Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Şiirde noktalama imlerinin gerekli olup olmadığı sorusuna kesin bir yanıt vermek güçtür. Çünkü şiirde noktalama imlerinin konumu, düzyazıdan ayrı olarak, ozanların kendi şiir anlayışlarına, şiirbilimsel yaklaşımlarına göre değişiklik gösterebilir. Yazım kurallarını uygulama konusunda ozanın göreceli bir özerkliği vardır. Sözgelimi “nokta”, genel kural olarak, bitmiş bir tümenin sonuna konur. Ama “şiir tümcesi” için böyle bir kesinlik söz konusu olamaz.

Şiirin anlamsal / imgesel çağrışımları değişkendir. Dizeleri ille de noktalama imleriyle sınırlamak, bir müzik parçasına klip çekmek gibidir. Böyle bir dayatma, şiirin anlam alanını ve imgelem zenginliğini daraltır; algımızı kısırlaştırır. Şiir yazımında uygulanacak katı kurallar, değişik okumalara, yorumlara olanak tanımaz. Bu da şiirin özgürlüğüyle bağdaşmaz.

Şiir, noktalama imlerinden bağımsız olarak vardır. Şiirsel imgeyi oluşturan, onun noktalama imleriyle karşılıklı varoluş biçimi değildir.

Şiir heveslisi bir okurum, geçenlerde, kitap düzenine soktuğu dosyasını gönderdi bana. Bu arkadaş, noktalama imleri konusunda kendisini yetersiz gördüğünü belirterek, basımdan önce şiirlerindeki yazım yanlışlarını düzeltmemi istiyordu. Çok şaşırdım. Bir şiirin niteliğini, yerli yerinde kullanılmış noktalama imleri belirlemezdi. Okuduğum dosya içinde “şiir” denilmeye değer tek bir örnek bile yoktu. Belli ki dosya sahibi, bunu ayırt edebilecek şiir bilincinden yoksundu ve noktalama yönünden yapacağım düzeltmelerin, yazdıklarını şiir katına yükselteceğini düşünüyordu!

Oysa noktalama imleri, şiirin varlığı ile doğrudan ilgili değildir. Noktalama imlerinin yerinde kullanılmış olması, bir şiiri değerli kılmaya yetmez. Üstelik yazım imlerine gereğinden çok yer verilmesi, şiirde görsel kirliliğe yol açar ve anlamı daraltan bir etki yaratır. Yine de kimi dizelerde noktalamanın işlevsel bir katkısı olabilir. Elbette bu gerekliliği belirleme yetkisi yalnızca ozanındır.

Şiirde biçim, içerik ve söylem uyumlu olmak zorundadır. Noktalama imleri, bazen seçilen biçimle izleğin uyumunu güçlendirmeye yardım edebilir. Şiirde öz ve biçim ilişkisinin sonucudur bu. Şiirin zorunlu gördüğü imleri, yine şiirin biçimsel ve anlamsal gereksinimleri belirler.

Düzyazıdaki tümcelerin öğelerini, söz öbeklerini ayırmak için kullandığımız kimi noktalama imleri, dizelerdeki anlam vurguları için de gerekli midir? Düzyazıda açıklık, anlaşılırlık birincil önemdedir. Sözün, tümcenin doğru algılanmasını bekler yazar. İletinin sağa sola çekilmesini, söze başka anlamlar yüklenmesini istemez. Şiirde durum başkadır. Şiir, imgeye ve sezgiye dayandığı için, değişik yorumlara, anlamlandırmalara açıktır.

Sözlü şiir geleneğimizin koşuk türünde söz öbekleri, ölçülü-uyaklı eşit aralıklarla kendiliğinden kesildiği için, okuma / söyleme kolaylığı vardır. O şiirlerde duraklama işlevini, tartımlı dize düzeni doğrudan yerine getirir. Vurguyu, durağı, sözün gelişinden, anlamsal bağlamından kolaylıkla algılarız. Yani ses aralıklarının düzenli yinelenmesi, kendiliğinden soluklanma olanağı sağlar bize. O nedenle koşuklarda nokta ve virgül gerekli olmayabilir. Oysa çağdaş şiir, sonsuz biçim ve söylem özgürlüğüne sahiptir. Bir bakarsınız, söz öbekleri alıp başını gitmiş, dizeler uzadıkça uzamış, imgeler iç içe geçmiştir! Özgür şiir, koşukta var olan doğal ses duraklarına sahip olmadığından, çağdaş ozanlar uzun ve karmaşık dizelerin ritmini ayarlayabilmek için bazen noktalama imlerine gereksinim duyabilirler.

Şiir, sonuçta ozanın kendi yaratısıdır. Onun yazım biçimine dışarıdan karışmaya kimsenin hakkı yoktur. Ozanlar bu konuda özgür bırakılmalıdır.

Noktalama imlerini şiire yük olarak gören ozanlarımız da vardır. Genç kuşak ozanlarda bu eğilimin daha güçlü ve yaygın olduğunu söyleyebiliriz.

Keyfiliğe kaçan, anlamı hepten dışlayan, iletiyi yokuşa süren aşırı biçimci şiirden hoşlanmıyorum. Hatta “Deneysel”, “Somut” ya da “Görsel” gibi adlarla tanımlanan denemeleri kendi adıma şiir bile saymıyorum. Yalnızca harfler, rakamlar ya da geometrik biçimler kullanılarak şiir yazılabileceğine inanmıyorum! Bu konuda “ezber bozmak”tan, “tabuları yıkmak”tan, “şiirde devrim” yapmaktan dem vuranlara ise gülüyorum.

Şiirin ana malzemesi sözcüklerdir. Sömürü düzenine karşı parmaklarını oynatmayanlar; sözcükleri dışlayıp noktaya, virgüle başkaldırarak mı yapacaklar bu devrimi?