Her akşam farklı televizyon kanallarında, futbol terimlerinden türetilmiş isimli programlarda aynı tipolojide adamlar boy gösteriyor.

Gömlekler janti, düğmeler açık, saatler en pahalı marka.

Hepsinin sesi gür, ağzı bozuk, kavgacılar…

Sanki spor programı değil mafya dizisi seti.

Bir bakışta anlaşılıyor; karanlık işler döndüğü.

Yıllardır herkesin bildiği bir sır; spor dünyasındaki kirlilik…

Bu dünyada imajlara bakarsan; hepsi cesur, dobra, delikanlıdır ama konuşma cesareti gösterecek tek kişi çıkmamıştır.

20 gün önce Şeytan çıktı, sahneye.

Alnını kaplayan düz saçlarını sürekli düzeltirken esti, gürledi.

Rıdvan Dilmen, spor medyasında bir çete olduğunu anlatıp İbrahim Seten, İsmail Er, Rasim Ozan Kütahyalı, Ersin Düzen’in arasında olduğu pek çok ismi ağır suçladı. “Temiz eller operasyonu yapılmalı” dedi. FETÖ’cülük, hainlik, yolsuzluk, büyük vurgun suçlamalarını sıraladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Berat Albayrak’ı iki cümlede bir övmeye özen gösteren Rıdvan Dilmen sık sık 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde hayatını kaybeden 251 kişiyi anıyordu. Şöyle devam etmişti:

“Sporla ülkeyi bölmek istiyorlar. Bunun da yolları var. Darbe oldu olmadı, 17-25 Aralık olmadı, dediler ki bari biz medyayı elimize geçirelim. Başardılar. Ne üzerinden geçirelim. Mesela Turkcell’den, ‘Bip spor’dan geçirelim. Oraya gazete müdürlerini koyalım. Federasyon Başkanı da benim patronum zaten. Kimse de bir şey söylemesin Yıldırım Bey’e dediler. Ciddi şekilde de para kazanıyorlar. Operasyonda devletin hissesi olan Turkcell kullanıldı. Turkcell’in CEO’su Kaan Bey, orada en yetkili İbrahim Bayram vardı...

Bu iddiaların ardından normal bir ülkede yer yerinden oynar.

Derbideki tartışmalı bir pozisyon kadar kalamadı ülkenin gündeminde.

20 gün geçti.

Suçlananlar sus pus, spor dünyası eski tas eski hamam.

Devletin hissesi olan Turkcell’de, ‘Bip Spor’ uygulamasıyla vurgun yapıldığı iddiasını soruşturacak bir savcı çıkmadı. Ne Turkcell ne de devlet yetkililerinden biri, Bip Spor uygulamasının 29 Haziran 2019da neden kapatıldığını, o zamana kadar ne kadar para dağıtıldığınııkladı.

Esip gürlerken vatan sevgisini, 15 Temmuz şehitlerini, futbol aşkını dilinden düşürmeyen Rıdvan Dilmen’in kahramanlığı da bir programlıkmış meğer.

Belli ki konuşmasının nedeni de ‘çete’ diye suçladıklarının onu Merkez Hakem Kurulu’na etki etmekle itham etmesiymiş.

Şahsiymiş yani.

Vatan, millet edebiyatı ucuz kahramanlığın sosuymuş.

Belli ki onlar el sıkıştı, futbol kirli kaldı.

Gerçekten şeytana pabucunu ters giydirecek bir performanstı.

Fatih Altaylı, Habertürk’te Turkcell’in eski CEO’su Kaan Terzioğlu’nun Türkiye Futbol Federasyonu’nda (TFF) gücünü artırmak için BİP Spor uygulaması üzerinden spor medyasına para dağıttığını yazdı. Altaylı’nın iddiasına göre; Turkcell’in maddi gücünü arkasına alanlar bir spor mafyası oluşturdu ve menajerler, futbolcu alışverişleri, teknik yönetimler konusunda bile belirleyici oldular. Turkcell ve TFF spor yorumcusu arpalığına dönüştürüldü. Altaylı, çok yüksek torpilli bir futbol adamının, BİP Spor’da program yapmak için 20 milyon TL istediğini yazdı.

Ne mi oldu?

Yine hiçbir şey…

Medyası sadece susturulmayıp kirli işlere de bulaştırılmış ülkede her alanda olduğu gibi sporda da mafyanın ölüm sessizliği sürüyor.

TFF’den 100 bin lira danışman ücreti aldığı öne sürülen Ersin Düzen, 3 yıl önce ayda 400 bin TL’den fazla para aldığı TRT’de ekrana çıkmaya devam ediyor. TFF bir açıklama yapmaya bile gerek duymuyor.

Saray müdavimi Rıdvan Dilmen’in, “FETÖ’cü, mikrop. İnsanlar AK Parti’ye yakın sanıyor. Cumhurbaşkanı saniye tutmaz, saniye…” dediği Rasim Ozan Kütahyalı da ekranlarda.

Herkes biliyor;

Zekeriya Öz’ün heykeltıraşı, Bank Asya’nın kredi müşterisi, Fethullah Gülen’in hizmetlisi, Boşnaklara en ağır ırkçı hakaretin küfürbazı ROK, Saray’ın torpili olmadan insan içine bile çıkamaz. Aslında Rıdvan Dilmen’in sözleri de ‘Bunu gönderin, size zarar veriyor’ mesajıdır.

Bir de medya kulisi; İbrahim Seten, Demirören Grubu’nda yöneticilik yapmadığı, köşe bile yazmadığı yıllar boyunca çalışıyor gösterilmiş ve çok yüksek maaşını almaya devam etmiş. Bu da Yıldırım Demirören’in TFF Başkanı olduğu yıllarda ve spor dünyasıyla ilgili iddialarda bir yere oturuyordur mutlaka.

Sonuç olarak; Süper Lig’in 4 haftası geride kaldı. Acaba bu yıl; Cumhurbaşkanı’nın, başkanını Saray’da ağırladığı takım mı şampiyon olacak?

Cumhurbaşkanı’nın damadının destek verdiği kulüp ipi göğüsleyebilir mi?

Yoksa Cumhurbaşkanı’nın oğlunun takımı mı yine şampiyonluk kupasını kaldıracak?

Nefesimizi tutmuş seyrediyoruz, her geçen gün bataklıkta daha derine gömülüyoruz.