Romanyalı şair Maria Pal, "Hiç kimse, başkalarının kültürünü tanımadan, onlarla ilişki kurmadan, takdir etmeden ve özümsemeden kendi kültüründe yaşayamaz" diyor

Şiir gücünü yaşamdan alır

KADİR İNCESU

Romanyalı şair Maria Pal’in 'Söz Nereye' adlı şiir kitabı Usar Yayınları etiketiyle çıktı. Pal ile çevirisi Alina Feiruz Gerez tarafından yapılan kitabı ve şiir yaşamı üzerine konuştuk.


► Şiirlerinizin başka bir dile çevrilmesi size ne hissettiriyor, düşündürüyor?
Şiirlerim Türkçeye çevrildiği ve ilgi uyandırdığı için çok mutluyum. İngilizce, Fransızca, Almanca, Macarca, Korece ve Türkçeye çevrilmiş, yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli dergiler ile antolojilerde yayınlanmış şiirlerim var. Fakat şair Osman Bozkurt’un da destekleriyle ilk kez bir kitabımın tamamının başka bir dile çevrilmesi beni çok mutlu etti.

► Şiir anlayışınızın oluşmasında hangi düşünceler etkili oldu?
Bu soruya cevap vermek zor, çünkü sadece kişisel düşünceler şiir anlayışını belirlemez. Bazı yazarların eserleri ile temasa geçtiğinizde, dünyanın neresinden olursa olsun, ifade ettiği tüm deneyimlere aktif olarak katılıyorsunuz. Bu yaratma eylemini algılamaya ve sonra onu kültürünüzde özümsemeye başlıyorsunuz. Duygusal olarak katılmadan, sadece düşünerek okuyamazsınız. Diğer pek çok şair gibi ben de okuyucunun olumlu ya da olumsuz değerlerine bakılmaksızın, yaşamdaki çatışmalara bağlı olarak, bir şiirde yeni anlamlar keşfetme şansı görüyorum. İlk okumada size her şeyi sunmayan bir şiiri her zaman tekrar okumayı isteyecek ve her zaman keşfedilmemiş bir anlamla ödüllendirileceksiniz.

► Türk şiiri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ne yazık ki, Türk şiiriyle bağlantım oldukça kısıtlı, çünkü bu dilden çok az çeviriyle karşılaştım. Ayten Mutlu, Osman Bozkurt ve Mustafa Köz'ün yayınlanmış şiirlerini okuma fırsatı buldum. Ayrıca, Türkiye'de çok sevilen, adını taşıyan ve her yıl İstanbul’da uluslararası bir şiir festivali düzenlenen şair Cemal Süreya'nın şiirlerini de okuma fırsatı yakaladım. Cemal Süreya için gerçekleştirilen festivale Ocak 2019'da katılma şansı yakalayarak açılışta şairin bir şiirini okudum. Romanya'da çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri yayımlanan Mustafa Balel, Metin Cengiz, Enver Ercan ve Hilal Karahan’ın şiirlerini de okuma ve inceleme şansım oldu. Onlarla karşılaşmam benim için bir şans oldu. Her ne kadar iyi şiirin bir ilaç olarak alınması gerektiği söylense de bütün şiirleri tek bir nefeste okudum. Ancak sonradan sindirme kısmı farklı duygusal eğilimlerin etkisi altında, düşünce ve ruh için bir iksir olarak devam etti.

► Farklı kültürlerin evrensel değerlerde buluşması bakımından genel olarak edebiyatın ve özel olarak şiirin rolü hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Devletlerin arasında, dünyanın herhangi bir yerinde ne olursa olsun genel olarak edebiyat ve özel olarak şiir fısıldandığında bile bu bir atom bombası gücündedir. Tek başına bu güce sahip çünkü her zaman ruhu ruha, acıyı acıya, kalbi kalbe, neşeyi neşeye bağlar. Şiirdeki karşılaşmalar bizi her zaman daha iyi, daha cömert yapar. Bu özellikler evrensel değer olarak onaylanmıştır. Hiç kimse, başkalarının kültürünü tanımadan, onlarla ilişki kurmadan, takdir etmeden ve özümsemeden kendi kültüründe yaşayamaz.

► Bir şiirinizde, “kaybolmuş bir diyarda dolaşıyorsun / harabeler, gerçeküstü resimler de sırlarını teşhir ediyor” derken, şiirin şairin yaşamından izler taşıdığını mı anlatmak istiyorsunuz?
Sadece şairin hayatından değil. Çevresinde yaşayan insanların hayatından da… Geçmişi olmadan kimse var olamaz. Geçmişini kaybedersen, kimliğini kaybedersin. Hayal gücün, geçmişinden aldığı güçle sana keşfedilmemiş yeni yollar, mucizeler gösterecektir. Böylece dünyayı zenginleştirecek sevgi, dostluk, barış gibi evrensel değerlere ulaşmak da mümkün olacaktır. Çünkü geçmiş, sırlarını açığa vurarak hayal gücünü kışkırtıyor. Başka mucizeler keşfedilecek, keşfedilmemiş yollar, her birinin ruhsallığını zenginleştirecek ve bunların aracılığıyla da evrensel olanları keşfedecek.

Not: Söyleşiyi çeviren: Esin Elkan Yılmaz