Rıdvan Dilmen, İBB Başkanı İmamoğlu’nun 2011’deki demecini hatırlatarak siyasilerin futbola karışmaması gerektiğini söyledi. Peki kariyeri boyunca siyasetten beslenen birinin bunu söylemesi ne kadar doğru?

Şeytan bunun neresinde?

Günümüzde de şeytana uymak Tanrı’yı oynamak ve Tanrı gibi olamaya çalışmaktır. Bilmemiz gereken ise şudur bunun bir bedeli olduğu.

“Tanrı’yı tahtından ederek, evrenin hâkimi olmak istedi. Enteresan olarak; Adem ve Havva’yı Aden bahçesinde ayartmak için onlara da, “…o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” (Yaratılış 3:1-5) dedi. Onları da aynı tuzağa çekti.” Sonra da Hz Âdem Allah tarafından asi, cahil ve yoldan sapan olarak nitelendirildi.

Allah’ın yasağını çiğneyen Âdem ile Havvâ’ya (ve şeytana), “Birbirinize düşman olarak inin; yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lâzımdır” (el-Bakara 2/36); “Hepiniz oradan inin” (el-Bakara 2/38) denildiği belirtilmekte. Şeytan cennetten atıldı atılmasına da ama aramıza katıldı. İşte bu süreçten sonra, şeytan ya da şeytani davranışlara sahip olan veya şeytana uyan insan; kendi bedenin de kötülüğü örgütlemeye başladı.

Spinoza, etik değerler üzerinden yola çıkarak iyiliğin örgütlenmesi üzerine bir değerler bütünü ortaya koyamaya çalışırken bir bilgi, bir alim sıfatını kullanarak çabalıyordu.

Ama, şeytanlık için kötülüğü kendi anatomik yapısı içinde, ruh halini dizayn ederek ve bunu sosyal bir tepki olarak ortaya koyarken, kötülüğü örgütlemesindeki arka plan tamamen cehalet ve bencillik üzerinden bir bütünlük içermektedir. Alim olmaya gerek yok, bilgiye ise hiç ihtiyacı yok…

Peki, cennetten atılan şeytan hâlâ nasıl bu kadar kuvvetli olarak kötülüğü örgütleyip muktedir olabilecek duruma gelebilmekte?

İnsan bir yanını keşfedip, kendi kurgusuna uygun olduğunu fark ederek muktedir oluyorsa, o zaman şeytanın gücü zıt bir denge unsuru mudur?

Eğer dünyada bu kadar kötülükler üzerinden bir dizayn söz konusuysa ve bu dizayn her türlü gücü ele geçirip kan ve göz yaşı döktürecek kadar acı ve ıstırap verebiliyorsa, kötülüğün iktidar olması adına örgütlü olması gerekmiyor mu? Peki, kötülük bu kadar örgütlüyse şeytan bunun neresinde?

Rıdvan Dilmen, “İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu da STV'de futbol yorumculuğu yapmıştı. Fenerbahçe'nin şike yaptığını söylemişti. Sonuçta o günkü düşünceleriyle aynı noktada değil tabii ki" ifadelerini kullandı ve siyasetçilerin futbola karışmaması gerektiğini söyledi.

SİYASİ BİR HAMLE

Girdiği siyasi ilişkiler sayesinde kazandığı o koltuktaki açıklamaların tamamının içeriğinin siyasi olmasına rağmen, siyasilerin kanun yapma ve politika üretme yetkilerini kullanarak her alanda, her disiplinin kendini uygulayacağı ortamı yaratma sorumluluğu varken, destek aldığı siyasi yapıya hizmet etmek adına karşı olduğu bir kişiye yıpratmak üzerinden cevap vermesi tamamen siyasi bir hamledir.

Günümüzde de insanlığın en büyük egosu ‘ilah’ olmaktı. Futbol ve spor adına böyle bir tasarrufta bulunmak ise içler acısı bir durum.

Futbol yorumcusu olarak siyasetten beslenen birinin, siyasilerin futbola karışmamasını istemesi komik olmakla beraber acıklı bir durum.

Dilmen’in arşive inip olimpiyat müracaatının başkanı olacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aleyhine belge toplamaya çalışması ile, 2036 yılı için başvuru ve Olimpiyat Stadı’nın sadece bir maç için denerek, yani Şampiyonlar Ligi final maçı için pistlerinin kaldırılması ve stadın olimpiyatlarda merkez olarak kullanılması gerekirken TFF’ye devredilmeye çalışmasındaki amacı nasıl açıklamak gerekir bilemiyorum.

STADIN DÖNÜŞÜMÜ

İstanbul’un tek olimpik ölçülerdeki stadı olan ve adından da belli olduğu üzere Atatürk Olimpiyat Stadı’nın olimpik olma özelliğini kazandıran alanları, başta pistleri olmak üzere neden kaldırıldı?

İşte Roma Olimpiyat Stadı. “Foro Italico bölgesinde bulunan bir stat 1936 yılında yapıldı ve 70.634 kişiliktir. Stadı, İtalya'nın köklü kulüplerinden SS Lazio ve AS Roma ve takımları kullanır. Daha önce 1960 Yaz Olimpiyatları'na, 1987 Dünya Atletizm Şampiyonası'na ve 1990 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapı. 2009 yılında Şampiyonlar Ligi finaline ve 2021 yılında, EURO 2020 açılışmaçı olan Türkiye-İtalya maçına ev sahipliği yaptı.”

Ne oldu, pistleri mi kaldırdılar veya olimpik dokusunu mu bozdular? Ya da İtalya Futbol Federasyonuna mı devredildi? Berlin Olimpiyat Stattı. “1936 yılında Berlin'de gerçekleşen Olimpiyat Oyunları için yapılmış olan birstadyum.

Berlin Olimpiyat Stadyumu, 1936 Yaz Oyunları'ndan sonra, 2006 Dünya Kupası final maçına ve 2015 Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yaptı. Halen, Bundesliga'da mücadele eden Herta Berlin'in maçlarını oynadığı stadyum 74 bin 64 seyirci kapasitesine sahip.” 2006’dan tamamen yenilenen stattın olimpik kimliği hiçbir şekilde bozulmadan devam etmekte.

ANLAMI NEDİR?

Daha 2002’de yapımı tamamlanan Atatürk Olimpiyat Stattında, 2036 Yaz Oyunlarına aday olacağını İstanbul şehri beyan etmesiyle birlikte, bu pistlerin kaldırılması ve hatta stadın TFF’ye devredileceği üzerine bir çalışmanın yapılmasının anlamı nedir?

Mesela, Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasıyla, 2 milyar dolarlık pistlerin hemen başına VIP hastane yapılarak, yurtdışından gelen hastaları tedavilerinde kullanıldığına dair bir açıklama yapılmadı ama, yapılsa bir gerekçe olabilir. Çünkü pist uzun! Daha neler yapılır…

Olimpiyat organizasyonu, Dünya ve Avrupa şampiyonaları için tasarlanıp yapılan stadın, TFF için nasıl büyük bir ihtiyaç veya nasıl bir açlık teşkil edebilir ki bu öneriyi kabul etmek zorunda kalmaktadır. Ha, hani etrafında başka akçeli işler varsa onu bilemem de zaten ortaya çıkar. 2007 yılından beri yapılan 29 stat için harcanan para 1 milyar 837 milyon 600 bin dolara ulaşsa da karşılığında ortaya futbol adına konabilecek nasıl bir değer oluştu diye merak etmemek elde değil, yok çünkü…

Hayır, eğer şeytan bize oynuyorsa yanlış yapıyor. Ne örgütlenecek kötü yanımız var ne de düşkünüz... Yoksa onun da mı sıktı sıyrıldı? Onu da anlamak gerek. Bazen baş edemeyeceği ortamlar olabilir.