“Sağlıkta Özelleştirmeye Karşı İyi Hekimlik/Nitelikli Sağlık Hizmeti Mücadele Kampanyası”nı...

“Sağlıkta Özelleştirmeye Karşı İyi Hekimlik/Nitelikli Sağlık Hizmeti Mücadele Kampanyası”nı 17 Aralık 2010’da başlatmıştı Türk Tabipleri Birliği.

O gün Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüleceği Meclis’in önünde açıklayalım demiştik programı.

TTB Merkez Konseyi’nden yola çıkmış… Üzerimizde beyaz önlüklerimiz, ellerimizde TTB flamaları ve üzerlerine sloganlar yazdığımız şemsiyelerle tek sıra halinde kaldırımdan yürüyorduk.

Otuz beş kırk kişilik “kitle”miz yaşlarına uygun bir ağırbaşlılıkla ağır ağır Kızılay’a gelmişti ki polisler önce önümüzü kesti, sonra etrafımızı çevirip ablukaya aldılar.

Yaptığımız “eylem” yasadışıydı… Yürüyerek değil, ancak arabalara binerek gidebilirdik Meclis’in önüne!..

Ayrıca üzerimizdeki “suç unsuru” doktor önlüklerini çıkartmamız da şarttı.

Fena halde öfkelenmiştik.

Hepsi yaşını başını almış hocalardan, tabip odası yöneticilerinden oluşan ağır heyetimizin de bizden aşağı kalır yanı yoktu.

Dağılmak bir yana… Düdüklerle, ıslıklarla, sloganlarla, yerlere oturarak öyle bir direndiler, direndik ki…

İzin vermek zorunda kaldılar.

• • •

Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu… Tıp Fakülteleri imza kampanyası… Sağlıkta Sosyalleştirmenin Ellinci Yılı…

TTB Tam Süre Kanun Tasarısı Önerisi… Özel sektörde ücretli çalışan hekimlerin sorunları… Tıpta uzmanlık eğitimi ve asistan hekimler… Sağlıkta şiddet…

Olabildiğince çok alana dokunarak yürümüştü üç aylık kampanyamız.

Ve 13 Mart’taki Çok Ses, Tek Yürek Mitingi’nde…

Şimdiye kadarkilerin en kalabalığı, otuz bin sağlık çalışanı toplandı Ankara’da, Sıhhiye Meydanı’nda.

Peşinden…

Hiç hız kesmeden, 19-20 Nisan GöREVi geldi.

• • •

Dönüp bakıyorum da…

İki dönemdir iktidarda olan…

12 Eylül 2010 Referandumu’nda, “Yetmez Ama Evet”çi gafillerin psikolojik desteğiyle yüzde altmış oy almış…

Haziran’da yapılacak seçimlerden de açık arayla galip çıkacağı belli olmuş bir tek parti yönetimine karşı eylem yapmak…

Hiç de akıl kârı bir iş gibi gözükmüyor şimdilerde.

Gerçekten de…

Bütün mümkünlerin ötesinde geriye tek bir imkân kalmıştı aslında o günlerde…

İsyan!..

Çok Ses, Tek Yürek Mitingi de, 19-20 Nisan GöREVi de...

Kör bir umutsuzlukla değil…

Koşullar ne kadar elverişsiz olsa da teslim olmayanların yenilmeyeceğini gösteren…

Akılla, bilgiyle, inançla donanmış tam bir isyandı...

İsyan!..

• • •

Ve 21 Aralık 2011…

Tekirdağ’dan Şırnak’a… Edirne’den Diyarbakır’a… Kayseri’den Karabük’e… Afyon’dan Hakkari’ye…

Doktoru hemşiresi, öğrencisi hocası, sağcısı solcusu…

On binlerce sağlıkçının KESK üyesi on binlerce kamu çalışanıyla yan yana, kol kola, omuz omuza yürüdüğü…

Hep bir ağızdan türküler söyleyip sloganlar attığı, halaylar çektiği…

Gündönümü.

Bir çeşit…

Sezon Finali.

• • •

Yıl biterken…

Sağlıkçı isyanının sönmek bir yana, yayılarak büyüdüğünü Sağlık Bakanı da görmüş, belli ki.

“Ergenekon’un sözcülüğünü yapan birtakım kesimler eylem yapmaya çalıştılar” demiş, aklınca.

Partisine oy verenler de dahil tekmil sağlıkçı sınıfının ruh halini anlamayan…

Politik dağarcığı Ergenekon’la sınırlı bir siyasetçiye söylenecek çok söz var da…

Yetmez Ama Değmez!..

• • •

Sezon Finali’ni böyle muhteşem bir eylemle kapatan sağlıkçılar…

Yeni yılda…

Yeni bölümlerde…

Yepyeni GöREVlerde…

Gereken cevabı verirler nasılsa.