Memleket Tabipliği’ne birkaç ay sigara molası verip döndükten sonra, sigaraya lise, üniversite ve ev arkadaşım Ahmet Keskinoğlu’na özenerek başladığımı yazmıştım.

Sonrasında Ahmet’le konuştuk, o iş öyle olmamış.

Tamam, Ahmet daha lise yıllarından sigara içiyormuş ama henüz tiryaki değilmiş, paket taşımıyormuş.

Ben bir akşam Bakırköy’deki evimize geç bir saatte gelmişim, üstelik de alı al, moru mor, acayip heyecanlı ve telaşlıymışım.

Gündüz katıldığım cenaze yürüyüşünü anlatmış, sonra da cebimden bir paket Bafra çıkarıp…

Ben sigara içeceğim, demişim, Ahmet de bana eşlik etmiş.

Yani Ahmet beni değil; günahı, vebali boynuma, ben Ahmet’i teşvik etmişim sigaraya.

Ahmet’in hafızasına güvenirim, böyle deyince o yıllara dönüp söz ettiği tarihi de buldum.

2 Aralık 1975.

Bir gün önce faşistlerce öldürülen Galatasaray Mühendislik öğrencileri Cezmi Yılmaz ve Halil Pelitözü’nün cenaze töreni.
Beyazıt’tan Kocamustafapaşa’ya, benim İstanbul’da katıldığım ilk yürüyüş.

12 Mart sonrasının polisle ilk büyük kitlesel çatışması ve panzerlere, kurşunlara karşı direnen İstanbul’daki devrimci gençlik hareketinin ilk büyük başarısı.

Ben işte o günün korku, telaş ve heyecanıyla başlamışım sigaraya.

• • •

O zamanlar Dünya da Türkiye de sigaracılar için tam bir cennet.

Kahveleri, lokantaları geçtim, şimdi hatırlayınca fena halde hicap duyuyorum da, belediye otobüslerinde, yolcu minibüslerinde, fakültede amfilerde içiyoruz.

Hele şehirlerarası otobüsler!..

Yarım saatlik istirahat molasında yemekler yenir, çaylar, kahveler içilir…

Ne zaman ki koltuklara yerleşilir, otobüs hareket eder, sigaralar o zaman yakılır.

Öyle açık havada sigara içmenin keyfi mi olur...

Dumanı kaçar!..

Neyse, sonra malûm, sigara yasakları başladı.

Başlangıçta yasak var ama ceza, denetim, yaptırım yoktu, o sıralar hayli garipsenmişti ama aslında o durumun bile faydalı olduğunu 2005’te Bulgaristan’a gittiğimde fark etmiştim.

Billboardlarda bizde artık yasaklanmış olan sigara reklamları, sokaklarda tepesinde sigara bulutuyla dolaşan insanlar.

Abartmıyorum…

Sokakta yürüyorsunuz, köşeden önce bir duman bulutu gözüküyor, arkasından insanlar çıkıyor.

Bizdekinden bin beter.

• • •

Derken, yasaklar giderek ciddileşti, denetimler, cezalar da başlayınca, aslında birçoğumuzun tahmininin aksine insanlar da oldukça hızlı uyum sağladılar.

Ben mesela en çok mahalle kahvehanelerinde problem bekliyordum, ama öyle olmadı, kahveciler ve müdavimler kahvenin önüne atılmış bir masa ve birkaç sandalyeyle çözümü kolayca buluverdi.

Hele bir de yağmurda altına sığınılacak bir sundurma da varsa, işlem tamam!..

Asıl problem içkili mekânlarda yaşandı. Kapı önlerine, bahçelere konan ısıtıcılar da, özellikle yağmurlu, soğuk havalarda etkili olmadı.

Sonra imdada açılır kapanır tavanlar yetişti, böylece sigaracılar hiç olmazsa ıslanmadan sigara içebilme imkanına kavuştu.
Sonra başka bir şey daha oldu…

Cam balkon sistemlerinin devreye girmesiyle içkili lokantaların bahçeleri her bir yandan ve de çatıdan açılır kapanır hale geldi.

Lokantacılar da yazın açık tuttukları cam balkonları kışın kapatıp, tavanı da sık sık açıp kapatarak güya ortamın havalanmasını sağladılar.

Aslında mevzuata uygun değildi ama kimsenin de pek itirazı yoktu. Zaten sigara içmeyen müşteriler için içerde, sigarasız ortamda oturma seçeneği mevcuttu.

Hatta, lokantacılardan örnek alan pastaneciler de aynı sistemi uygulamaya başladı.

Sigara yasaklarına uymakta zorlanan bir diğer kesim de AVM’lerdeki küçük esnaf oldu, dükkanını kapatıp, AVM’nin dışında sigarasını içip gelmek çok zor geldi, içerlerde gizliden içmeye devam ettiler.

• • •

Derken, geldik bugüne.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; bugünlerde garip bir şeyler oluyor.

Lokantalar, pastaneler, AVM’ler, tıpkı benim sigaraya başladığım yetmişli yıllardaki gibi.

Herkes, hiç gizlemeye gerek duymadan fosur fosur sigara içiyor, görünüşte de olsa camları, çatıyı açıp havalandırmaya zahmet eden de yok.

Geçen arkadaşlarla bir meyhanede oturduk, bütün masalarda sigara içiliyor.

Allah sizi inandırsın; yedi ay öncesine kadar sigara içmek için kapı önüne çıkan bu zavallı kulunuz bu sefer de temiz hava almak için kapı önüne çıkmak zorunda kaldı.

Meyhaneciye sordum…

N’oldu, sigara yasakları mı kalktı?..

Cevap…

Yasaklar değil de referanduma kadar denetimler kalkmış.

Aslında kırk yıl sigara içmiş, hâlâ da gönül rahatlığıyla bıraktığını söyleyemeyen bir fani olarak üzerime vazife değil de…

Sigaranın amansız düşmanları Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la Sağlık Bakanımız Recep Akdağ bu işe ne derler…

Onu merak ettim!..

Bir de…

Memleketteki bu kadar sigara karşıtı kişi, kurum, kuruluş neden bu duruma böyle sessiz kalıyor…

Onu anlayamadım.