2018’in başında, özellikle son birkaç yılda evrimleşen seyahat kültürünün yeni yılda neler getirebileceği ile ilgili bir yazı yazmıştık ve geriye baktığımızda beklentilerin gerçekleştiği bir yıl olduğunu görüyoruz. Düşük fiyatlı biletler satan ve “low-cost” olarak belirtilen havayolu şirketleri yaşadıkları personel grevleri, uçuş tehir ya da iptalleri sonucu oluşan müşteri memnuniyetsizliklerine rağmen yolcu sayısını artırdılar. Çünkü fiyat, […]

2018’in başında, özellikle son birkaç yılda evrimleşen seyahat kültürünün yeni yılda neler getirebileceği ile ilgili bir yazı yazmıştık ve geriye baktığımızda beklentilerin gerçekleştiği bir yıl olduğunu görüyoruz. Düşük fiyatlı biletler satan ve “low-cost” olarak belirtilen havayolu şirketleri yaşadıkları personel grevleri, uçuş tehir ya da iptalleri sonucu oluşan müşteri memnuniyetsizliklerine rağmen yolcu sayısını artırdılar. Çünkü fiyat, uçak yolcularının seçim yapma aşamasında halen en fazla dikkat ettikleri değişken. Büyük kitlelerce ziyaret edilen, turistik merkezlerin ve şehirlerin yanında birkaç yıl öncesine kadar esamesi bile okunmayan ülkeler ve şehirler ziyaretçi sayısını yukarıya çektiler. Bunun sonucu olarak 2018’in ilk 6 ayında, dünya çapındaki turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 (37 milyon) artarak 641 milyona yükseldi. Öte yandan Türkiye’deki seyahatseverler ise döviz tarafında büyük bir darbe yedi.

Havayolu Şirketleri: Geçen yıllardaki çizgi bu yıl da devam etti ve Asya’nın orta ve büyük ölçekli havayolları övgü almaya devam ettiler. Singapore Airlines, Korean Air, Emirates, Cathay Pacific, Ana Nippon Airlines gibi firmalar Dünya Havayolları Ödülleri’nde övgü toplarken en iyiler listesinin ilk 10 sıranın 9 tanesi Asya, 7 tanesi Uzakdoğu firmasıydı (sadece Almanya’dan Lufthansa Asya dışından ilk 10’a girebildi). Türk Hava Yolları (THY) listenin on sekizinci sırasında. Listedeki diğer yerli firma ise yüzüncü sıradan giriş yapan Atlas Global. THY’nin ilk 10’a girdiği tek liste “En İyi Uçuş Eğlence Sistemi” listesi. İrlanda merkezli, birkaç avroya tek yön, 20-30 avroya gidiş dönüş uçak bileti bulabileceğiniz havayolu şirketi Ryanair ise uçuş iptalleri, çalışma koşullarının insani seviyelerden uzaklığı, uçaklardaki hijyen koşullarının tahammül sınırını zorlaması ve müşteri ilişkilerindeki umursamazlık sebebiyle büyük eleştiri alsa da yolcu sayısını artırdı. Bunun sebebi de girişte söylediğimiz, bilet fiyatının hala belirleyici olması. Siz “su bile paralı!” diye şikâyet edilen Pegasus Havayolları ile ilgili yorumlara pek bakmayın, onlar da yılın ilk 8 ayında yolcu sayısını, 2017 yılının aynı dönemine göre yüzde 11 artırmışlardı.


Kazanan ve kaybeden ülkeler: Avrupa 2018 turizminin sıkıntılı coğrafyası oldu. Göçmen krizleri ve AB’nin geleceği ile ilgili belirsizlik, muhafazakâr Avrupalıyı kendi ülkesinde kalmaya iterken, yurt dışına çıkanlar ise daha uzak mesafe olmasına rağmen toplamda daha kazançlı olacakları Uzakdoğu’ya yöneldiler. İklim koşulları, gastronomi ve bütçe gibi değişkenler hesaba katıldığında Tayland, Vietnam, Endonezya, Kamboçya, Japonya, Çin ve Kore ziyaretçi sayılarında patlama yaptılar.


Çin 2030 yılına kadar, şu anda Fransa’ya ait olan “dünyanın en çok ziyaret edilen ülkesi” unvanını ele geçirmeyi planlıyor. Eiffel Kulesi’ne bugünlerde metal detektörden geçilerek girilebiliyor ve bunun bir bedeli olacak elbet. Mısır da Kuzey Afrika’daki karışıklıkların görece azalması ile eski turist çeken günlerine döndü. 2010 yılında 14 milyon kişinin ziyaret ettiği ülkeye 2016’da sadece 5,5 milyon insan gitmişti. Bu yıl rakamı tekrar 8 milyonun üzerine çıkarmayı başardılar. Avrupa’nın yaşadığı bu prestij kaybında kazananlar, büyük kalabalıklardan kaçmak isteyenlerin listeye aldığı Doğu Avrupa şehirleri oldu. Örneğin Letonya 10 yıl önce 1 milyon olan turist sayısını 2,5 milyona çekti. Ülkenin nüfusunun 2 milyondan az olduğunu belirtelim. Pastanın büyük payını alan başkent Riga, Art Nouveau tarzını yaratan binalarıyla UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış tarihi merkezi, bütçe dostu uçuş biletleri ve fiyatları ile Avrupa’nın yükselen değerlerinden birisi.

Oteller: Uzakdoğu’nun önlenemeyen yükselişi otellerin profillerine de büyük etki yaptı elbet. Dünyanın seyahat üzerine en kapsamlı sitesi Trip Advisor’da verilen oylarla belirlenen yılın en iyi 25 oteli arasında 4’ü Uzakdoğu’da olmak üzere 10 Asya oteli var ve 9 oteli bulunan Avrupa’yı (bunlardan birisi Ürgüp’te) geride bırakmış durumdalar. Vietnam, Tayland, Kamboçya, Endonezya gibi ülkelerde içinde spa merkezi bulunan lüks bir otelde konaklama fiyatı Avrupa’nın 5’te biri oranında. Aynı sitede fiyat/performans oranı açısından yapılan değerlendirmede ise 2 Fas, 3 Vietnam ve 3 Kamboçya oteli var. İşin özeti, eğer ucuz uçak bileti konusunda yeteri kadar araştırmacı olursanız, şansınızı Avrupa dışında denemek.

Araç kiralama: Yazının başında bahsettiğimiz seyahat kültürünün evrimleşmesinden en büyük pay alanlardan bir tanesi de araç kiralama şirketleri. Turlar, turist rehberleri, önceden planlanmış 15 günlük seyahatlere olan ilgi giderek azalırken, kiralanmış araçlar, hatta karavanlarla spontane olarak yapılan seyahatlerin sayısı giderek artıyor. Seyahatseverlerin kendi aralarında bu seçimi bir gereklilik haline getirdikleri ülkeler bile var. İspanya, Portekiz, İzlanda, Birleşik Amerika bunlardan birkaçı. Hal böyle olunca A-araç kiralama şirketlerinin 2016’daki pazar değeri 58 milyar dolardı ve bu rakamın 2022’de 125 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Enterprise, Sixt, Avis, Budget, Hertz gibi firmalar bu pazarın içinde yıllardır varlar, ancak son yıllarda Thrifty, gibi yükselen firmalar olduğu gibi, seyahat edilen ülkelerin yerel araç kiralama şirketleri de pazardan pay almaya başladılar. İzlanda ve Yunanistan’da denediğimiz 2 yerel firmanın, pazarın ağır topları kadar iyi hatta onlardan daha hızlı ve net servis verdiğini söyleyebilirim.

Sosyal medya: Değişen seyahat kültürünü, sosyal medya hele hele instagram’dan bağımsız ele almak artık çok daha zor. Herhangi bir seyahat macerasını yaşamak, bunu yaşadığını sosyal medya aracılığı ile duyurmaktan daha önemsiz hale gelmeye başlamışken instagram da büyük bir endüstri haline geldi. Bugün geçim kaynağını instagram aracılığı ile sağlayan 25 milyon hesap mevcut ve bunların içinde bireysel içerik üreticilerinden, tur şirketlerine kadar önemli bir seyahat kalabalığı var. New York’taki Central Park 2018’de aylık ortalamada en çok etiketlenen yer olurken (5 milyon) onu Eiffel Kulesi ve yine New York’taki Times Meydanı takip etti. Tatil ve alakalı etiketler ise ayda 18 milyon kez kullanılıyor. İstanbul dünyanın en çok etiketlenen dokuzuncu şehri.

Türkiye’deki durum: Türkiye’ye son yıllarda Arap Yarımadası’ndan çok fazla ziyaretçi geldiği dilden dile dolaşan bir bilgi. Fakat, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2018’in ilk 10 ayını kapsayan istatistikleri bunu pek doğrulamıyor. Öncelikle şu rakamı verelim. Ocak-Ekim ayları arasında Türkiye’ye 41 milyon turist geldi ve bu 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 22 daha fazlaydı. Bu müthiş bir gelişme. Türkiye’ye gelen turistlerin ülkeleri göz önüne alındığında Rusya, Almanya, İngiltere, Bulgaristan ve Gürcistan ilk 5 sırayı alıyorlar. Arap turistlerin bu kadar konuşulmasının sebebi, İstanbul’u ziyaret edenlerin 4’te 1’ini oluşturmaları ve bu şehrin birçok haberin çıkış bölgesi olmasından kaynaklanıyor. Yabancı turist sayısının 2019’da 50 milyonu aşması bekleniyor ki (şu anda bu rakam 45 milyon civarında) dünyanın en çok turist çeken ülkesi Fransa’da bu rakam 82 milyon.

Yeni trendler: 2018 yılında popülaritesi giderek artan trendler genelde insanoğlunun doğaya dönüşü ve birliktelik ruhu ile alakalıydı. Doğanın içindeki küçük, ancak butik ve lüks tesislerde yapılan kamp tecrübesini ifade eden glamping, spiritüel ve mistik organizasyonları yoga aktiviteleri ile birleştiren zindelik turizmi ve nihayetinde altın çağını yaşayan gastronomi turizmi 2019 yılında da çıkışını sürdürecek.