On iki yıl önceki Roche skandalını hatırlıyor musunuz?..
Şirket Neorecormon isimli ilacı ecza depolarına, devlet hastanelerine, özel hastanelere sattığı fiyatın misliyle, fahiş fiyata SSK’ye satmış…
Olay şirketin eski bir çalışanı tarafından basına yansıtılmış…
Gazetelerde günlerce manşet olmuş, en çok da Vatan ve BirGün takip etmişti.
Dönemin DGM Savcılığı tarafından soruşturma açılmış…
Savcılık İstanbul Tabip Odası, Eczacı Odası ve Defterdarlık’tan bir bilirkişi heyeti oluşturmuş…
Ben de o heyette yer almış...
Hatta “Ekibi topladık, malûm adrese gidiyoruz, amirim” anonsları eşliğinde Roche’a “baskın”a bile gitmiştim.
Polisler şirketten klasörler dolusu belge toplamış…
Defterdarlık görevlisi bilirkişi aylarca o klasörler üzerinde çalışmış…
Sonunda raporumuzu hazırlayıp teslim etmiştik.
Sonrasındaki dava sürecini ancak ara sıra basında çıkan haberlerden izlemiştim.
Dava geçen hafta sonuçlandı.
Dönemin Roche ve SSK yöneticileri hapis cezalarına çarptırıldı.

•••

Geçen hafta SGK’yle ilgili yeni bir yolsuzluk operasyonu da yer aldı gazetelerde.
SGK’nin eski Başkanlarından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eski Müsteşarı Fatih Acar, SGK İzmir İl Müdürü Engin Bilgili, İzmir Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ateş tutuklandı.
İddia?
Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) örgütüne yardım ve yataklık…
Evrakta sahtecilik…
Görevi kötüye kullanmak…
SGK’ye ait binaları değerlerinin altında satmak.
Zanlılar Buca’daki yaklaşık kırk dönümlük araziyi, başka talipleri olmasına rağmen, düşük fiyatla FETÖ/PDY’yle bağlantılı Şifa Üniversitesi’ne satmışlar ve bu satıştan önemli miktarda haksız kazanç elde etmişler.



•••

Yani?
Ülkenin genel bütçeden sonra en büyük bütçeli örgütü SGK’de iki dönem başkanlık…
Sonra da Çalışma Bakanlığı’nda müsteşarlık yapan adam meğerse bir terör örgütüne yardım ve yataklık yaparmış.
Hem de, Star gazetesi yazarı Cem Küçük’ün ifadesiyle, Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli terör örgütüne!
AKP hükümeti, yıllık bütçesi iki yüz katrilyonun üzerinde olan SGK’yi bir terör örgütü yandaşına emanet etmiş meğer.
Üstelik bir defa da değil, iki defa!
Üstelik bu terör örgütü yandaşından öylesine memnun kalmış ki, sonra da müsteşarlık göreviyle taltif etmiş kendisini.
Peh peh peh, breh breh breh!

•••

Asıl diyeceğim…
Şimdi siz hani SGK’lisiniz ya…
Hastalanınca özel hastaneye gidiyorsunuz…
Muayene olmadan önce bankodaki bir alete elinizi uzatıp avuç içinizi okutuyorlar ya size…
Eğer bu Fatih Acar’la ilgili iddia doğru ise…
Şimdi o avuç içi imajlarınızın hepsi Fethullahçı Terör Örgütü’nün elinde demektir.
Hani şu Balyoz, Ergenekon davalarında sahte dijital veriler, sahte ıslak imzalar üreten…
Üstüne üstlük bir de Adli Tıp’taki şakirtlerini devreye sokup bu veriler gerçekmiş gibi raporlar yazdırtan terör örgütünün elinde.
O izler yarın bir gün hangi CD’nin, hangi flaş diskin, hangi gizli belgenin üzerinde tespit edilip…
Hakkınızda hangi gizli örgüt üyeliğinden dava açılır…
Varın siz düşünün!

•••

Bir de şu SGK’nin topladığı kişisel sağlık verileri var.
Sizin, eşinizin, çocuklarınızın, anne, babanızın, amcaoğlu, dayıkızınızın...
Velhasıl bütün ailenizin, yedi göbek sülalenizin…
Bedensel, ruhsal, cinsel bütün hastalıkları, gördüğü bütün tedaviler, geçirdiği bütün ameliyatlar, kullandığı bütün ilaçlar filan…
İddialar doğruysa…
Şu an bir terör örgütünün elinde demektir!
Öyleyse eğer, olmaz olmaz demeyin, günün birinde size şantaj olarak geri döneceğinden emin olun.
14 Mart Tıp Bayramınız kutlu olsun!