Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi yolunda Arsenal ile buluşuyor. Süleyman Seba’nın vefatından sonra oynanacak bu mücadelede siyah-beyazlıların devler arenasının gediklisi karşısında ne yapacağı merak ediliyor.

Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi yolunda Arsenal ile buluşuyor. Süleyman Seba’nın vefatından sonra oynanacak bu mücadelede siyah-beyazlıların devler arenasının gediklisi karşısında ne yapacağı merak ediliyor.

Müsaadenizle bu hafta zaman makinesine atlayalım, bir asır öncesine ışınlanalım...

Topçular, Liverpool ve Manchester United. Şüphesiz İngiliz futbolunun şeytan üçgeni. Peki bu üçgenin kurulmasında hakikaten “şeytan”ın parmağı var desek...

Aslında her şey, Birinci Dünya Savaşı sırasında oynanabilen son sezonda Manchester’ın kırmızılarının Liverpool’unkileri 2-0 yendiği maçta başlamıştı. Old Trafford’daki randevuda goller George Anderson’dan gelmiş, bir de penaltı kaçıran deplasman ekibinin isteksizliği karşılaşmanın hakeminin dikkatini çekmişti.

Fısıltılar kulakları sağır ediyordu. Acaba maçta şike mi vardı...

Liverpool tarihinde ikinci kere bu suçlamalarla karşı karşıyaydı. İlkinde dürüst lakaplı John McKenna zamanında aklanmışlardı. O olmasa, belki de kapılarına o gün kilit vurulacaktı.

Manchester’ın 2-0 galibiyetine çok yüksek miktarda bahis oynanmıştı. Federasyonun yaptığı incelemelerde Manchester United’dan Sandy Turnbull, Arthur Walley ve Enoch West ile Liverpool’dan Jackie Sheldon, Tom Miller, Bob Pursell ve Tom Fairfoul’un şike yaptığı ortaya çıkmıştı. Golleri atan Anderson ile Liverpoollu Fred Pagnam ise şikeye katılmamış hattâ Pagnam gol atmaya çalışmış sonra da takım arkadaşlarının aleyhine ifade vermişti. Şikeci oyuncular futboldan men edilirken, kulüplerin bu tezgâhta rolünün olmadığına karar verilmişti. Bir şekilde Ada tarihinin ilk büyük skandalı örtbas edilmek isteniyordu.

1914-1915 sezonunu Manchester United 18. sırada bitirirken, Liverpool galibiyeti olmasa bir basamak alta düşecek ve bir alt ligin yolunu tutacaklardı. 19. sıradaki Chelsea, Manchester’ın puanının silinmesini bekliyordu. Tottenham ise 20. sırada ligi tamamlamıştı.

1915’te durum buyken, savaş nedeniyle liglere ara verilmiş ve futbola 1919-1920 sezonunda geri dönülmüştü. Ligde mücadele eden takım sayısının artırılmasına karar verilmişti. Bu arada savaştan galip çıkmanın etkisiyle, West dışındaki oyuncular affedilmişti. Turnbull savaşta vefat ederken, Fairfoul sahalara dönmüyordu. İşte bu öyküde sahne alan bir figür her şeyi değiştirecekti.

Sir Henry Norris, Fulham takımının her şeyi idi. Aslında kendisine Fulham’ın her şeyiydi demek de mümkün ya. Fulham’ın belediye başkanı, kendisine iletilen bir teklifi redderek Chelsea’nın kurulmasında bile rol oynamıştı. Fulham’ın maçlarını Stamford Bridge’de oynamasına karşı çıkınca, Henry Augustus Mears tarafından Chelsea kurulmuştu.

İkinci ligde sürünen ve borç batağındaki Arsenal’in hisselerini alan Norris, Arsenal’in Thames ırmağını aşmasını çok istiyordu. O gün için kulaklara şaka gibi gelen 200.000 Pound, Highbury’nin fiyatı olmuştu. Aslında o günlerde Woolwich Arsenal olarak anılan kulüp, böylece stadına kavuşmuştu. Kurucularının çalıştığı fabrikadan bağları da böylece koparılmış ve adından Woolwich atılmıştı. Bütün bu yatırımlara rağmen, Topçular oynanabilen son sezonda İkinci Lig’de sadece altıncı sırada yer almıştı.

Derby County’nin lider tamamladığı ikinci kümede Preston North End ikinci, Barnsley üçüncü, Wolverhampton Wanderers dördüncü, Birmingham City beşinci olmuşlardı. Aslında hikâyeye bu noktada bir virgül koymalı. Son maçta Birmingham City’yi 7-0 yenen Arsenal, gol averajı bakımından daha iyiydi. Lakin savaş koşulları, yaşanılan sıkıntılardan olsa gerek, kimse takımların attığı yediği gollere bakmayı 65 sene kadarcık düşünmemişti. Evet 1980’de hesaplar düzeltilmiş, Arsenal ikinci kümenin beşincisi olmuştu. Neyse...

Muhafazakâr parti milletvekili, Sir ünvanlı, Mason Büyük Ustası, İngiltere’nin en büyük filantropu, Başpiskoposun çay arkadaşı Norris, adım adım planını uygulamaya başladı. Öncelikle şike ekseninde sesli düşündü. Eğer Manchester United, Liverpool maçında şike yapılmasaydı, Chelsea küme düşmeyecekti. Bu yüzden Chelsea’nin mutlaka Birinci Lig’de mücadele etmesi gerekiyordu. İkinci Lig’i ilk iki sırada bitiren Derby County ile Preston North End’in tabii ki Birinci Lig’e yükselmek konusunda bir kazanılmış hakkı vardı. Tabii ki Norris, bu iki ekibi de destekledi. Söylemeye gerek yok, cebinde sevgili Fulham’ının da oyu vardı.

Şikecilerin, ligden ihracı söz konusu olmamıştı. İhraç kelimesini telaffuz etmeyen Norris, Manchester United ve Liverpool’un da oylarını cebine koyduğunda, zaten bu iş bitmişti: Delegelerin oylarıyla Arsenal Birinci Lig’e çıkmıştı.

Bazıları Norris’in oylamaya katılacak takımlara rüşvet verdiğini iddia ededursun, ligin başkanı ve Liverpool’un o günkü sahibi dürüst John McKenna, bir manada ihsas-ı rey yapmıştı. Başkan, Arsenal’in Tottenham’dan daha uzun süredir lig şemasında yer aldığını söyleyip ‘Topçular’ın birinci lige alınması gerektiğini diğer takımlara hararetle tavsiye etmişti.
Arsenal, o günden beri ligden düşmeyerek, en uzun süredir en üst seviyede oynama rekorunu elinde tutuyor. O gün Birinci Lig’e çıkmasalardı, kim bilir belki de bellerini doğrultamayacak, İngiltere’nin devlerinden biri olamayacaklardı. Şikecilere gelirsek, isimler size hâlâ bir şey söylemiyor mu? Belki de hak ettikleri gibi ligden ihraç edilseler; şanın yürüdüğü bir devirde tekrar var olma çabaları hiç de kolay olmazdı.

Bu üçü olmasa, sadece Ada değil, dünya futbol tarihi bambaşka yazılmaz mıydı... Müzelerinde kazandıkları kupalar aslında her şeyi anlatıyor.

Başarıları

*Arsenal 13 Lig, 11 Federasyon Kupası, 2 Lig Kupası, 1 Fuar Şehirleri (UEFA) Kupası, 1 Kupa Galipleri Kupası
*Liverpool 18 Lig, 4 İkinci Lig, 7 Federasyon Kupası, 8 Lig Kupası, 5 Kupa 1( 4 Şampiyon Kulüpler, 1 Şampiyonlar Ligi), 3 UEFA Kupası, 3 Avrupa Süper Kupası
*Manchester United 20 Lig, 2 İkinci Lig, 11 Federasyon Kupası, 4 Lig Kupası, 3 Kupa 1( 1 Şampiyon Kulüpler, 2 Şampiyonlar Ligi), 1 Kupa Galipleri Kupası, 1 Kıtalararası Kupa, 1 FIFA Kulüpler Dünya Kupası