Dünyanın birikimini elinin tersiyle itip, aptallar arası tartışmaları sürdürmeye devam ediyoruz. AKP ampulüyle aydınlanan Devlet Tiyatrosu Temsili Genel Müdürü Nejat Birecik yumurtlamış: “Bu sene yerli ve milli oyunlar oynayacağız” diye. Meğer 15 Temmuz cunta kalkışmasına tepki olarak almış bu kararı.

Ortalama bilgiye sahip herhangi biri, yetkin sanat yapıtlarının tüm insanlığa ait olduğunu bilir. Zamana direnir yapıtlar, an gelir, yazar/müzisyen/edebiyatçı doğduğu ülkeye tavır alır ve mücadele eder. Sanatçı farklı dillerde ses çıkarır ama aynı sözün ardından gider. İnsanlığın sefaletini, çaresizliğini, vahşetini gösterir. Bu yüzden nitelikli eser veren tüm sanatçılar aynı millete ait ve yerlidir. Yani büyük insanlık ailesinin üyesidirler.

Cumhuriyet’in en önemli kurumlarından biri Devler Tiyatrosu’dur. Amacı halkı yetkin yapıtlarla buluşturmak, iktisadi engellere takılmadan tiyatromuzu yüceltmek ve toplumun bu yolla gelişmesini sağlamaktır. Kuşkusuz bu süreçte oluşan repertuvarda büyük payı yerli ve yeni oyun yazarları alır. Üstelik telifleri yüksek tutulur ki, kimseye muhtaç olmasın insanlar, yazarlığa/tiyatroya emek vermeye devam etsinler, diye.

Hükümete gammazlayarak arkadaşlarını iktidarını güçlendirmek istiyor Birecik! Gün gelecek onu da yazacak elbet birileri…

Nazi Almanyası’nda yaşayan bir sanatçı için ayakta kalmak güçtür. SS her an kapıyı çalabilir ve faili meçhul bir ölüye dönüşebilir. Bir diğer seçenek iktidarı alkışlamaktır. Mesela Brecht hangisini seçmiştir bilir mi, Birecik? Elbette bilir de, bilmezden gelir. Niye? Çünkü sınıf kavgası, savaş karşıtı olmak, soyguncuya, bozguncuya direnmek için önce sanatçı ahlakı gerekir. E bundan haberiniz yoksa Brecht’in sadece adı kalır aklınızda. Okuduğunu anlamak ve tarihsel yerine oturtmak gerekir. Yerli ve millidir anlayacağınız Brecht!

Shakespeare bizim memleketin insanıdır. İktidarın nasıl bir güç olduğunu, kişiyi nasıl manyaklaştırıp, çevresini köleleştirdiğini ve zamanı gelince de ayak oyunlarıyla nasıl cinayetler, iğrençlikler yaşandığını anlatır. Shakespeare dünyanın her yerinde aynı anlama gelir. Eğer Shakespeare’den haberiniz yoksa iktidarın altınızdan kayıp gittiğini bile fark edemezsiniz. Mesela darbe nasıl olur, saray kimdir, soytarı/dalkavuk kimdir, anlayamazsınız. Demem o ki herkese faydalıdır. Yüzde yüz yerli ve millidir!

Çehov bize insanın en tuhaf hallerini, olabildiğince yalınlıkla anlatır. Orada gördüğümüz kişilerin hemen yanı başımızdaki dostlarımız olduğunu anlar, şaşarız. Dünyanın her yerinde kıskançlık, aile içi çatışmalar, açlık, sınıf farkları aynıdır. Diyeceğim o da bizim memlekettendir.

Ha bir yarım akıllı çıkıp Shakespeare İngiliz, Çehov Rus, Brecht Alman derse, siz ona kanmayın. Haldun Taner, Güngör Dilmen, Memet Baydur, Melih Cevdet, Nâzım Hikmet ve daha niceleri aynı soydan gelir. Hepsi insanlık ailesinin yerlisi ve millisidir. Hangi devirde, hangi toprak parçasında olursa olsun, insanlık aynı sınavı yaşamaktadır. Bu büyük kişiler; bunu görür ve yalın, çarpıcı biçimde yazar. Tiyatro bunu alır, makyajsız biçimde insanlara gösterir. İzleyen, orada kendini bulur ve yönünü tayin eder.

Şimdi siz diyeceksiniz ki, koca DT’nin başındaki adam bunu bilmez mi?

Eh edebi kuruluna İskender Pala’yı alıp, bir de oyununu eziyet diye bizi izlettiren, AKP ampulüyle aydınlanmış arkadaş anca bu kadarını anlar. Şimdilerde meslektaşlarını fişlemekle meşgul! Hükümete gammazlayarak arkadaşlarını iktidarını güçlendirmek istiyor Birecik! Gün gelecek onu da yazacak elbet birileri… Ha Birecik önemli olduğu için değil, yerli ve milli olamadığı için. Tiyatrocular yurdunda iyi bir yurttaş olamadığı için…

Son bir uyarı da Kadıköy Belediyesi için
Kadıköy ülkenin aydınlık semtlerinden biri… Caddebostan Kültür Merkezi de gözbebeğimiz. Geçen yıl DT’ye verdiler bazı günler salonu. Yani AKM’yi, Venüs Tiyatrosu’nu kapatan AKP’ye hayat öpücüğü oldular. Eğer kamu görevi yapacaksa Kadıköy Belediyesi, Şehir Tiyatrosu’ndan kovulan birbirinden değerli sanatçılara bu yıllık salon ve ödenek sağlasın, düşük bilet ücretiyle dünyanın seçkin yazarlarının oyunlarını halkımıza izleme olanağı sağlasın.

Haydarpaşa Garı’nda mükemmel bir kitap fuarı yapan Aykurt Nuhoğlu’na bu yakışır. Aksi halde AKP’nin ampulüyle aydınlanan Birecik’e kolduk değneği olmuş olur ki telafisi yoktur!