Sicario: Day of the Soldado

Filmin adını anlayan beri gelsin. ‘Sicario’, Romalılara karşı mücadele eden sofu Yahudiler için kullanılırmış. Gel zaman, git zaman Meksika’da ‘tetikçi’ anlamında kullanılır olmuş. Soldado ise asker demek. Yani ‘Tetikçi: Askerin Günü’ne dair bu yazı.

İlk Sicario filminin hayranları çoktur; ben o filmi de beğenmemiştim ama buna göre daha sağlam bir yapısı vardı. Bu film ise çok dağınık ve neredeyse bir baş karakterden yoksun. İlk filmde CIA, uyuşturucu işini tek bir tekelin kontrolüne vermek istiyordu. Böylece düzen sağlanacaktı. Bu sefer tam tersi bir mantık işliyor. Uyuşturucu kartelleri arasındaki rekabet artırılarak onların zayıflaması hedefleniyor. Çünkü insan kaçakçılığı da yapan bu kartellerin ‘Müslüman teröristleri’ de ABD’ye soktukları anlaşılıyor. Zurna burada zırt diyor yani.

Bilmem takip ediyor musunuz, Amerika’da gündemin önemli maddeleri arasında, sınırda yakalanan mülteci ailelerin parçalanması konusu vardı son haftalarda. Çocuklar ailelerin elinden alınıyor ve anne-babaların çocuklarıyla bağları koparılıyordu. Bu acımasızlığa first lady bile dayanamayınca Trump geri adım attı. ‘Sicario: Day of the Soldado’ mülteciler gibi son derece trajik bir konuya el atıyor ama mültecilerin yaşadıkları acılar filmin umurunda değil. Hatta daha korkunç bir şey yapıyor: Mültecilerin arasına intihar bombacılarını yerleştirerek, sorunu karmaşıklaştırıyor ve çarpıtıyor. İçlerinde kitle katilleri olan insanlara empati duymak mümkün değil haliyle.

Fakat Sicario filmlerinin güya sofistike olmak, iyiyle kötüyü net çizgilerle ayırmamak gibi pseudo-entelektüel (pseudo = sahte) bir iddiası da var. Dolayısıyla intihar bombacısı Müslüman terörist imgesi bir yemden, film jargonuyla bir McGuffin’den ibaret ve filmden kaybolup gidiyor giriş sekanslarından sonra. Her neyse, bu duruma el koymaya karar veren CIA, FBI vs amaca giden her yol mübahtır şiarıyla ahlaksız operasyonlarına başlıyor. Amaç kartelleri birbirine düşürmek ve insan ticaretine engel olmak. Bu amaç doğrultusunda bir Mafia liderinin ergen kızı kaçırılıyor. Suç başka bir kartele atılacak, karteller arası savaş çıkacak falan filan. Ama ergen bir kıza yürek mi dayanır? Bu ‘Lolita’ karşısında en acımasız tetikçinin de, en sert CIA ajanının da yüreklerinin yağı eriyor. Filmin gizli iyi kahramanlarının da ABD için çalışan katiller çıkması sürpriz mi?

Kısacası, bin bir işkenceye maruz kalan yoksul Meksikalılara üzülmeyen katil ajanlarımız mafya babasının şımarık kızı karşısında insanlıklarını hatırlıyorlar. Ya, işte böyle... Filmimiz son derece karanlık bir tablo çizerken insani mesajlar vermeyi de ihmal etmiyor. Ne mutlu bize!