksek Tahsil Gençleri Derneği’nde yöneticilik yapar.
Nâzım Hikmet’e özgürlük… Paralı üniversiteye, Kore’ye asker gönderilmesine hayır kampanyalarına katılır.
1951 TKP tevkifatında… Poliste gösterdiği yiğitlik ve kararlılıkla öne çıkıp… İki yıl hapis yatar.
Çıktıktan sonra, bu kez İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi’ne kaydını yaptırıp mezun olur.
Türkiye İşçi Partisi’nde, Türk Solu ve Demokratik Devrim dergilerinde çalışır.
•••
1979’da TTB Merkez Konseyi’ne seçilir.
1980’in Mayıs ayında bir gece Mecidiyeköy’deki evlerini basar faşistler. Bulamayınca “Mecidiyeköy Komünistlere Mezar Olacak” diye yazıp kaçarlar.
23 Mayıs’ta gece 03.00 sıralarında tekrar basılır evleri… Bir yandan “Polisiz, açın” diye bağırıp, bir yandan kırarlar kapıyı.
Sevinç Abla’yı öldürüp… Eşi Vecdi Özgüner’i ağır yaralayarak kaçarlar.
Otuz yıldır da yakalanmazlar.
2000 yılında ailesinin açtığı davada…
Yirmi yıldır katilleri bulamayan İçişleri Bakanlığı’nı… “Hizmet kusuru” nedeniyle tazminata mahkûm eder İdare Mahkemesi.
•••
Benim Sevinç Abla’yla tanışıklığım… İki fotoğrafı ve de dostlarından dinlediklerimden ibarettir.
Birinci fotoğrafta…
Ağzını kocaman açıp esnemekte olan, henüz birkaç yaşındaki kızı kucağında… Çenesi kızının başına dayalı… Gözleri mutlulukla kapalı… Belli ki, sakin ve huzurlu bir annedir Sevinç Abla.
Birincisi gibi siyah beyaz ikinci fotoğraftaysa yalnızdır…
Tıpkı dostlarının anlattıkları gibi…
Her şeyden önce çok namuslu ve dürüst… Kararlı ve cesur… Alçak gönüllü, sevecen ve zeki...
Kameraya değil uzaklara bakmaktadır.
•••
Daha önceki anmalarda tanıdığım dostlarından Şaban Ormanlar birkaç yıl önce ayrıldı aramızdan.
Müeyyet Boratav’la…
Her anmada Sevinç Abla’nın sevdiği şiirlerinden okuyan Arif Damar (Barikat) katılamadılar bu sene.
“Sevinç, en çok hapishane arkadaşımdı.” dedi Sevim Belli… “Zekâsını, aldığımız sosyal terbiyeyle mezceden bir insandı.”
1951 tevkifatında… Sansaryan Han’daki iki yıldan sonra Harbiye Askeri Cezaevi’ne gittiğinde… Sevinç Özgüner ve diğer arkadaşlarıyla karşılaşmasının nasıl bayram gibi geldiğini anlattı.
(Şu günlerde Okmeydanı SSK’da yoğun bakımda yatan Mihri Belli’nin durumu iyiye gidiyormuş, ne kadar güzel.)
“Ne mutlu bize ki… O’nu tanıdık, birlikte devrimci eylemlerde bulunduk.” derken gözyaşlarını tutamadı bir başka dostu.
“1956’da İstanbul’a geldiğimde ilk tanıştığım devrimci çevre Sevinç Abla’nın içinde olduğu çevreydi… Devrimci namuslu iradeyi onlardan öğrendim.” dedi Gençay Hoca.
Dönemin TTB Genel Sekreteri Şükrü Abi… Tevazusunu, çalışkanlığını, kararlılığını vurguladı bir kez daha.
•••
İstanbul Tabip Odası’nın dördüncü katındaki toplantı salonu… Türkiye sosyalist hareketinin bu mütevazı ve mücadeleci militanı… Sevinç Özgüner’in adını taşır.
Kapının üzerinde, pirinçten olmalı,  bir de maskı vardır.
Ben her toplantıya girmeden önce Sevinç Abla’yla göz göze gelirim.
Bir gün yolunuz düşerse eğer… Siz de öyle yapın.
İçiniz arınır.